FOOTBALL RELIGION, FUTBOL DİNİ

Dünyada ve yurdumuzda spor adı altında “Sosyal, Kültürel, Sanatsal, Edebi hayatımızın önemli bir yeri işgal eden futbol tutkusu kimileri için spor olmaktan öte, Bir nevi din haline mi geldi? BATIDA KİLİSE İTİBARSIZLAŞTIRILDI, HRİSTİYANLIK SOSYAL HAYATTAN UZAKLAŞTI. Ülkemizde batının yolunda hızla devam ediyor, Bizde İslam'a değer verenler Vakıf mülklerinin İslam'a aykırı kullanılması, vakıflıktan çıkarılması, Haramların aleni ve utanmadan sıkılmadan yaşanması ve Futbol fanatikliğimiz toplumu maneviyatız yaptı

FOOTBALL RELIGION, FUTBOL DİNİ
24 Aralık 2021 - 12:29
FOOTBALL RELIGION, FUTBOL DİNİ

Bu araştırmamızda Din ve Futbol karşılaştırması yaparak, Çoğunluğu hiçbir sporla ilgilenmeyen bir kesimin futbol tutkusunun dinden öte bir anlam kazandığını ortaya koyacağız.

Futbol coşkusu Ortaçağdaki Din anlayışından farksız Bir savaş anlamına dönüştü, Şampiyon olabilmek, Ligde kalabilmek adına kavgalar, yaralanma ve ölümleri çok sık görüyoruz. Taraftarlar bu çekişmede sahadakilerden daha fazla aşırı gidiyor, Takımlar arası düşmanlık şehirlerarası düşmanlıklara dönüşüyor.

Futbol Dünyanın en büyük ekonomik sektörü haline geldi, Bu sektörden nemalananlar heyecanı daha yukarı çekebilmek için Basın, Televizyon, İnternet üzerinden çekişmeyi kızıştırıyor, Düşmanlıkları körükleyici yayınlar yapıyorlar.
Bu sektörün önemli bir ayağı ise kumar sektörü, onlarca tahmin oyunları üzerinden her hafta milyarlar el değiştiriliyor.

Dünyada ve Yurdumuzda siyasilerde bu yarışta önde koşanlardan, Futbol taraftarının gönlünü kazanabilmek için her şehre ve ilçeye dev statlar inşa ettiler, Belediyeler süper lig takımlarını bile finanse ettiler, Halkın sosyal hayatına harcanması gereken milyarlar futbol dininin ihyasına harcandı, harcanıyor.

Soruyoruz; futbolu bu kadar yüceltmek ne kadar doğru?
Ayrıca şunu sormalıyız; futbol severler için spor olmaktan öte, bir nevi din mi? 

Bu konuda Alman teolog ve sosyolog Prof. Matthias Sellmann bu konuyu, futbol ile din arasındaki paralellikleri araştırdı.

FUTBOL TOPLUMSAL HAYATIN BİR PARÇASI

„Hz. İsa, herkes tarafından anlaşılabilmesi için, anlattığı kıssaların açık, basit ve kısa olmasına özen gösteriyordu. Yani, kıssaların özü, günlük hayata dayanıyordu.

Günümüzde o dönemlerdeki gibi balık avlamak ya da ekin ekmek, ormanda avcılık yok ama onun yerine futbol var.
Bence, Hz. İsa da günümüzde yaşıyor olsaydı, futboldan büyük keyif alır ve biz de onu iyi anlardık“ diyen teolog ve sosyolog Prof. Mattihas Sellmann, futbol ile din arasındaki yakınlıklar üzerine araştırmalarına devam ediyor.

Prof. Mattihas Sellmann, araştırma çalışmaları bu iki olgu arasındaki en basit benzerlikleri incelemekle başlamış.
Örneğin Hristiyanlığın sembollerinden "kutsal kâse" ile galibiyet kupasının, azizlerle futbol kahramanlarının, tapınak ile stadyumun benzerliği gibi.

Futbolun daha yakından incelendiğinde, bu sporun başarıya olan inanca dayandığını belirten Sellmann, Günümüzde sosyal hayattan soyutlanan kilisenin de bundan çıkarabileceği dersler olduğu görüşünde.

Sellmann, "Kendimizi dışarıya nasıl tanıtıyoruz? Bu konuda kilise çok şey öğrenebilir. Özellikle de hedef kitle ile yakınlık kurma konusunda: Futol kulüpleri, taraftarlara ne kadar yakın olursa, taraftarlar bunu o derece ciddiye alıyor.

Diğer bir nokta da fubolda yetenek avcılığı yapılması.
Kilisenin de yeteneklerin peşinde düşmesini isterdim. 'İnanç konusunda güçlü tecrübeleri olan insanlar nerede ve biz onların gelişimine nasıl katkıda bulunabiliriz?' şeklinde bir arayışa gidilse keşke" diyor.

