Balatta Bir hafta sonu Buluşması
Betonlaşan Dünyamızda otantik, tarihi yaşatan bir köşe olarak Balat ve çevresi günümüzde çok popüler. Her gün binlerce genç yaşlı semti görmek için uzaklardan geliyor, bu doğal hayatın "kısmen" devam ettiği sokaklara. BALAT'I ZİYARETE GELENLER SADECE MERAKLILAR DEĞİL, HER GÜN BALATLI YILLARIN HAYALİNİ YAŞAYAN ESKİLERDE GELİYOR SIK SIK BALAT'A. Bu Gün Balat Şelale kafe O eski Balatlıları ağırladı, Duygulu gözlerle hasretlerin açtığı yaralara şifa olacak arayışlarla.
14 Ekim 2018 - 18:10
Dünde Balattaydım, Fenerde darp edilen bir esnafın şikâyetiyle olay yerine gelen 30-40 polisin Bağıra çağıra etrafı galeyana getirmesi, Yeni kökten dönüşümün habercisi gibiydi, Çevreye korku mayalıyorlar gibiydi.
Sivil birinin polislerin arasında Müdür edasıyla komutlar vermesi, Bu yeni em. Müdürü herhalde, diye düşündürdü. Fakat bir müddet sonra sorduğumda kişinin bir vatandaş olduğu bilgisine ulaştım. Polislere sorduğumda öyle birini görmediklerini söylemesi çok daha şaşılacak bir şeydi.
Neyse, Balat bu gün kendini sevenlerini ağırladı Şelale kafede, Daha önce Mollaşkı-Okyanus kafelerde olduğu gibi. Balatta doğmuş/büyümüş, kader çeşitli sebeplerle kendilerini başka semtlere göndermiş komşularımız, Gizli gizli gelip Fener’i, Balat’ı, Ayvansaray’ı gezen komşularımızdı bunlar. Uzun yıllar ayrı kaldık tanımıyorduk birbirimizi, onlarda tanımıyorlardı bizi, Halâ tarih kokan sokaklarımızı gezen yerli yabancı misafirlerimiz arasında kayboluyorlardı.
Bir şey arıyorlardı Bizim kaybetmediğimiz, ne olduğunu bu nedenle bilemediğimiz, Evet İstanbul’un en ücra köşelerinden, diğer şehirlerden geliyorlardı bir tanıdık yüz, bir tanıdık pencere ve o pencerenin arkasından bakan tanıdık bir gülümseme arar gibiydiler.
İlkler unutulmaz İlk aşk, İlk heyecan, İlk sevinçler, İlk korkular, İlk hayal kırıklıkları unutulmaz ve inadına yeniden yaşamak istercesine ona yoğunlaşmak normal bir şey bence, Normal olmayan unutmaktır, unutmak vefasızlıktır, ihanettir.
Hep arayış içinde değilmiyiz nerede ne konumda olursak olalım, Kimisi şöhret, kimisi servet, kimisi itibar, kimisi Rabbini arayıştayız bu hayatta.
Çoğunluk hasretle örter gözlerini hayalini kurduğu Kaf dağının arkasını göremeden göçer bu âlemden.
Neyse konuyu gene dağıttık, Semtimize gelen gurbetçi komşularımız kendi semtlerinde dolaşıyor gibi değiller, Gittikleri yerin kurallarına göre sayarak atıyorlar adımlarını, Hâlbuki hasretin sona ermesi, amaca ulaşmanın buluşması böylemi olmalı?, Açarak kollarını yüksek sesle ben geldim Balat demeliler değil mi?, Köşe bucak kim kalmış eskilerden diyerek kapıları çalmalı, Kahveleri, meyhaneleri, bakkalı, muhtarı, camiyi ziyaret edip tanıdık bir yüz aranmalı.
Eski komşularımızda bu heyecan yok, Sanki uzun yıllardır yaşadıkları, hayat nizamını benimsedikleri lüks, modern köşelerinden kaçmak istiyorlar ve arayış içindeler, Ya çıkarsa umuduyla yollara mı düştüler.
İşin gerçeği günümüzde güven yok olmuş, terk etmiş diyarımızı, güvenin olmadığı yerde ne sevgi olur ne hoşgörü. İlişkiler menfaat odaklı Alma stoklama, karaborsacı gibi olduk, Vermeden alıyoruz, sonuçta verende bıkıyor o güzelim ikram etme yarışından çekiliyor kendi iç dünyasına.
Evet, biliyorum, Bende o geçmişi arayanlardanım, az mı dolaştım sokak sokak Küçükpazar’ı, Süleymaniye’yi, Vefa’yı. Gizlice, sessizce, utanarak bakışlarımı bir yerlerden kaçırarak. Sonunda Anladım ki geçmiş adı üstünde yok artık, Hayallerimizde ne kadar canlı, ne kadar heyecanlı yaşıyor olsalar bile.
Şimdi sahip olduklarımızın hasretini ileride çekmemek için değerini bilelim.
Bin ustanın bin yılda yaptığını bir deli bir dakikada yok ettiği bir devir insanıyız, Bizde o tahripkâr kör gözlü, kara kalplilerden olmayalım.
Sevilmesi gerekenleri ertelemeden sevelim, Yüzümüz kızarmadan ihtiyacım var sana diyebilelim, yalnızlık sadece Allaha mahsustur, kalın sağlıcakla…
YORUMLAR