Yüce dinimiz ve kutsal kitabımız Kuran-i Kerim de Allah (C.C) şöyle buyuruyor?
"İnna fetahna leke fethan mubiyna". (Fetih süresi 1. Ayeti) Muhakkak ki biz sana apaçık bir fetih verdik.
Hz Muhammed (S.A.V)'in Hadis-i şeriflerinde buyurduğu gibi İstanbul için söylediği bu güzel sözler övgü kaynağıdır. "Letüftehannel Kostantiniyyetü. veleni'me’l emiru emiruha, veleni'me’l-ceyşü zalike’l-ceyşü."
(Kostantiniye, elbet feth olunacaktır. Onu fetih edecek emir ne güzel emirdir, ve o ordu ne güzel ordudur) Fetih (açmak) Fatih (açan) demektir. İstanbul'un İslama açılşı insanların İslamla tanışması ve tanıştırılması demektir.
İstanbul (Kostantinopolis) Yezid komutasındaki müslümanlar tarafından ilk olarak Hz Muaviye döneminde 668 - 669 yılları arasında Ebu Eyyüp - El Ensar'ininde içinde bulunduğu İslam ordusu tarafından kuşatılmıştır. Hz Muhammed (S.A.V)'in Bayraktarı ve mihmandarı kendisini Medine'deki evinde ağırlayan ilerlemiş yaşına rağmen bu savaşa katılan Hz Eba Eyyüp El - Ensari Bu kuşatmada şehit düştü Bizans surlarının dışına gömüldü, türbesi bu gün adını aldığı Eyüp camisi içerisindedir. Bu şanlı sahabinin mezarı İstanbulun fetihi sırasında Fatih Sultan Mehmet Hanın isteği üzerine hocası Akşemseddin'nin gördüğü bir rüya ile bulunması gerçekleştirilmiştir. Tarihi kaynaklar İstanbul 1204 yılında Haçlılar tarafından kuşatılarak işgal edilmiş 1261 yılına kadar Latinlerin himayesinde kalmıştır.
Kentin Türklerin eline geçmesi bu yüzyılda Bizans topraklarının Osmanlı devletinin ortasında kalması dolayısıyla İstanbul gibi çok düzenli stratejik önemi olan güzel şehri başkent yapmak için bu fetihi gerçekleştirmişlerdir. İstanbul ilk olarak Yıldırım Beyazıt tarafından 1390 yılında kuşatılmıştır fakat başarılı olunamamıştır. Şehir Timur ile yapılan Ankara savaşı (1402) dönemine kadar çeşitli defalar abluka altına alınmıştır. Hz Muhammed (S.A.V)'in hadislerine mahsar olmak genç Sultan İkinci Mehmedin rüyalarına giriyordu. İstanbulu Fetih ederek Fatih ünvanına sahip olmak Osmanlı devletini bir imparatorluk haline getirmek onun tek gayesiydi genç Sultan İkinci Mehmed'e niçin İstanbul'u fetih etmek istiyorsun diye sorduklarında önce o benim gönlümü fetih etti diye cevap vermiştir.
Hendek savaşı çalışmaları için Medinenin etrafında yapılan kazılar Hz Selmanın önerdiği gibi hendek kazılarak şehir güvence altına alınacaktı. Müslümanlar hemen çalışmalara başladılar fakat büyük bir kaya parçası çalışmalarına engel oluyordu.Hemen sevgili efendimiz Allah (C.C) Resul'üne haber verildi o sırada Türk yapımı çadırda dinlenmekte olan Hz muhammed (S.A.V)'in kayanın yanına gelerek önce dua niyaz ettiler sonra kaya parçasına su döktüler eline aldığı balyoz ile kayaya vurdu. Allah'u Ekber diyerek tekbir getiren sevgili efendimiz (S.A.V) bana Yemen tarafının anahtarları verildi? Şu anda bulunduğum yerden Sanın kapılarını görüyorum. Balyozu ikinci kez indirdiğinde ise kayadan yayılan büyük bir ışık çıktı. Bu seferki aydınlık Rum diyarı Bizanstan geliyordu onların kızıl saraylarını görüyorum dedi. Balyozu üçünçü kez vurduğunda yine büyük bir ışık çıktı. Bana Fars diyarının anahtarları verildi. Bana Kisranın sarayları göründü. Bana Cibril haber verdi Ümmetim buralara mutlaka hakim olacaktır. Asab-ı kiramın hayreti büsbütün arttı?
