Fener-Balat-Ayvansaray halkı talana karşı yürüdü

İSTANBUL- Fener-Balat-Ayvansaray halkı, Bakanlar Kurulu’nun acele kamulaştırma kararının ardından sokaklara çıkarak, “Evlerimizi sonuna kadar savuncağız” dedi.

Fener-Balat-Ayvansaray halkı talana karşı yürüdü
03 Mart 2020 - 22:16
Fener-Balat-Ayvansaray halkı talana karşı yürüdü

Fener Mahallesi’nde toplanan halk, “Deprem yıkamadı, yargı yıktırmadı, siz de yıkamazsınız”, “Evlerimizi yıkan iktidar istemiyoruz” yazılı pankartları mahallenin dört bir yanına astı.

Yaşlısı genci, kadını erkeğiyle bir araya gelen onlarca kişi, “Evime-kentime yaşam alanıma dokunma” pankartını açtı, “Mahalle yıkan, tarih yıkan, halkına kıyan iktidar istemiyoruz”, “Burada doğduk burada kalırız”, “Yıkamadılar acele kumalaştırıyorlar”, “Evime dokunma” yazılı dövizler taşıdı.

Eyleme, kentsel dönüşüm projesi kapsamında bulunan İstanbul’un değişik semtlerinden emekçiler, demokratik kitle örgütü temsilcileri destek verdi. Ayrıca, Almanya Dortmund Planerladen Derneği’nden üniversite öğretim görevlileri ve öğrencileri gözlemci olarak katıldı.

Eylem, mahalle sakinlerinden Çiğdem Şahin’in yaptığı açıklama ile başladı. Acele kamulaştırma kararı ile devletin yaşam alanlarına el koyduğunu belirten Şahin, “Bir gün uyandık ki mahallemiz devlet tarafından gasp edilmiş. Sanki savaş varmış, seferberlik olmuş, başımıza bir afet gelmiş de kurtuluşumuz buna bağlıymış gibi” dedi.

Şahin, “Kanunsuzluğu kanunlaştıran, kuralsızlığı kural haline getiren, vicdansızlığı toplumun vicdanı, adaletsizliği sistemin adalet mekanizması haline dönüştüren insani ve çağdaş olmaktan uzak ilkel, vahşi orman kanunlarına ülkemizi mahkum eden haramiler iktidarına karşı isyandayız” diye konuştu.

Mahallelerinde uygulanan acele kamulaştırma kararının ve yaşam alanlarına yönelik saldırının sadece Fener-Balat-Ayvansaray’ı hedef almadığını kaydeden Şahin, tüm Türkiye’nin bu saldırının hedefinde olduğunu belirtti.



Toplumsal vicdanın yara-bere içerisinde, toplumsal barışın fitili ateşlenmiş bomba gibi her an patlamaya hazır olduğunu söyleyen Şahin, toplumun adalete, hukuka, yasalara güvenmediğini, korku ve endişe içerisinde yaşadığını ifade etti.

Fener-Balat-Ayvansaray halkı olarak, komşuları ile istedikleri yerlerde, insanca, dostluk ve dayanışma içerisinde yaşamak istediklerini vurgulayan Şahin, bunun için mücadele edeceklerinin altını çizdi.

Şahin’in ardından Arkeolog Doktor Şeniz Atik konuştu. Tarihi yarımadanın UNESCO tarafından korunan bir bölge olduğunu hatırlatan Atik, “Kimse yasalara, yönetmeliğe karşı çıkarak yapılaşmaya gidemez. Çünkü burası insanların değil, insanlığın malı” dedi.

Atik, Bakanlığı görevini yapmaya çağırdı.

Kent Hareketi adına konuşan Ömer Kiriş, AKP’nin tüm hukuku ayaklar altına aldığını, Fener-Balat ve Ayvansaray’ı Çalık grubuna peşkeş çekmek için hukuksuz bir şekilde zorunlu kamulaştırma yaptığını kaydetti.

‘İNSANI VAR EDEN HERŞEYE SALDIRIYORLAR’

“Güce, iktidara, paraya hakim olanlar insanı var eden her şeye saldırıyor” diyen TOZ-DER’den Pevrüldane Dündar, “Bir yandan işçilerin grev hakkı gasp ediliyor, bir yandan HES’lerle köylülerin yaşam sularına el konuluyor. Gücümüzü birleştirmezsek, elimizde bir şey kalmayacak” diye konuştu.

Son konuşmayı yapan Tarlabaşı Derneği’nden Süleyman Sorgun, yıkımlara karşı mücadelenin ortak sürdürülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ayrı ayrı semtlerdeki yıkımlara, birlikte mücadeleyle karşı konulmasını isteyen Sorgun, 14 Ekim günü Taksim’de yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı yaptı.

Konuşmaların ardından halk, mahalle içerisinde yürüyüş yaptı. “Mahalle yıkan iktidar istemiyoruz”, “Evimize dokunan eller kırılsın”, “İstanbul’u sata sata kalmadı, Tayyip paraya doymadı doymadı” sloganları ile darbukalar eşliğinde, alkışlarla yürüyen mahalleli yürüyüşe başladıkları noktaya geldi ve burada oturma eylemi yaptı. Ardından toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda, mahalle halkı yaşadıklarını aktardı.

ALMANYA’DA ‘KENTSEL DÖNÜŞÜM’

Planerladen Derneği’nden üniversite öğretim görevlisi Tülin Staubach, Almanya’da kentsel dönüşüm projelerinin nasıl gerçekleştirildiği ve derneklerine ilişkin bilgi verdi.

