Abdullah Gözaydın

Abdullah Gözaydın

Fatih'in Demokratik Geleceği
fatihten@gmail.com

BIRAKIN FİKİRLER ÇARPIŞSIN BOZUK OLANLAR KRILIP DÖKÜLSÜN

03 Mart 2024 - 17:11

Deizm + Ateizm bir ihtiyaçtan veya Semavi dinlere tepkiden oluşan bir akım değildir.
Semavi dinleri "İslam dâhil" doğru yaşamayan saliklerin gençlik önünde kötü örnek olmasından kaynaklanan "salt bir inkâr tepkisi olduğunu" görüyoruz.
Hayata objektif bakanlar bilgi ile itiraz eder, Bilginin olmadığı yerdeki inkâr İftiradan, Kıskançlıktan, Nefretten kaynaklanmaktadır.
Hiçbir Deist / Ateist ‘in bilimsel kanıtlara, Tarihi bilgiye dayanarak itiraz ettiğini görmedim. Adaptasyon, Seleksiyon, Mutasyon hikâyesi ile "Mutlak bir kanuna bağlı hayatı" izah etmek Aslında hayatı inkâr etmek demektir.
Biyolojik olarak en fazla Domuza ve fareye benziyor olmalıyız ki Bilim insanları bu denekler üzerinden insanların hastalıklarını hayatın sırlarını öğrenmeye çalışıyor.
Doğada milyonlarca canlı tür var Hiç birisinde İrade İlim görmemiz mümkün değil.
Bilmem kaç yıldır Dünya yüzeyinde aynı şartlarda yaşıyoruz, İnsanlar aklını kullanmadığında hayvanlaşabiliyor ama Hiçbir hayvanın İnsanlaştığı görülmüş bir şey değil.
Aklı, İradeyi, Ruhu inkâr ederek Yaradılış hakkında yapacağımız bütün aramalar boşa çıkacaktır.
Dedik ya İlimsiz inkâr reddiye olamaz, Olursa İftiradır Kötü niyettir.
Bizde bir zamanlar genç idik, Bizimde böyle isyanlarımız olmuş idi, Bizim isyanımız "Aile-Devlet" tarafından önümüze konan kaderi kabullenmemekten kaynaklanıyordu,
Hayatın bir sınav Sonrasında bir mahkeme ve Ebediyen Cennet cehennem bize ikna edilecek şekilde anlatılmadı. Bu günde anlatılmıyor.
Yaratılışın, Sınavın hikmetini bilmeyen gençlik Kendisine sunulan kadere itiraz ederek Çevresinde gördüğü her şeyde bir hakkı olduğuna inanarak saldırganlaşıyor, Elinden bir şey gelmediğinde Bütün kutsallara itiraz etmek için Deist / Ateist etiketli söylemler geliştiriyor.
Bunu normal görüyorum, Gençliği doğru yetiştiremiyoruz, Bilhassa İslam, Allah, Kitap konusunda eğitmenlerimizin Deist / Ateistlerden farklı, bilgili+ilim erbabı olmadıklarını biliyorum.
İslam’ın "Aslında olmaması gereken" namaz memurları cemaate namazın duanın ibadetin ne olduğunu öğretmesi gerekiyor, Lakin kendisi bilmiyor ki cemaate öğretsin...
Çağımızda Küreselcilerin bir ideali var Anaerkil soylarını korumak Diğer insanların "İşlerine yaramayanlar hariç" tamamını yok ederek, Kendileri için huzurlu bir dünya hayal ediyorlar.
Bu amaçla yeryüzünde savaşlarla, Ambargolarla, İktisadi hilelerle halklar fakirleştirilerek "Yetersiz beslenme ve Kavga kültürü" ile nüfusu kontrol altına almak azaltmak istiyorlar.
Günümüzde oldukça bölünmüşlüğümüzden faydalanarak toplu katliamlar için suni salgınlar, Sahte tedavi argümanları ile Dünya nüfusunu eritmeye çalışıyorlar.
Bilmiyorlar ki Adil yönetim ve davranışlarla bu Dünyamız değil 8 milyarı 80 milyarı barındıracak sağlıklı yaşayacak imkânlara sahiptir. Allah rızkını veremeyeceği (Haşâ) canlı yaratmaz.
Deist / Ateistler sağlıksız toplumsal yaşam şartlarına itiraz ettikleri için Dinleri inkâr ediyorlar. Sığındıkları sosyal, efsane ilahlar sadece bir fikir olarak var ötesi yok, Dünyanın yaşanır olabilmesi içinde bir gayretleri yok. Çalışamadan ezilmeden ter dökmeden her şeye sahip olmayı hayal eden bir anlayış ne kendilerine ne insanlığa ne dünyamıza huzur saadet getiremez.
Deist / Ateistlerin kısmi uygulamaları Komünist Sosyalist ülkelerde denendi Ne Rusya’da, Ne Çin’de, ne Arnavutluk’ta, Ne Küba’da vs. İnsanlar mutlu olmadı her yerde kaleleri umutları yıkıldı.
Şimdi komünist partisi Küreselcilere teslim oldu halkını kobay olarak kullanıyor, Mısırın Firavunlarının uyguladığı kölelik sistemini hayata geçiriyor ve bunu Bütün Dünyaya ihraç etmeye çalışıyorlar.
Küreselciler tarihlerinde hiç bu kadar güçlü olmadılar Bu gücü şeytana hizmet ederek sürdürüyorlar. Bu gün Gazze halkına layık görülen soykırımdan hicap duymayan herkesin insan olamayacağına inananlardanım Hiçbir insani erdemi olmayan modern vahşiler ortaçağda kalan vahşetlerini alabildiğine sergiliyor bazı bireysel itirazlar dışında hiçbir Dünya devleti ne yapıyorsunuz demiyor Diyemiyor.
Bu uygulamadan ibret alıp geleceğimizi yeniden düzenlemeli. Bu olayların aslını gençlerimize anlatmalı ikna edecek ciddiyette gençlerin sorularına cevap vermeliyiz.

