Orman Yangın Bölgesinden tanık ifadeleri

Derya Nüket Özer arkadaşımızın Manavgat yangını gözlem ve önerileri: Merhaba sevgili arkadaşlar, İstanbul'dan ayrılıp İzmir'e yerleştiğimden beri sizlerle biraz uzak kaldım. Şu anda Manavgat'tayım. Yangın dokuzuncu gününe girdi, benim bulunduğum yere yaklaşmadı ama bi de teyakkuzdaydık. Hemen yanımızda bir çamlık var, bizi tedirgin etti. Yangını yaşamadıksa da bir hafta boyunca başımıza kül yağdı, gökyüzü kapandı.

09 Ağustos 2021 - 11:57
Manavgat'ın her yerinde olduğu gibi biz de bir yas yaşadık. Antalya benim anayurdum, doğasını, insanını epeyce iyi bilirim. Paylaşacağım gözlemlerim açısından bu bilgiyi verme gereksinimini duydum.

1. Türkiye çapında yangının ilk başladığı yer Manavgat yerleşim merkezi. Olaya doğrudan tanık olan komşumuzdan yangın günü sıcağı sıcağına aldığım bilgi yangının "aynı" anda dört noktada başladığı. Bu noktalar şehirle ormanın iç içe geçtiği, daha doğrusu orman alanlarının adalar halinde yerleşim alanlarının arasına sıkıştığı noktalar. İmara açma iddialarının güç kazandırıyor. Devlet doğal nedenlerle ya da ihmal sonucu çıktı gibi bir açıklama getirmiyor. Yakıldığını söylüyor. Çünkü şu ana kadar önce 16 yaşında bir çocuk yakalandı, sonra 12 yaşında bir çocuk diğer çocuğun suçsuz olduğunu söyleyip suçu üstlendi. Hatta ifadesinde "ilkokul 1. sınıfta  arkadaşlarım beni dövüyordu, psikolojim bozulmuştu" şeklinde belli ki tamamen öğretilmiş şeyler var. Garip bir durum. Yine de diğer üç yerde aynı anda çıkmasını açıklamıyor.
2. Yöre halkının "eyyem buhur" dediği sıcaklar bu yıl birkaç gün erken geldi. Gerçekten de  tarif edilmez bir sıcak yaşandı. Çocukluğumdan beri ilk defa böyle bir sıcak yaşadım. Baskın rüzgarlar poyraz ve keşişleme idi.  Ancak Torosların yapısı gereği anlık, lokal rüzgar değişimleri elbette var. Herhangi bir kozalak sıçraması olmasa da ışınımla ısı transferinin  yani yangının hesaplanamayacak bir noktada çıkmasının mümkün olduğu bir hava durumu yaşandı. Bugün poyraz tamamen durdu, gökyüzünde bulut bile göründü. Hiçbir bulut beni bu kadar mutlu etmemişti. Yangınların bugünkü oldukları noktada sonlanacağını tahmin ediyorum.
3.Güncel yardımlar iyi organize ediliyor. Hatta yardım fazlası var. Yardım göndermeyi isteyenlerin mutlaka Manavgat Kriz Merkezi ile irtibata geçmesinde yarar var. İhtiyaçlar her an değişebiliyor. Bugün dinlediğim Serik Esnaf ve Sanayi Odası Başkanı, sağlam kalan bitkileri sulayabilmek ve diğer şeyler için su borusuna ihtiyaç olduğunu söyledi mesela. Yardım konusunda asıl gücü yangın sonrasına saklamak daha doğru belki. 
4. Yangın söndürme işi rezalet bir biçimde yürütülüyor bildiğiniz gibi. Ben İbradı'nın aşağı yukarı izdüşümünde sahildeyim şu anda. Uçaklar su çekme işini genellikle bizim sahilden yapıyor. Yangının ikinci gününde büyük beyaz uçak su aldı. Önceki gün sarı uçaklar göründü. Zaman zaman tek tük helikopter görüyoruz o kadar. Yangın söndürme işi esasen yerden yapılıyor. Orman Genel Müdürlüğü denetiminde belediye itfaiyeleri çalışıyor. Erbaa itfaiye arabasıyla İBB arabasını yan yana görüyorsunuz. Bu işlerin de düzensiz gittiği anlaşılıyor. Yanan köylerdeki insanlar itfaiyenin başlangıç halindeki yangınları göz göre göre söndürmediğini iddia ediyor.  