Önce Devlet Sonra İbadet.
Adaleti, Ahlak anlayışı, İslam'a saygılı devlet rejiminin olmadığı bir ülkede, İslami anlamda yaşamak mümkün değildir.
Demokrasiyi kendi batıl kararlarını meşrulaştırıp, Dindar Müslümanların Haram/Helal hassasiyetinin ciddiye alınmadığı yer Müslümanca yaşamaya müsait değildir.
Müslümanlar öncelikle İslam hassasiyetini, kendi vazgeçilmezlerinden önce düşünmek zorundadır.
Bunu yapmadığımız, Yapamadığımız sürece Namaz, Oruç, Tesettür özgürlüğü var diye kanaat etmemiz İslamı gerçekten yaşamaya imkân vermez.
Unutulmasın ki; İslam tarihinde hiç ibadeti olmadan Şehadeti kabul olan Müslümanlar vardır, Çok ibadeti olupta Münafık olarak, İnkarcı olarak ölenlerde vardır.
Her an yemeğimizde Domuz, İçeceğimizde Şarap, Ticaretimizde Faiz, İlişkilerimizde Zina, Sözvermelerde Yalan, Tasarruflarda İsraf, Sokaklarımızda Küfür-isyan, Memurumuzda Suistimal, Eğitimimizde Liyakatsizlik/Yetersizlik, partizanlık yapılarak Emanetin Ehline verilmemesi...
Kısaca Can ve mal güvenliği zafiyeti, İnancını özgürce yaşama şartlarından mahrum kalmak...
Sonuç: Birlik beraberliğin olmadığı, Hukukun adil olmadığı, İstişarenin yerini kavganın aldığı, Birileri aç yatarken Biririlerinin alabildiğine israf yaptığı bir cendere içinde boğulmaya devam eder.
Kalitesiz, Mutsuz, Huzursuz, Güvensiz, Sağlıksız bir hayatı yaşar göçer gideriz. Allah Mizanda bunları da soracak bizlere unutmayalım. Saygılar ...
DÜNYADA BU KONUDA, DEVLETİN DİNİ OLMAYAN ÜLKELERDE MÜSLÜMANLARIN İNANCINI YAŞAMA GÜVENLİĞİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDEN ÇOK DAHA FAZLA, MAALESEF...
DİP NOT: Ortalıkta İslamı+Kuranı+Müslümanlığı bayrak yapmış kişileri örnek göstermeden önce onların hayatı ne kadar Kuranı kerime uygun ona bakıp sonra beni eleştirin lütfen.
Sözüm bu gün içindir, Herkesin geçmişte gayri islami davranışları amelleri olabilir, Allah Tövbe edenleri sever, Yanlışta ısrar etmeyenler o günahı hiç işlememiş gibidir.
Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Maide Suresi, 39. ayet: Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Bakara / 160. Ayet : Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler ve gizledikleri gerçekleri açıklayanlar başka; ben onların tevbesini kabul ederim. Çünkü ben, tevbeleri çokça kabul eden ve merhameti bol olanımdır.
Âl-i İmrân / 90. Ayet: Önce iman edip sonra inkâr eden ve ardından inkârlarını daha da artıranların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, doğru yoldan kayıp sapıklığa yuvarlananların tâ kendileridir.
Âl-i İmrân / 135. Ayet: Onlar çirkin bir iş yaptıkları veya günah işleyerek kendi öz canlarına zulmettikleri zaman, hemen Allah’ı hatırlayarak O’ndan günahlarının affını isterler. Zâten, günahları Allah’tan başka kim affedebilir ki? Hem onlar, işledikleri günah ve hatalarda bile bile ısrar da etmezler.
Nisâ / 17. Ayet: Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak câhillikleri sebebiyle günah işleyip de, o günahtan çarçabuk vazgeçenlerin tevbesidir. İşte Allah, böylelerinin tevbesini kabul buyurur. Allah her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
YORUMLAR