11 Eylül 2001
Washington'lu bir avukat olan Stanley Hilton, 11 Eylül 2001 olaylarının kurbanları adına, Başkan George W. Bush'u dava etmişti.
Açtığı davanın gerekçelerini de kamuoyuyla paylaşarak şunları söyledi:
"Bush, Condoleezza Rice, Rumsfeld ve Mueller'ı (FBI başkanı) 11 Eylül katliamının sadece gerçekleşmesine izin vermekle değil, bizzat gerçekleştirilmesinin emrini vermekle suçluyoruz.....
Bir buçuk yıldan beri topladığım deliller bunun hiç şüphesiz bir hükumet, devlet operasyonu olduğunu ortaya koymuştur.
Bu Amerikan tarihindeki en büyük vatana ihanet ve toplu cinayet suçudur. "
Dedi.
Av. Hilton dört uçağın da" uzaktan kumandayla kontrol edildiğine " tam ikna olmuştu.
Açıklamalarına şöyle devam etti:
"bir buçuk yıl önce de dediğim gibi, Sayklops denilen bir sistem vardır. Uçakların burun kısmında bir bilgisayar çipi bulunur ve bu çip sayesinde pilotun kontrolü kesilerek uçaklar yerden kulelere çarptırılabilir."
Av. Hilton önünün kesileceğini, davayı kazandırılmayacağını da biliyordu.
Bush yönetimi, 11 Eylül olaylarının incelenmesi için bağımsız bir komisyon kurulmasına şiddetle karşı çıktı.
Ve en önemli delil olan, Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin çelik sütunlarının incelenmeden hurda olarak denizaşırı bir ülkeye gönderilmesine karar verdi.
Bush'un Newyork valisi Rudy Guiliani, Newyork itfayicilerinin ölü arkadaşlarının cesetlerini molozlardan çıkarmamalarını emretmiş, bu emre uymayan itfayicileri işten kovmuştu.
Bush yönetimi enkaz alanına kimseyi yaklaştırmadı, kimsenin incelemesine izin vermedi, yakından resim dahi çektirilmedi.
Ama teşhis önceden konmuş, küresel plan çok yönlü olarak yapılmıştı. Bu bahaneyle İslam ülkelerine saldırılacak, parçalanacak, Ortadoğu kan gölüne çevrilecek ve sırayla petrollerine el konacaktı.
11 Eylül operasyonuyla küreselci çeteler ve ulus ötesi para baronları, dünyanın doğal kaynaklarını, bilgi ağını ve para akışını kontrol etmeyi tam olarak sağladı.
11 Eylül saldırılarıyla ilgili dönemin Alman Adalet Bakanı Horst Ehmke saldırıları TV de izledikten sonra şöyle söylemişti:
" Bu bir Holywood yapımıdır. Teröristler gizli bir servisin yardımı olmadan kaçırılmış 4 uçakla böylesi bir operasyonu asla gerçekleştiremezler" dedi.
Soğuk savaş döneminin en tecrübeli Rus askeri istihbaratçısı General Leonid İvaşov ise: Brüksel'de 2006 yılında uluslararası bir toplantıda yaptığı konuşmasında şöyle dedi:
" Terörizm uluslararası siyasetten bağımsız bir şey değildir. Tek merkezden yönetilen, tek kutuplu bir dünya yaratmanın, ulusal sınırları silerek yeni bir dünya elitinin hakimiyetini sağlamanın bir aracıdır.
Dünya terörizminin fikir babası işte bu elittir.
Bu küresel elitin ana hedefi, tarihi, kültürel, geleneksel, ulusal kimliklerdir.
Terörizm, yeni bir tür savaşta kullanılan silahın adıdır.
Basın-yayınla da işbirliği içindeki uluslararası terörizm, küresel siyasetin yeni belirleyicisidir"
dedi.
Yani arkadaşlar! ABD öncülüğündeki küresel sermaye, Sosyalist ülkeleri, kendi emrindeki --YEŞİL KUŞAK, ILIMLI İSLAM-- siyasetiyle çevirdi. Siyonizmin emrindeki bu islamcı siyasetçilerin desteğiyle yıktı.
ABD'nin - ılımlı İslam ve yeşil kuşak- siyaseti içinde besleyip büyüttüğü İslamcı cemaat ve tarikat yönetİmleri yeterince mürit militan yetiştirmiş, ABD ve Siyonizm'in hizmetine hazır hale getirmişti.
ABD bunları harekete geçirdi, ellerine silah verdi. Saldırılacak hedefler gösterdi. Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Sudan bunların çalışmalarıyla küresel işgal kuvvetlerinin eline geçti.
İslam ülkeleri, Sosyalizm'den sonra sıranın kendilerine geleceğini bilemediler.
Aslında düşman hedef İslamiyet değildi, onların sahip olduğu petrollerdi, yeraltı kaynaklarıydı.
Ve milli devletlerdi.
Bugün bu vatan haini, Müslüman ve Türk düşmanı tarikat ve cemaatlerin Türkiye'deki temsilcileri ise:
son yıllarda Atatürk'e saldırmayı dini emir haline getiren cemaatlerdir.
Türk bayrağını yerlere serip, üstüne çiğneye çiğneye namaz kılma gösterisinde bulunan dinsiz, vatansız gruplardır.
Bunlar siyonizmin emridir. Onların emriyle milli devletlere, milli kimliklere ve kurtarıcılarına saldırmak için eğitilmektedirler. Müslümanlıkla hiçbir alakaları yoktur.
Müslümanlığın, Türk'lüğün, insanlığın en büyük düşmanı bu tarikat ve cemaatlerdir.
İşgalci İsrail'in, BOP projesinin en büyük destekçisi bunlardır.
* Kenan Özek