Açlıktan yiyecek bulamamaktan açlığını bastırmak için karnına taş bağlayan Allah (C.C) Resulü, büyük fetihlerin müjdesini vermişlerdir. Hz Muhammed (S.A.V)'in söylediği gibi bu fetihler müyessir olmuş ve gerçekleşmişlerdir. Hz Muhammed (S.A.V)'in bunlar benden sonra Allah (C.C) nasip edeceği fetihlerdir. Şam ve Hiraklinin krallığı Bizans mutlaka fetih edilecektir. O dönemde Bizans İmparatorluğunun sınırları Şam şehri dahil olmak üzere büyük bir coğrafyaya yayılmıştı. İşte bu büyük Fetih Hz Muhammed (S.A.V)'in hadislerine mashar olan şanlı Türk ordusu ve onun komutanı Fatih Sultan Mehmed'e nasip olmuştur. Bazı İslam alimleri bu günkü İslam yazarları bu Hadis-i şerifin sahih olmadığını söylese de yani Kutub-i Sitte de (Altı Hadis Kitabı)'ın da bulunmayışı bu "Fetih" hadisinin mutlaka sahih olmadığı anlamına gelmez. Hadisin sıhhati, doğruluğu hangi Hadis kitabına bulunduğuna bakılarak değil onu nakleden ve aktaran kişilerin hallerine bakılarak tayin ve tespit edilir.
Bu senetteki ravilerin (sözü nakleden,aktaran) ayrı ayrı tektiklerinden çıkan sonuç bu senedin muttasıl ricalininde güvenilir olduğudur. Çünkü delil isteniyorsa delili de mevcuttur Ebu - Eyyüp - El - Ensari Hazretlerinin mezarının burada İstanbulda bulunuşu en büyük delil ve kanıttırTürk milletinin bağrında yatan bu büyük sahabiden daha büyük delil ve kanıt olamaz. İstanbul bir evliyalar şehridir bir çok kuşatmada da islamın şanlı büyükleri sur dışında can vererek şehit oldular öldükleri yerde de gömüldüler.İstanbulun fetihi Hadis-i Ahsabtan Abdullah bin Bişr bin Rabia el-Ganevi tarafından nakledilmiştir (Bişr) müjdeleyici anlamına gelir. Bu Hadisin İlah-i ehenmiyetini işaret eden ilginç bir tesadüftür. Peyganberimiz Hz Muhammed (S A V)'in bu mübarek müjdesi ismi (Bişr) müjdeleyici anlamına gelen bir sahabi tarafından iletilmektedir.
Fetih hadisiyle başlayan yol muzaffer olmuştur. İslamda Hudeybiye antlaşması bir zafer olarak adledilmiştir.Bu Hadis-i şerif Müslümanlar tarafından bir gayret yarışı olarak algılanmış ve onun uğruna bir çok İslam komutanı Sultanı müjdelenen İstanbul şehrini fetih etmek için yarışmışlardır.Bu kutlu müjdeye nail olmak için çalışmışlardır. İşte bu ordu ve topluluk Osmanlı Türk ordusu olunca Türk askeri için Peyganber ocağı ünvanı ve dua almış ordu olmuştur. Genç şehzade İkinci Mehmed Han 19 Şubat 1451 yılında babası İkinci Murad Han'nın ölümü üzerine ikinci kez tahta çıkmıştır. İlk iş olarak Anadolu Hisarının karşıısna Rumeli Hisarını yaptırarark boğazın güvenliğini sağladı. 21 yaşındaki genç Osmanlı Sultanı İstanbulu Fetih ederek Fatih ünvanını alarak Fatih Sultan Mehmet olarak anılmaya başlamıştır. Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans tarihe karışarak orta çağı kapatmış yeni bir çağı açmıştır.