Alman Bochum Üniversitesi öğretim üyesi Matthias Sellmann, çalışmalarını bir adım daha ileriye götürerek, örneğin Alman milli takımının sahaya çıkışından, Alman toplumundaki değer dönüşümüne ilişkin ipuçları yakalanabileceğini öne sürüyor. Prof. Sellmann, “kutsal” olarak yüceltilen kavramların özündeki benzerliklere dikkat çekiyor.

Sellmann, “Hayranlık uyandıran ama aynı zamanda da korkutan şeyler ve bu ikisinin karışımı, insanların ‘kutsal’ kavramı üzerinde etkili.
İnsanlar 'kutsal' karşısında derin saygı duyuyor ya da kendilerini feda etmeye hazır bir tutum benimsiyor. Kültürel bir kavram olan ‘kutsal' baz alındığında, futbolla ikisi arasında büyük paralellikler olduğu görülür" şeklinde konuşuyor.

Sellmann, tutkulu bir futbol taraftarının cenaze törene dikkat çekiyor, Taraftar futbolcunun kabrine kramponlar koyması, cenazenin yönünün stadyumu göstermesi, taraftar korosunun takım marşı ile mateme eşlik etmesi gibi ritüellerin kendisini de düşünmeye teşvik ettiğini belirten
Sellmann, futbolun bazıları için basit bir spor olarak değerlendirilemeyeceğini şu sözlerle özetliyor: “Yüreğin neye bağlıysa, senin tanrın odur.”

Ancak tüm bu benzerliklere rağmen futbol sadece bir spor dalı, din değil.
Prof. Sellmann, artık klasik spor jargonları arasında yer alan ‘futbol tanrısı’ ile "Hristiyanlığın tanrısı" arasında bir karşılaştırma yaparak, gerçek tanrının kaybedenlere karşı daha merhametli olduğunu söylüyor:

“ Aralarındaki en belirgin fark tabii ki futbol tanrısına 'adil olmayan, anı anına uymayan, çelişkili, kaybedenlere hiçbir şans tanımayan ve insanları aldatan' gibi özelliklerin atfedilmesi. Hristiyanlığın Tanrısı ise yoksullara şans tanıyor. Tanrı bize imanı öğretmek için beşinci, altıncı, yedinci lige kadar düşüyor. Hristiyanlığın Tanrısı insanları tanrılaştırmıyor, insanlaştırıyor.” dedi.

ÜLKEMİZDE FUTBOL GERÇEĞİ

Olaya birde Müslüman Türkiye penceresinden bakacak olursak durum pek Almanya’dan farklı değil.

Geçmişte insanlar cami medrese avlularında bir araya gelir, Sosyal, Kültürel, Sanatsal, Siyasi konuları “Kavga değil” istişare ile konuşur ortak aklı bulmaya, varsa sıkıntıları çözmeye çalışırlardı.

Yeni Türkiye’de Cami avluları boş mahzun, Zaten terk edilen farz ibadetlerin camide eda edilmesi Korona nedeni ile iyice terk edildi. Zaten Diyanet ve camilerde görevlendirdiği namaz memurları cami ve avlularındaki eski adetlere müsaade etmez oldu.

CAMİLER BOŞALDI STADLAR HINCA HINÇ

Futbol taraftar dayanışmasının %01’i cami cemaati arasında görülmez oldu. Futbol için yapılan maddi manevi fedakârlıkların %01’i cami cemaatinde yok maalesef.
Cami sosyal dayanışma dernekleri “Namaz memurlarının keyfiyeti ile” bir bir hayatımızdan çekilirken, Futbol sosyal dayanışma dernekleri çığ gibi çoğalmaya devam ediyor.
Cami cemaati Müslümanlar arası dayanışması sıfırlanırken Küçük bir il’in on binlerce taraftarı Uçak-Otobüs-Özel araçları ile deplasmana giden takımlarını yalnız bırakmıyorlar.

Şimdi karar verelim Futbolseverler mi daha samimi? Müslümanlar mı?

İslam’a göre Kardeş gibi birbirlerini sevmekle mükellef olan (Siz birbirini sevmedikçe iman etmiş olmazsınız) uyarısına rağmen, Müslüman olduğunu itiraf eden cemaatin arasındaki duygusuzluk, duyarsızlık akıl alır gibi değil.
Bu araştırmada gördüğümüz gibi, Kişinin dini kalbindeki en büyük sevgi ile orantılıdır.

Allah’ı seven Allah’ın sevdiklerini de sever, Allah rızası için fedakârlık yapmak isteyenin gözü, kulağı Müslüman kardeşleri üzerinde olur.

Batı Kiliseden koptu Statları doldurdu, Müslüman alemi camiden koptu statları doldurdu, Halâ ibret almayacak mıyız.

Son Söz: Dünyada Futbol en samimi yaşanan din haline geldi.
İlahları; TOP
Mezhepleri; SPOR KULÜPLERİ
Peygamberleri; ANTRENÖRLER
Camileri-Kiliseleri; STADYUMLAR

İSLAMA NE KADAR SAYGIMIZ VAR AŞAĞIDAKİ FOTOLARDAN ANLAŞILMIYOR MU?

YORUMLAR

  • 0 Yorum