Toplumların sıkıntılı ve bunalımlı dönemlerinde samimi mü’minlerin ve dindar insanların yapacakları çok şey vardır. Toplumu teskin, fitne ateşini söndürme başta gelen görevidir. İç karışıklıklara fitne denir. Hz. Peygamber (asm),
“Fitne zamanında yürüyen koşandan, duran yürüyenden, oturan ayakta dikilenden, yatan oturandan, uyuyan yatandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Fiten, 9; Müslim, Fiten, 10, 13; Tirmizi, Fiten, 29; Ebu Davud, Fiten)
buyurmuştur.
Böyle zamanlarda eylemsizlik en iyi eylemdir. Fakat toplumun gerilemesi, yıkıma ve çöküşe gitmesi fitneden farklıdır. Toplum çöker ve mahvolurken buna seyirci kalınamaz. Herkesin elinden geleni sonuna kadar yapması gerekir.
Yüce Allah: “Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11) diyor.
Eğer bir toplum sahip olduğu yüksek manevi değerleri korursa Allah Teâlâ onları çöküşten korur. O halde yapılacak şey Müslüman toplumun kimliğini oluşturan manevi değerleri geliştirmek ve sağlamlaştırmaktır.
İnsanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilirler, kendileri iyi olurlarsa yöneticileri de iyi olur, kötü olurlarsa yöneticiler de kötü olur. Zira yöneticiler halkın içinden çıkarlar ve onların bir parçasıdırlar. Tikel tümelin niteliklerini taşır. Bunun için
“Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar).
“A’malüküm ummalükum” (amalleriniz yönetcilerinizdir, onlar sizlerin eseridir) (bk. Acluni, I, 146, II, 127) denilmiştir.
Yüce Allah: “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129) buyuruyor.
Kötü toplumun yöneticisi kötü olur.
Ahirette Cehenneme gönderilecek olan zalim ve kafir halk liderlerini, liderler de onları suçlayıp birbirlerini lanetleyeceklerdir. (bk. A’raf, 7/39; Şuara, 26/99; Ahzab, 33/67)
Haccac’a lanet olsun diyen birine Hasan Basri: “Böyle yapmayın. Çünkü o sizden biri olarak iş başına geldi. Eğer o azledilirse korkarım başınıza daha kötüsü gelir” demişti.
Beyhaki, Ka’b’ın şöyle dediğini nakleder: “Allah her dönemin hükümdarını halkın kalbine göre gönderir. Onları düzeltmek isterse salih birini, helak etmek isterse kötü birini hükümdar olarak gönderir."
(bk. İsra, 17/16)
İsra 16: Biz bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın azgınlık ve şımarıklıkta ileri gitmiş olanlarına itaati emrederiz; ama onlar bunu dinlemez, tam aksine orada isyân edip günah işlerler, böylece üzerlerine azap hükmü kesinleşir, biz de orasını darmadağın eder, altını üstüne getiririz.
Karşılaştır
İsra 17: Nûh’tan sonra biz böyle nice nesilleri helâk ettik. Kullarının bütün günahlarını Rabbinin bilip görmesi yeter!
YORUMLAR