Tarih sayfaları bu kudretli Sultan'a çağ açıp çağ kapatan Sultan demişlerdir. Bir çok akınlara ve kuşatmalara sahne olan İstanbul Romalıların, İranlıların, Emevilerin, Abbasilerin, Rusların, Macarların, Latinlerin, Venediklilerin, Cenevizlilerin ve Osmanlıların kuşatmalarına direnmiş sonunda büyük komutan "Fatih Sultan Mehmed Han" tarafından fetih edilerek bir büyük İmparatorluk tarih sayfasından silinmiştir. ''Ya bu şehir beni alır yada ben İstanbulu alırım'' diyerek şehri Fetih etmeyi kafasına koyan genç Sultan İkinci Mehmed Han bu fikrini İstanbul'u kuşatmayı ilk kez koca vezirim dediği Veziriazam Çandarlı Hallil Paşaya açtı onun şaşkınlığı üzerindeydi hemen Hükarım atalarınız alamadı Babanız dahi alamadı siz nasıl alacaksınız İstanbul'u nasıl fetih edeceksiniz diye sorduğunda da genç Sultan İkinci Mehmed Han paşa paşa ''Tarih düş kuranların mülküdür'' bende bu hayalimi gerçekleştirmek için çalışacağım diyerek bilge vezirinin önünü böylece kesmiş oldu.
Bu itirazlar kuşatma sırasında da hep devam etmiştir. 1452 yılında Bizans'a savaş ilan edilerek hazırlıklara başladı.İlk olarak Boğazların güvenliğini sağlamak için Anadolu Hisarının karşına bir Hisar yapmak için kolları sıvadı. 21 Mart 1452 yılında Hisar inşaatının kararının alınmasıyla hemen çalışmalar başlatıldı.Ustaların ırgatların ve amelelerin büyük gayreti ve bütün devlet erkanının hatta genç Sultanın da bizzat kendisinin çalışmasıyla Hisar dört buçuk ay gibi kısa sürede 31 Ağustos 1452 yılında tamamlandı. Artık İstanbul boğazı kontrol altına alınmış dışardan gelebilecek yardımların da bu sayede önü kesilmiş olacaktı. Denetimsiz hiç bir gemi boğazı geçemeyecek vergi ödemeden Karadenize açılamıyacaktı bu siyasi bir dehadır bunun mimarı genç Sultan İkinci Mehmed'dir? Aynı yıl 1452 yılında Ordusuyla İstanbul'dan Edirne'ye geçerek burada savaş hazırlıkları başlatıldı artık her şey fetih için hazırdı.
Edirne'de Macar asıllı Urban ustaya Muhsiliddin Paşa'nın öncülüğünde "Şahi" toplarını döktürdü? Bizans'ın elinden kaçan bir döküm ustası olan Urban genç Sultan'a ben sadece döküm işlerinden anlarım topların hesaplamalarını yapmam fakat genç Sultan'ın Urban ustaya cevabı çok manidardı siz sadece topları dökün ben hesap ve çap işlerini size göstereceğim bizzat kendileri toplardaki yiv ve set hesaplamalarını yaptı.Top atışlarından sonra oluşan ısıyı yani harareti soğutma sistemi kurarak gidermiştir. Masasının üzeri haritalar ve döktüreceği topların projeleri ile doluydu ilk havan topunun mücidide genç Sultan İkinci Mehmed Han'ın bizzat kendisidir. Döneminin yeryüzündeki en modern ve güçlü ordusunu kuran genç Sultan İkinci Mehmed Han'ın karşısında durmak kolay iş değildi. Bizanslıların Ortodoks ve Katolik kiliselerini birleştirme girişimleri sonuçsuz kaldı.Çünkü Bizanslılar 1204 yılındaki Latinlerin şehri yağmalaması hadisesini unutmadılar Kiliselerin birleşmesine karşı çıktılar. "Hatta Bizans halkı bu şehirde yani İstanbul da papaz külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeye razıyız dediler."