Ağırlıklı olarak Yörük olan yöre halkı yangın söndürmede çok önemli bir etkiye sahip aslında. Dokuz gündür uyumadan atalarından öğrendikleri bilgilerle yangının yolunu kesmek için uğraşıyorlar. Örneğin Kızıldağ yangınının Eynif ovasına inmemesi için Ormana, Ürünlü vd. köy halkı ağaç kesiyor, hendek açıyor, karşı ateşler yakıyor falan. En büyük şikayetleri kendilerinin yangın söndürmede aktif olarak kullanılmamaları. Suyu kesilen bir köydeki kadın örneğin, suyumuzu açsınlar diye yalvardık. Biz bu köyü daha önce de yangından kurtarmıştık, yine kurtarırdık diyor. Gerek köyleri mahalle haline getiren yasa gerekse genç nüfusun şehirlere göçmesi vb. olguları dikkate alarak "orman köyü" statüsünün mevcut durumu üzerine düşünmemiz gerek galiba. Orman köylülerinin kadim bilgisine ve ormanı anayurtları olarak gören aidiyet duygusuna ihtiyaç var. 
5. Sosyal medyada yayılan kızılçam yerine meyva ağacı dikelim önerilerine çok dikkatli yaklaşmak gerek. Öncelikle doğanın eşsiz organizasyonunda çok rasyonel bir tutum olduğunu görüyorum. Doğa nerede ne yetiştiriyorsa ona bakmak gerek bence. Bir başka not da buralardaki ormanlarda baskın tür kızılçam olsa da özellikle sedir gibi başka türler de var. Yer yer insan ayağı basamayacak kadar kayalık olan Toroslarda bu kayalara tutunarak 2500 yıl yaşayabilen bir tür sedir. Ormanların yeniden hayata döndürülmesi konusunda işi gerçekten bilen uzmanların seslerini daha fazla duyurmaları çok önemli. Ondan da önce köylülerin söylediklerine kulak vermek gerek.
6. Yangın alanlarının imara açılmaları en büyük tehlike. Manavgat kent merkezi, Oymapınar baraj gölü çevresi ilk bakışta kentsel ve turizm amaçlı kullanım açısından çok cazip. Tam olarak bilemediğim başka noktalar da vardır. Ama yangın süresince pek dile getirilmeyen bir başka tehlike taşocakları ve madenler. 2 Ağustosta bakanlık açıklaması 30 bin hektar alanın yangından etkilendiği. Belli ki bu rakam çok daha büyük. Yani onbinlerce hektar "temzilenmiş" orman alanı taşocağı olmaya aday. Benim önerim yangın sonrasına dair yapılacak kampanyalarda bu noktaya dikkat çekmek  ve takip etmek. Mücadeleyi sadece imar rantı üzerinden sürdürmemek.
7.  TOKİ planları kamuoyuna sunulduktan hemen sonra yanan köyler yıkılmaya başlandı. Vatandaşlar buna tepkililer. Bir bölümünün tepkisi bunca iş makinesini yangın alanlarında kullansınlar, asıl orada ihtiyaç var biçiminde. Bir bölümü ise TOKİ'nin fırsatçılık yaptığı, işi aceleye getireceği görüşünde. Görülen o ki TOKİ nefes almaya fırsat bırakmadan sözleşmeleri imzalatmaya niyetli. Köylerde betonarme yapılarla yerel geleneğe göre yapılmış yapılar bir arada. Yerel mimari örneklerinin yıkılması büyük kayıp olacak. Olasılıkla bunların bir kısmı onarımlarla yaşanır hale getirilebilirdi. TOKİ yerine Düzce Umut Atölyesi benzeri organizasyonlarla barınma ihtiyacı çözümlenebilir. Köylülerin bir bölümü bu yapımlarda çalışabilir üstelik. Bugün komşularımızdan genç bir adamla sohbet ederken şöyle dedi, "babamla konuştuk şimdi yardım etmektense daha sonra inşaat malzemesi yardımı yapabiliriz dedik". Yani, inşaat malzemesi bağışı yapmayı düşünen kesimler de var. Antalya Mimarlar Odası'nın herhangi bir girişimi olacak mı bilmiyorum.
Köylerin durumunu, mimarisini vb. görmek açısından BBC'nin bu videosu çok iyi:
https://www.youtube.com/watch?v=rCcHGmm6Uaw
8. Yangın bölgesi kültür mirası açısından da önemli. Antik kalıntılar ve Selçuklu kervansarayları var.  Bunların durumunu bilemiyorum. Yangın sona erdikten sonra bir durum tespitinde yarar bulunuyor. Ormana ve İbradı'ya ulaşırsa yerel mimari örneklerini ve konakları da kaybedeceğiz demektir.

Şimdilik toparladıklarım bunlar. Daha ayrıntılı bilgi ihtiyacı olursa yazışalım.
Herkese çok sevgi ve selam.

Derya Nüket Özer vikichco@gmail.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum