Galata Kulesi 1384 yılında
Galata denen Ceneviz kolonisinin
surları arasındaki en yüksek
noktaya yapıldı.
Galata Kulesi Osmanlı'nın ilk
dönemlerinde Yeniçeriler
tarafından kullanılıyordu. Kule
16. yy'da Kasımpaşa'daki
donanmada tutsakların
barındırıldığı yerdi.
II. Selim döneminde (1566-1574)
Galata Kulesi asıl gözlemevi
Pera'da olan Türk Astronomu
Takiuddin tarafından yenilerek
gözlemevi olarak kullanıldı.
Daha sonraki yüzyılda II.
Mustafa döneminde (1695-1703)
Şeyhülislam Feyzullah Efendi bir
Cizvit papazı ile birlikte
Kulede bir gözlemevi kurmaya
çalıştıysa da bu çabaları 1703
yılında öldürülmesiyle yarım
kaldı.
Galata Kulesi Osmanlı döneminde,
çeşitli sebeplerle, fakat
özellikle 1794 yılındaki (III.
Selim dönemi) büyük Galata
yangını nedeniyle II. Mahmut
tarafından 1832 de yeniden
yaptırıldı.
Kulenin konik tepesi. 1875
yılında bir fırtınada uçtu ve
daha sonraki restorasyon
sırasında yenilenmedi. Bundan
sonra kule 1964 e kadar yangın
kontrol istasyonu olarak
kullanıldı ve 1967 de turistik
hizmete açılana kadar
restorasyon için kapalı kaldı.
Bu restorasyon sırasında Osmanlı
döneminde yapılan değişiklikler
de göz önüne alınarak
Cenevizliler dönemindeki yapıya
daha uygun olması için konik
tepe tekrar eklendi.
Galata Kulesinin ölçülerinin
Ceneviz dönemindekilerle aynı
olduğu düşünülmektedir. Kule
Haliç kıyısından 425 metre
mesafede ve denizden 35 metre
yukarıda bir tepenin üzerine
kuruludur. Giriş kısmı kulenin
kuzeyinde iki taraftan
kıvrılarak gelen procennesin
mermerinden yapılmıştır.
Girişteki kitabede Pertev
tarafından kuleyi Hicri 1248
(Miladi 1832) yılında restore
ettirdiği için II. Mahmut'a
yazdığı on altı mısralık methiye
vardır.
O zamana
kadar ahşap olduğu düşünülen
giriş merdivenleri II. Mahmut
zamanındaki restorasyondan beri
değişmemiştir. Kapının üstündeki
pencere muhtemelen askerlerin
nöbetçiye bakmaları için
yapılmıştır. Kulenin dışarıdaki
taban çapı 16.45 metre iç çapı
8.95 metredir, duvarların
kalınlığı 3.75 metredir. Yüksek
giriş katından sonra dokuz kat
vardır. En üst katta seyir
balkonu bulunmaktadır. Alt
kattaki pencereler küçük
açıklıklar halindeyken altıncı
ve yedinci katta daha geniş bir
hal almaktadır. Sekizinci katta
yay şeklindeki geniş pencereler
dokuzuncu katta büyük kemerli
pencereler halindedir.
Güneydeki geniş giriş kısmı şu
anda giriş lobisi olarak
kullanılan ana hole açılır ve
buradan asansörle yedinci kata
çıkılır. Asansörün üstünde
Muhteşem Süleyman'ın Baş Ressamı
Matrakçı Nasuh tarafından 1535
yılında yapılan minyatürün bronz
rölyefi bulunmaktadır. Daha
önceleri beşinci kata kadar taş
merdivenler ve üst kısımda ahşap
merdivenler kullanılırken ahşap
merdiven bugün yenilenerek
Hazerfan Ahmet Çelebi'nin
rölyefi olan yedinci kattan
yukarı çıkmak için
kullanılmaktadır. Gözlem balkonu
yerden 51.75 metre yukarıda,
konik tepenin başlangıç noktası
62.59 metre ve tepe noktası
69.90 metre yüksekliktedir.
Hazerfan Ahmet Çelebi
Hazerfan Ahmet Çelebi Osmanlı
döneminde 17. yy'da İstanbul'da
yaşamış ve yaptığı kanatlarla
uçmayı başarmış ilk havacıdır.
Leonardo Da Vinci'nin kuşların
uçuşuyla ilgili yaptığı
çalışmalardan etkilendiği
sanılmaktadır. Galata kulesinden
uçarak boğazı geçmiştir.
Hazerfan'ın arkadaşlarından
Lagari Hasan Çelebi'de ilk
uçuşunu konik tepeli içi barut
dolu bir roket ile yapmıştır.
Ahmet Çelebi'ye çok bilgili
olması nedeniyle "1000 bilim"
anlamına gelen Hazerfan ismi
verilmiştir. Uçmayla ilgili ilk
çalışmalarında onuncu yüzyılda
yaşamış Türk bilim adamı İsmail
Cevheri'den etkilenmiştir.
Çelebi Cevheri'nin buluşlarını
dikkatle inceleyip birçok defa
denedikten sonra Galata
Kulesi'ne tırmanıp kendini
rüzgara bırakmış Boğaz'ı geçerek
Anadolu yakasında Üsküdar
sırtlarına konmuştur.
Bu olay büyük sansasyon
yaratmıştır. Sultan IV. Murat
önceleri bu işten çok memnun
olsa da daha sonra Şeyhülislam
tarafından aklı çelinmiştir.
Hazerfan Cezayir'e sürülmüş ve
orada 31 yaşında ölmüştür.
Bugün İstanbul'daki önemli
havaalanlarından birine Hazerfan
adı verilmiştir.
Fotoğraf:
@bdullah