Abdullah Gözaydın

Abdullah Gözaydın

Fatih'in Demokratik Geleceği
fatihten@gmail.com

ARKADAŞLAR BUNLARI SİZE DİB NAMAZ MEMURLARI SÖYLEYEMEZ,

13 Nisan 2023 - 14:09

ARKADAŞLAR BUNLARI SİZE DİB NAMAZ MEMURLARI SÖYLEYEMEZ, BU BEYAZCAM HATİPLERİDE, 
BUNLARI DOĞRU BİLMEK İÇİN İLİM İHLAS AMEL GEREKİR.

Biz insanlar "Ruhlarımız" Berzah aleminde, Kalû Belâ günü yaratıldık.
Allah cc. bize "Elestü bi- Rabbiküm (A'raf suresi 172. ayet) Hatırla ki, Rabbin, Âdemoğullarının sülblerinden zürriyetlerini çıkarıp da onları nefislerine karşı şâhid tutarak; "-Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurduğu vakit onlar da; "- Evet, Rabbimizsin, şâhid olduk", demişlerdi. Bu şâhid tuşumuzun sebebi, kıyamet günü, bizim bundan haberimiz yoktu, dersiniz diyedir.

Yani biz İnsan denilen varlıklar hepsi aynı anda Allah'ın cc. Bir kûn emri ile yaratıldık.
Allah bize bu hayat sınavını teklif etti, Bu teklifi kabul edenleri (kendi amellerine şahit olsunlar diye) Dünyada sınava tabi tutuyor.
Allah her ruhun bu sınavda ne yapacağını "Ezeli ilmi ile" bildi, Kul'u kendi bilmesi " şahit olması" için bu hayatı yarattı. Evet biz insanlar Ruh'tan ibaret bilemiyeceğimiz bir kişiliğimiz- bedenimiz var, 

Bu etten-Kemikten oluşan bedenimiz  Önce Dünyadan Cennete getirilen bir çamur ile atamız yaratıldı, Adem atamızdan Eşi, bu birliktelikten insanlık yaratıldı.
Adem ile eşi cenneten kovulunca Dünyadan getirilen Toprak beden gene dünyada kalmış oldu.
Çocuk, Anne rahminde 130 günlük olduğunda berzah aleminden Allahın dilediği bir ruh  annenin rahmindeki bedene sokulur, Ömür bitene kadar o Ruh bedende kalır, Ölüm sonucu ruhumuz gene melekler marifeti ile bedenden alınır Berzahtaki Kabir alemine taşınır, Bedenimiz Kubur denilen toprakta çürümeye terk edilir.

Dünyadaki kardeşlik, Eşlik, Çocukluk mecazidir, Gerçek değildir. Sınav olan Dünyanın bir bahanesidir. 
Cennette veya Cehennemde eşlerimiz olacak, Bunların nasıl olacağı bize açıklanmadı. Bildiğimiz cennetteki eşler Müminlere mutluluk huzur verecek, Cehennemdeki eşler azap ve ızdırap verecekler.

Anlayacağınız gerçek anlamda İnsanoğlu Ruhtan ibarettir, Cinsiyet Dünya hayatına ait bir şeydir.

Allah cc. Sık sık beyan eder, Mislini görmediğiniz, Bilmediğiniz nimetler ve cezalar vaat etmektedir. Ne Dünyanın güzellikleri cennette var, Ne Dünyanın kötülükleri acıları Cehennemde var.

Ahirettekilerin hiçbiri Dünyadakilere benzememektedir.
Allah cc. Gerçeğini bilemiyeceğimiz için mecaz yaparak ebedi akıbetimiz hakkında bilgi veriyor.

Yani bizim körlere ışığı renkleri anlatmaktan aciz olduğumuz gibi
Sağırlara sesleri anlatamadığımız gibi
Koku alamayanlara kokuları anlatamadığımız gibi. Allah cc. akıbetimizi mecaz yoluyla bize anlatıyor. Biz aklımızla bu mecaz söylemin gerçekleğine inanacağız, aslını ancak gittiğimizde öğreneceğiz.