Almanya’da kentsel dönüşümün planlamacılar tarafından yapıldığını, her şey tamamlandıktan sonra şirketlere verildiğini kaydeden Staubach, “Dolayısıyla her aşaması tarafsız yapılıyor” dedi. Her aşamasının halkın taleplerine göre belirlendiğini, mesleki açıdan yapılması gereken her şeyin tamamlanmasının ardından planın yaşama geçirildiğini ifade eden Staubach, kiracı ya da ev sahibi kimsenin mağdur edilmediğini savundu.

Sözleşme yapıldıktan sonra insanların evlerinden çıkarıldığını, taşınma ücretlerinin karşılandığını bildiren Staubach, yasal olarak kira fiyatlarının belli oranda tutulmasının da sağlandığını belirtti.

Yapılandırılan alanların devletin yardımı ile gerçekleştirildiğini ifade eden Staubach, Türkiye’de hukukun ve insan haklarının ihlal edildiğini vurguladı.

‘HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ’

ETHA’ya konuşan Fener-Balat-Ayvansaray sakinleri, yaşadıklarını anlattı, yaşam alanlarını sonuna kadar korumakta kararlı olduklarını ifade etti.

Huri Akdeniz: 62 yaşındayım, 13 yıldır Ayvansaray’da kiracı olarak yaşıyordum. Önce geldiler suyumu, elektriğimi kestiler. Karanlıkta kaldım. Yağmurlu bir günde zorla çıkardılar beni. Mecbur kaldım, Avcılar Firüzköy’de bir bodruma taşındım. Evimi yıktılar. Ne yapabilirim ki.

Eşim yok. Emeklim yok. Bir rahatsız çocuğum var. Arasıra tekstilde çalışıyor. Ücretini üç gün alıyor, beş gün alamıyor. Başbakan Tayyip, gitmiş Suriye’yle uğraşıyor. Burada evleri yıkıyor. Oy zamanı bağırıyorlardı, kiracı kalmayacak diye. İki üç senedir uğraşıyoruz, bağırıyoruz, bunları duymuyorlar mı? İşitmiyorlar mı? 62 yaşındayım gelmişim burada hakkımı arıyorum, kolay mı. Bir imkanım olsa gelmem. Hasta oldum, perişan oldum. Kadın halimle kapılarda yattım. Utanmıyorlar mı, düşünmüyorlar mı? Hakkımızı helal etmiyorum onlara.

‘MÜCADELE BİZİM İÇİN GEÇERLİ’

Ayhan Söğüt: 50 yıldır Ayvansaray’da yaşıyorum. Bundan bir sene önce bir yıkım kağıdı geldi. Ben o kağıtları Kadir Topbaş’a götürdüm. Hiç yardımcı olmadı. Oturuyorum şimdi. Ama diken üstündeyim. Evlerimiz yıkılırsa ortada kalacağız. Kilise var orada. Onun dibinde yaşayacağız. Başka çaremiz yok. Ekonomik durumum yok. Bunu bize yapmasınlar. Halkını dışarı atıp da dışarıdakilere içeri doldurmasın. Böyle konuşunca da deli diyorlar, tepeliyorlar, vuruyorlar. Çekeceğimiz çile bitsin artık. Yıkıyorlarsa da bizi mağdur etmesin. Para da vermiyorlar. Yıkılmaması için mücadele etmeye devam edeceğim. Mücadele bizim için geçerli.

Gülsen Özgöne (Kiracı): Dört yıldır kirada oturuyorum. Burada mülküm yok ama burada oturmayı istiyorum. Kimsenin mağdur olmasını istemiyorum. Buranın yıkılmasını istemiyorum.

‘BURADAN ÇIKIŞIMIZ POLİS ZORU İLE OLACAK’

Hayri Uçar: 30 yıldır burada oturuyorum. Ama babam çok daha eski yıllardan beri burada yaşıyor. Burada yaşanan tamamen iktidarın oyunu. Evimizin yıkılmasını istemiyoruz. Yıkılsa bile, yeni yapılacak evlerde de bu halkın oturmasını istiyoruz. Buranın tüm cefasını yıllarca biz çektik. Çocukluk bağlarımız var. Biz burada büyüdük, burada okuduk. Şimdi bizi buradan koparıp Kayabaşı’na gönderiyorlar. Oradan nasıl işe gideceğiz, ulaşım nasıl sağlanacak? Orada iş olanağı olacak mı? Ayrıca niye gidiyoruz, biz buranın yerlisiyiz.

İnsanlar evlerini terk etmemek için çok direndiler. Elektrikleri kestiler, suyunu kestiler, camlarını kırdılar. Burayı alan Altonboynuz şirketi belediye ile işbirliği yaptı. Buradan ayrılmamız herkes için kötü olacak. Şu anda işsizim. Karşılığını vereceklerini söylüyorlar ama kiraya çıkma bedeli, yani 2 bin 500 TL veriyorlar. Normalde daha fazla vermeleri gerekiyor. Daha önce çıkarılanlara halen bir şey verilmedi.

Ne olursa olsun, biz bu mahalleden gitmek istemiyoruz. Sonuna kadar kalmak için direneceğiz. Buradan çıkışımız da polis zoru ile olacak. Başka yolu yok.

YURT Gazetesi/13 Ekim 2012 Cumartesi 

YORUMLAR

  • 0 Yorum