Bu dünyada belki postumuza bir şey olmadan yırtarız ama Ahretten Mizandan mahşerden kaçış yok, İnanlar için. İnanmayanlara sözümüz yok sorarlarsa cevap vermeye çalışırız.

YUKARIDAKİ YAZIYI YAZMAMA VESİLE OLAN DEĞERLİ HEMŞERİMİN YAZISI

Ali Kemal Gül
DEİZİM
Okullu gençler arasında, bir kısım aydın kesimde, özellikle İmam-Hatip Liselerinde okuyan Öğrencilerin aralarında ‘’DEİZİM’’ konusunu tartışlıklarını duyuyoruz, öğreniyoruz.
*
Yakın geçmişe kadar bu liselerde bir algı hâkimdi; Laik Türkiye Cumhuriyetinin aleyhinde; tarih sayfalarında kalmış Osmanlı devletinin lehinde tartışmaları, konuşmaları tanık olduğumuz gerçeklerdi.
*
Şimdi bu kavramlara ek yeni bir kavram; ‘’ Dindar ve Kindar Gençlik’’ ifadelerinin yüksek perdeden dillendirildiğini görüyoruz.
Anadolu İmam- Hatip liseleri öncelikli liseler olarak açılmaya devam etmekte olduğunu da görüyoruz.
*
Bu liselerde şüphesiz kendi alanında ilim yapılıyor; ancak ‘’Dindar ve Kindar Gençlik’’mi yetiştiriliyor; merak konusu.
Dindarlığı anlıyoruz da; kime, kimlere veya neye karşı kindarlık kavramının açıklanması gerekiyor.
*
Elimizdeki bilgilere göre;
Türkler; Baykal Gölü çevresinden bugünkü Volga Irmağı hattına kadar uzanan coğrafyada ortaya çıktılar.
Zaman içinde Hindistan’dan Macaristan’a kadar uzanan alanda etkili oldular. Ve birçok dine girip çıktılar.
*
Bugün çok büyük bir kısmı Müslüman olan Türkler, şimdi *DEİZM* denilen yeni bir konuyu tartışmaya mı başladılar mı dersiniz?
*
Bulunduğum bilimsel toplantılarda İlahiyatçı bazı akademisyenlerin Kur’an’ın günümüz çağdaş gerçeklerini de kapsayacak yorumlarla meali yapılması gerektiği üzerinde durmaktalar. Bugün uygulanan Müslümanlık, bu *MİLLETE* dar gelmeye başladı.
*
Doğrudan Ahlak Peygamberi Hz Muhammet’in kendisiyle alakalı; kendi dönemiyle sınırlı 200 Ayet in günümüzü ilgilendirmediğinden, evrenselliği olmadığından Kur’an dan çıkarılmasından bahsediliyor.
*
Bir kısım örnekler ;
Kadının aşağılanması,
Aklın-bilimin horlanması,
Orta Çağ Arap geleneğinin din diyerek topluma zorla giydirilmesi...
Dinin siyasetçileri iktidarda tutmak için araç olarak kullanılması;
Hatta yolsuzlukları aklayan bir örtü yapılması...
Zalime, sömürgene karşı tavır takınmaması;
Emperyalist Batı’nın savunucusu konumuna düşürülmesi….Vs
*
Bugünkü ‘’İSLAM’ özellikle okumuş gençler arasında ‘sevimsiz’ kalıyor.
Ve böylece yeni bir arayış başlıyor. Bulunan ‘’YENİ DİN’’ de ‘’DEİZM’’ diye adlandırılıyor.
*
‘NE DEMEK DEİZM?
‘’Deizm’’ , kısaca ‘’YARADANCILIK’’ demektir.
İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç’ın yazdığı gibi biz bunu ‘’TANRICILIK’’ (özgün biçimiyle ‘’TENGRİCİLİK’’ diye adlandırabiliriz.
Giderek yaygınlaşan ‘’deizmde’’ de Tanrı’ya inanç vardır.
*
Bu TANRI
Evreni yaratmıştır;
Doğa kanunlarını koymuştur.
İnsana da akıl vermiştir.
Doğayı bir hammadde olarak aklıyla şuuruyla yarattığı ve kendine muhatap aldığı insanın hizmetine sunmuştur ve artık dünyaya karışmamaktadır