Hiçbir kul'un hiç kimseye yardım etmeyeceği o mahşer günü kaybedenlerden olmamak için Kuranı kerimi doğru ehil kaynaklardan aklımızı kullanarak okumalı, sadece Allah rızasının peşinde olmalıyız. 

Allah bizden razı ise bütün dilediklerimiz ve bilgisizlikten dileyemediğimiz sayısız nimetlere kavuşacağız.
Allah bizden razı değil ise, Kahhar sıfatını bize gösterecekse ebediyyen hayal dahi edemeyeceğimiz azap, mutsuzluk, acı, ızdırap dolu bir hayata uyanacağız.

Bazıları Allah ebediyen azap etmez, Sonunda merhamet eder bizide cennetine koyar diye inanarak, Kötülüklerine tövbe etmeden ölenlere Allah cevabını veriyor, Onlara merhamet edilmez!

"İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?" (Rahmân, 55/60).

"Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz." (Buhâri, Tevhid 2, Edeb 27; Müslim, Fedail 66, Tirmizi, Birr 16)

Meryem / 13. Ayet: Ayrıca ona tarafımızdan büyük şefkat ve merhametle birlikte tertemiz bir gönül ve yüce bir ahlâk nasip ettik. O, günahlardan çok çok sakınan bir kimseydi.

En'âm / 12. Ayet: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir” diye sor. Onlar gerçeği söylemeseler de sen: “Allah’ındır” de. O, kullarına rahmetiyle muameleyi kendine ilke edinmiştir. O sizi, geleceğinde hiçbir şüphe bulunmayan kıyâmet gününde elbette bir araya toplayacaktır. Fakat nefislerini zarara uğratanlar buna inanmazlar.

Fetih / 29. Ayet: Muhammed Allah’ın Rasûlüdür. Beraberinde bulunan mü’­minler kâfirlere karşı çok sert ve tavizsiz, kendi aralarında gâyet merhametlidirler. Onları görürsün; cemaatle rükû ve secde ederek Allah’ın lutuf ve hoşnutluğunu ararlar. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. Onların Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçilerin pek hoşuna gider. İşte Allah, her devirde böylesine güçlü ve dirençli mü’minler yetiştirerek, onlar sâyesinde, mazlumlara kan kusturan kâfirleri öfkelendirip çileden çıkarır. Allah, bunlar arasından iman edip sâlih ameller yapanlara bağışlanma ve büyük bir mükâfat va‘detmektedir.

Âl-i İmrân / 132. Ayet: Allah’a ve Peygamber’e itaat edin ki ilâhî rahmete erişesiniz.

Nisâ / 110. Ayet: Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, şüphesiz Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olarak bulur.

İsrâ / 8. Ayet: Eğer son Peygamber’e inanırsanız, umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Fakat tekrar bozgunculuk ve büyüklenmeye dönerseniz, biz de sizi cezalandırmaya döneriz. Unutmayın ki biz, cehennemi kâfirler için bir zindan yapmışızdır.

İsrâ / 54. Ayet : Rabbiniz sizi çok iyi bilmektedir. O dilerse size merhamet eder, dilerse sizi cezalandırır. Biz seni insanları gözetleyici ve onların yaptıklarından sorumlu olarak göndermedik. (Peygamberin görevi sadece islamı tebliğ etmektir)

Mü'minûn / 75. Ayet: Ne zaman biz onlara merhamet edip içine düştükleri sıkıntıyı giderecek olsak, derhal önceki azgınlıklarına dalar, orada bocalayıp dururlar.

Mü'minûn / 109. Ayet: “Zira kullarımdan: «Rabbimiz! Biz iman ettik, günahlarımızı bağışla ve bize merhamet et. Şüphesiz sen merhametlilerin en hayırlısısın» diyen bir grup vardı.”

Mü'minûn / 118. Ayet: Rasûlüm! De ki: “Rabbim! Günahlarımızı bağışla, bize merhamet et. Merhamet edenlerin en hayırlısı sensin!”

Ankebût / 21. Ayet: Allah dilediğine (hak edenlere) azap eder, dilediğine de merhamet eder. Neticede yalnız O’na döndürülüp götürüleceksiniz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum