.

 

.O’nu seven ve O’nun sevdiği insanlar

İslam bir "duruş" ve "tavır" ı temsil eder de, Müslüman bir duruş ve tavrı temsil etmez mi?

Fransız asıllı bir Müslüman olan Prof. Dr. Eva De Vitray Meyarovitch şöyle der: Dünyadaki bütün dinler kendilerini neşet ettikleri yer ya da kurucularının adıyla anarken, İslam bir duruş ve tavır ile anılır."
Bir duruş ve tavır... İslam bir "duruş" ve "tavır" ı temsil eder de, Müslüman bir duruş ve tavrı temsil etmez mi? Ya da bir başka deyişle, Müslüman'ca bir duruş ve tavırdan söz edebilir miyiz?
Kendisini Allah'a teslim etmekle hür kılan, O'na itaatle güvenlik, esenlik ve kurtuluşa eren insandır müslüman. Kuşkusuz, bu sorunun cevabı, "elbette, Müslüman'ca bir duruş ve davranış biçimi benimsenmeli" olacaktır. Müslüman olduğu iddiasında olanları bağlayan bir duruş....

Sözün tam burasında, ne yazık ki, ancak yakın bir zaman öncesinde, gönül dünyama nazil olan şu mübarek ayetlere kulak verelim: "Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer imanınızı kaybederseniz, Allah zaman içinde (sizin yerinize) O'nun sevdiği ve O'nu seven insanlar geçirecektir:
Müminlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkar edenlere karşı onurlu, Allah yolunda üstün çaba gösteren ve kendilerini kınayabilecek kimsenin kınamasından korkmayan(insanlar). Bu, Allah'ın dilediğine bağışladığı bir lütuftur. Allah (lütfunda) sınırsızdır ve her şeyi bilendir." (Maide Suresi, 54. ayet)

Ayetler bize Allah'ı seven ve Allah'ın sevdiği müminlerin özelliklerini sıralar ardı ardına.

Dört temel madde:

1. Müminlere karşı alçak gönüllü olmak

2. İnkarcılara karşı onurlu davranmak

3. Allah yolunda üstün çaba göstermek

4. Kınayıcıların kınamasından korkmamak.

Müslüman'ca bir duruş konusunda kafa karışıklığından kurtaran dört temel davranış biçimi. Her bir maddeyi kendi hayatımıza geçirmek için, benimsememiz gereken yeni davranışlar, terk etmemiz gereken alışkanlıklar mevcut kuşkusuz. Bu çabalarımızın her biri Allah'ı seven ve Allah'ın sevdiği müminler olma yolunda atılmış adımlardır.
Benim dikkatimi çeken bir hususta, ayette geçen "yucâhidne fî sebîlilllah " ifadesi. Muhammed Esed'in mealinde "Allah yolunda üstün çaba" olarak çevrilen bu ifade, hayatımızı yaşarken, tüm benliğimizi, kapasitemizi ve her türlü imkanımızı kullanarak zirveye ulaşan bir çabayı hatırlatıyor.

Allah yolunda yorulmak, uykusuz kalmak, ter ve gözyaşı dökmek, çalışmak ve okumak dahil her türlü faaliyetimiz bu üstün çabanın bir parçasıdır. Hayatımızı her anıyla bu "üstün çaba" nın bir açılımı gibi yaşamak niyetiyle niyetlenmek, bizim, hayatımıza "ilahi bir anlam" katmamızı sağlayacaktır. Böylesi bir anlam, bir geri besleme sistemi gibi çalışmalarımız için şevk duymamıza neden olacak, şevkimiz ve çabalarımız da niyetimizi pekiştirecektir.
 

İnanç Dünyamız ana sayfasına dön