Böyle olunca da ‘’insanla Tanrı arasındaki peygambere gerek yoktur’’.
İnsan, kendisi aracısız olarak Tanrı’ya ulaşabilir; böyle olunca da
hocaya,
imama,
papaza,
hahama
gerek yoktur.
Melekler ve kitaplar da gereksizdir.
Kader denilen şey de yoktur.
*
Çünkü işleyen doğa yasaları ve bunu çözmeye hazır bir akıl vardır.
O yüzden ‘’deistlere’’ göre,
Bakımsız kömür ocaklarında grizu patlamasından ölen işçilerin başına gelene kader demek yanlıştır.
Yoksulların ezilmesini Allah’ın takdiri olarak göstermek de bir kandırmacadır.
Deistlerden ÖBÜR DÜNYAYA inanan da vardır inanmayan da.
Ruh konusunda da durum böyledir.
*
Böylece, ‘’DEİZM’’, Ortadoğu merkezli Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi dinleri dışlar.
Zaten bu dinler, Prof. Volfram Eberhard’ın deyişi ile bu bölgedeki ‘’despot krallara benzetilen bir Allah tasarımı ile kitleleri baskı altına alan dinlerdir’’.
*
‘’DOĞA DİNİ’’
Deizm doğa kurallarını öne çıkardığından bir tür doğa dini sayılır.
‘’Türklerin dini de özünde doğa dinidir.’’
‘’Eski Türkler’’, ‘’Tengri’’ veya sonsuz gökleri kapsadığını düşündükleri için ‘’Gök Tengri’’ dedikleri bir Tanrı’ya inanıyorlardı.
Bu Tanrı, yarattığı ve düzene koyduğu, içinde akıllı insanı yarattığı dünyaya karışmıyordu.
*
Böyle olunca da ‘’Türk inancında peygambere gerek duyulmuyordu’’.
‘’Türkler, doğanın canlı olduğuna derinden inanıyorlardı’’.
Sadece insanın ve hayvanın değil ağaçların, otların, suların, dağların, kayaların canı olduğunu kabul etmişlerdi.
*
Bu can, aynı zamanda ruhu da içermekteydi.
Doğa ruhlarının olumlu ve olumsuz olanları vardı. İşte o ruhlarla bağlantı kurduğuna inanılan, özel olarak yetiştirilmiş kamlara (şamanlara) saygı duyarlardı.
Ataların ruhuna ve doğa ruhlarına kurban keserlerdi.
‘’Doğaya uygun, doğayı kirletmeyen; canlıya saygı temelli bir tek Tanrı inancıydı bu.’’
Bu anlayış, İslam’dan sonra bile alttan alta sürdü geldi.
(el-ilah) ile bağlantılıdır.
Bu gerçeği, “ *LÂ İLAHE İLLALLAH!*” sözünde açıkça görebiliriz.
Bugün, inanç açısından sıkışan Türk gençleri deizmden önce eski Türk inancını tanımalı ve ona yönelmelidir.
Atalar dinimizin elbette ki yenilenecek yönleri vardır ama bugün terörist imal eden ‘’Emevi İslam anlayışından da ‘’Yahudilik ve Hıristiyanlıktan da bin kez üstündür. ’yorumlar yoğunluk kazanmaktadır.
*
Sevgiyi, barışı ve insan onurunu, mutluluğunu esas alan, işleyen, ya da, öznesi İnsan olan İslam’da (tevhid dininde) ahiret anlayışıyla büyük bir gelecek söz konusudur. İnsan kendi kimliğiyle tekrar gelecektir. Bu inanç, dini felsefeden kesin olarak ayırır.
Sonuç olarak DEİZMİ öne çıkaran bu aydın genç kesim Tevhit Dini İslamı kavrama konusunda çalışmalarını yürütmeleri bir gerçeğin anatomisi olacaktır.
A.Kemal GÜL
( MART-2024 )

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum