Abdullah Gözaydın

Abdullah Gözaydın

Fatih'in Demokratik Geleceği
fatihten@gmail.com

TÜRKİYE'DE GEÇMİŞ YÖNETİMLERİN KÖTÜLÜKLERİ OLDU!

06 Şubat 2014 - 07:42




Manevi hayatımıza suni, Anayasal olmayan engeller kondu.

Bütçemiz talan edildi, yarınlarımız adına ağır anlaşmalar imzalandı.

Ülkemizin bir kesiminin daha fazla isyan etmesini amaçlayan anti demokratik müdahaleler oldu.

Asker - Sivil el birliğiyle çok büyük yanlışlar yapıldı.

Bizim katkılarımızla, Komşu İslam ülkeleri Batı tarafından, hayali suçlamalarla işgal edildi, milyonlarca masum sivilin ölümüne sebep olundu.

Her gün önemli %'lerle enflasyon yapılarak paramız pula çevrildi, Ücretli halk fakirleştirildi.

Bankalar hortumlandı, yüzlerce milyon dolarlar kaçırıldı, sanıklar yargılanamadı, çok azı basit cezalarla kurtarıldı.



BUNLAR GİBİ DAHA PEK ÇOK OLUMSUZLUK ÜLKEMİZİ PARÇALANMA KONUMUNA GETİRDİ.

Bu olumsuzlukları kullanan AKP iktidarı, Bütün suçu rejimin üzerine atarak, T.C. temel ilkelerini, Kurumlarını, demokratik kazanımlarını 1908 ihtilalı örneğinde gördüğümüz gibi toptan silme mücadelesine girmiş bulunmaktadır.

Bu gidiş Türk milletinin Türkiye'de yok sayılma, yok edilme sonucunu getireceğinden endişelerimiz vardır. (1908 de yapılmıştı)

Türklük kavramı siyasi, kültürel bir kavram olmasına rağmen, Bölücüler tarafından ırk konumuna sokularak, Türkleri oluşturan alt kimliklerle mukayese edilerek (Türk-Kürt, Türk- Laz, Türk-Çerkez, Türk-Gürcü, Türk- Abaza, Türk-Arnavut vs. Gibi tanımlamalar yapılarak Türk milletini oluşturan halkımız kaplaşmaya, bölünmeye, mikro milliyetçilik yapılmasına zemin hazırlanmaya çalışılmaktadır.



Bu oyunları tarihte yaşadık, 1. ve 2. meşrutiyetlerde Türk ve Müslüman ahali Meclisi Mebusan'da azınlık durumuna düşürülmüştü, 1908 ihtilalı ile iktidara gelen özgürlükçüler sekiz yılda Osmanlı imparatorluğunun kırkta, otuz dokuzunu kaybetmemize, milyonlarca Müslüman'ın şehit olmasına, bir o kadar sakat kalmasına sebep olmuşlardı.

Emperyalist ve İslam düşmanı batı, yeni haçlı seferleri ile Türklerin son kalesi Anadolu'muzu parçalayarak yok etme azminden asla vazgeçmemiştir.



Kendi oyunları olan 11 eylül trajedisini sahneye koyarak, Siyonizm'i suç olmaktan çıkarmış, İslam dinini onun yerine koyarak, Dünya için en büyük tehlike diyerek, açıkça ev vahşice İslam halklarını çeşitli bahanelerle öldürmekte, Doğal kaynaklarına el koymakta, parçalayarak kukla rejimler tesisler ederek, İslam halkının Afrika'da yapıldığı gibi köle durumuna getirilmektedir.



60 yıllık hayatımda gördüklerim, yaşadıklarım nedeniyle artık kimseye oy vermeyeceğim diyerek bazı seçimlerde oy pusulasını karalayarak, tepkimi koymayı denedim. lakin işin doğrusu bu değil, Oy imha ederek, sandığa gitmeyerek vatana, İslam'a hizmet etmenin imkanı yok.



40 milyon seçmenin 39 milyonu sandığa gitmesin, bir milyon seçmenin tercihi ile TBMM adayları belirlenir, paşa paşa iktidara otururlar, Demokrasi adına da hiç utanmazlar. Bu gerçekten yola çıkarak mutlaka sandığa gitmeliyiz, Mutlaka oyumuzu kullanmalıyız.



