Onaylanmış Cevap
Fiilî dua; insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeyin zeminini hazırlaması ve Allah’ın koyduğu kanunlara (dine ve sünnetüllâha) uyması demektir. Söz gelimi, çocuk sahibi olmak isteyen bir kimsenin evlenmesi; sağlık ve âfiyet isteyen bir kimsenin yemesine içmesine, sıcağa, soğuğa ve sağlık kurallarına dikkat etmesi;
zengin olmak isteyen kimsenin çok çalışması, bir sınavda başarılı olmak isteyen kimsenin sınava iyi hazırlanması, tarlasından, bağından ve bahçesinden bol ürün almak isteyen kimsenin bağına, bahçesine ve tarlasına iyi bakması, gerektiğinde sulaması ve gübrelemesi gerekir. Evlenmeden çocuk sahibi olmayı, sağlık kurallarına uymadan sağlıklı kalmayı, çalışmadan
zengin olmayı, iyi hazırlanmadan bir sınavda başarılı olmayı, gerekli emeği harcamadan bol ürün almayı istemek sünnetüllâha aykırıdır.
Yüce Allah, A’râf sûresinin 56. ayetinde umarak ve korkarakdua edilmesini istedikten sonra rahmetinin işlerinien güzel biçimde yapanlara yakın olduğunu bildirerek şöyle buyurmaktadır:
“Korkarak ve umarak O’na dua edin. Muhakkak ki Allâh’ın rahmeti, işlerini en güzel biçimde yapanlara yakındır.” (A’râf, 7/56)
Ayette, Allah’ın rahmetinin “muhsin” olanlara yakın olduğu açıkça beyan edilmektedir. “Muhsin”; iman edip sâlih amelleri Allah’ı görüyormuş gibi en güzel biçimde yapan kimseye denir. Dolayısıyla bir insan, elinden gelen bütün gayretleri gösterdikten, istediği şeyin zeminini hazırladıktan sonra neticeyi dua ederek Allah’tan istemelidir.
Bunun Kur’ân’da açık örneği, Eyyûb (a.s.)’ın hastalığından kurtulması için yaptığı dua ve Allah’ın iyileşmesi için ona gösterdiği çözümdür.
Uzun yıllar hastalık çeken Eyyûb (a.s.), hastalığının iyileşmesi ve sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua eder:
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ “(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83; bk. Sâd, 38/41)
Yüce Allah, Eyyûb Peygamberin duası üzerine hastalığının iyileşmesi için;
اُرْكُضْ بِرِجْلِكَ هٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
“Ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir su)” (Sâd, 38/42) buyurur
Allah, kâinatta meydana gelecek tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır.
Hem dünyada hem de içinde yaşanılan evrendeki her şey Allah’ın koyduğu sebep-sonuç (kanun ve kural) ilişkilerine göre şekillenir.
Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini de yerine getirmek zorundadır.
Çocuk sahibi olmak isteyen kişinin evlenmesi, sınavda başarılı olmak isteyen öğrencinin derslerine çalışması fiili dua sayılır.
Kişi, Allah’tan istediği şeyin gerçekleşmesi için Allah’ın kendisine öğrettiği sebepleri ve kanunları elinden geldiği kadar yerine getirip tamamlar, sonucunu da Allah’tan bekler.
“İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.” (Necm, 53/39) mealindeki ayette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiş ve bu çalışmanın fiilî bir dua manasına geldiğine işaret edilmiştir.
Hayvanı hasta olan ve iyileşmesi için sadece dua eden birisine söylenen “Duana biraz da katran ekle” sözü, fiilî dua için güzel bir örnektir.
Bir işin gerçekleşmesi için dua edip oturan insanın yapmış olduğu hareket ne kadar yanlış ise, tüm çalışmaları yapıp, gerekli tedbirleri aldıktan, yani fiili duasını tamamladıktan sonra “bu işi ben tamamladım.” diyerek sözlü dua etmeyenin yapmış olduğu davranış da o derece yanlıştır.