Kime?

Bu devirde gerçekten sağlıklı istikamet tespit etmek çok zor, Dün Allah'ı aracı yaparak bizden siyasal çalışma isteyenler, oy isteyenlerin bu gün yaptıklarına baktığımız zaman Biz ne yaptık demek zorunda kalıyoruz.

Sanıyorum ki, İktidarları kuşatan bir Rant zihniyeti var, Bu gün yolsuzlukları ayyuka çıkan isimlerin eski iktidar partilerinde de görev aldıklarını görüyoruz, Bu nedenle Türkiye şartlarında bir partiyi ilelebet iktidarda tutmanın çok zararları olmaktadır, memur rotasyonu gibi iktidarları her seçim değiştirmenin doğru olduğuna inanıyorum. Siyasi kadroların görevi yönetmek olmamalı. Yönetmek bürokrasinin işi olmalı, Siyasi kadrolar bürokrasiyi denetleyen güç olmalı.

Ülkemizde böyle olmuyor, bürokratların artık ciddiyeti, harbiyesi kalmadı, Eğitimsiz, Kültürsüz bir vekil koca koca kurumların başına gelmiş, onlarca yıllık icraat deneyimi olan bir bürokrata dilediğini yaptırmakta, direnenlerin başına gelmeyen kalmamaktadır. Teknolojinin imkanları ile bunlara örnek her gün şahit oluyoruz.



Acilen demokratik hayatımız gözden geçirilmeli, Bürokrasinin önü açılmalı, Denetimleri kolaylaştırılmalı, politikacıların dayatmalarına karşı yaptırımlar geliştirilmelidir. 

Ülkemizdeki en büyük sorun budur. halkımızın bir çoğunun bu işine gelmektedir. Bu işgüzarlar üç beş menfaat için Türkiye'nin temellerine dinamit koyduklarını düşünemiyorlar, benden sonra tufan, Türkiye'ye bir şey olmaz, herkes yapıyor, Dünyayı sen mi değiştireceksin gibi sözlerle vatansever, helal kazanç peşinde koşan, devlete ve halka zulmetmek istemeyenlere vurulan ilk damga maalesef salak, Akılsız, korkak, Deli gibi yakıştırmalarla aşağılanmakta. Ülkeyi parçalanma konumuna getirenlere iş bilir, kurnaz, Akıllı, fırsatları değerlendiren gibi övgülerle onura edildiğini görüyoruz.

Bu durumun böyle daha çok gideceğine inanıyoruz... Hayır aldanıyoruz, Bu gidişin ömrü uzun olmayacaktır. Bir dönem daha ya dayanırız, ya dayanamayız.

aklımızı başımıza almaz isek bize biçilen kefen Yugoslavya'dan farklı olmayacaktır, ve gelinecek konumda Türk ve İslam unsurları alt kavmiyetçilikle parçalanacak binlerce yıllık Türk Milleti kavramı tarihe gömülecektir.

Ne idüğü belirsiz bir ırkçılıkla bu güzelim anlı şanlı Türk milleti gerçeğini yok edenlerden olmayalım, Yüzyıllardır bizleri yok etmeye çalışanların saflarından acilen kurtulalım, batının dostumuz olamayacağını Allah beyan ediyor, biz kendimize güvenemediğimiz için, Allaha güvenemediğimiz için batının kucağını, sözde sıcak kollarına sığınmayı hayal ediyoruz.



Hayır, hayır, Vallahi Batı bizi sevmiyor, İslam'ı gönüllerimizden çıkarmadıkça sevmeyecektir. Çıkardık desekte inanmayacaklardır. Türklere yeni yüzyılda hayat hakkı tanımayacaklar, her türlü vahşet ile öldürecek, kısırlaştıracak, dağıtacak ve yok olmaları için her türlü fedakarlığı esirgemeyeceklerdir.

Anlamak ve yaşamak dileği ile. Kurtuluşu batıda değil kendimizde görenlerin peşinden gitmekten başka çare yok olduğuna inanıyorum.

Rabbim aklımızı imanımızı istikbalimizi muhafaza eylesin, Allaha emenet olunuz

Abdullah Gözaydın fatihten@gmail.com 0535 7465548