Bu durum genç Sultan İkinci Mehmed Han'ın elini kuvvetlendirdi, zaten Hıristiyanlık alemi Papalık da kendi iç meseleleriyle uğraşıyordu işte böyle bir avantajı lehine döndürmek çok önemli bir durumdu. Bu arada Cenevizliler ve İspanyollar bazı kuvvetler göndererek İstanbu'lun düşmemesi için ellerinden geleni yaptılar.Fakat bütün çabalar sonuçsuz kalacak Ben benden önceki Sultanlara benzemem diyen genç Sultanın kararlılığı karşısında büyük bir imparatorluk yıkılacak Bizansın paslı mıhını çekmek şerefi ona genç Sultan İkinci Mehmed'e nasip olacaktır. Bu aynı zamanda Sevgili efendimiz Hz Muhammed (S.A.V)'in müjdesine de nail olmak demekti. Fatih Sultan Mehmed Han 5. Nisan 1453 tarihinde Edirneden İstanbul'a hareket etti.Osmanlı ordusu 100.000 ile 150.000 kişi olduğu sanılıyordu. Gerçek rakamların Türk ordusunun en fazla 60.000 ile 80.000 kişi arasında veya biraz daha fazla olduğudur. Türk ordusu İstanbul da koşullanarak Bizans kralına elçiler göndererek şehrin kan dökülmeden teslim edilmesini istedi. Bu isteği red edilince 1453 tarihinde Osmanlı Türk ordusu İstanbul'un kuşaltılmasına başlayarak şehri karadan ve denizden ablukaya almaya başladı.
Çok şiddetli top atışlarıyla başlayan saldırı sonucunda istenilen başarı elde edilemedi.Çünkü yıkılan surlar hemen tamir ediliyor surların geçit vermesi zorlaşıyordu. Bu arada Venedik ve Cenevizliler donanmalarıyla Bizans'a yardım ediyolardı. Özellikle şehzade Orhan Türkler'e karşı yanında bulunan arkadaşları ile Konstantiniyye'nin düşmemesi yani Türklerin eline geçmemesi için yoğun çaba sarf ederek savaşıyordu fakat sonunda kudretli genç Sultan'ın gücü karşısında o da direnemeyerek tarihçiler tarafından "şehzade Orhan'in" intihar ettiği söylenir. Bir rivayete göre de Yeniçerililer tarafından öldürüldüğü belirtilir kardeşinin oğlunun saltanatını istemeyen Osmanlı Türk devleti tahtına göz diken bu şehzade Orhan Bizanslılarla birlikte Türkler'e karşı savaşmıştır. Kader elbette ağlarını örecek sevgili efendimizin Hadis-i şeriflerinde belirttiği gibi bu müjde gerçekleşecektir. Kuşatmanın en ön önemli unsuru gemilerin karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesidir.
Genç Sultan İkinci Mehmed Han için imkansız diye bir şey yoktur. Eğer Haliçe giremiyorsak Gemileri bizde karadan yürüterek Haliç'e indiririz bu dehalık tarihe not düşülecek fikirlerdir. Böylece Haliç'e giren Türk donanması Bizans surlarını döverek ciddi anlamda sonuçlar elde etmeye başlamıştı. Artık 29 Mayısta İstanbulu düşürmek için genel saldırının yapılacağını genç Sultan İkinci Mehmed bizzat kendisi açıkladı. 53 gün süren kuşatmanın 4. büyük saldırı sonucunda İstanbul fetih edildi.İstanbul surlarının buçlarına Türk bayrağı diken Ulubatlı Hasan ve arkadaşları şehit edildi.Aşılmaz denilen surlar yıkıldı güvenli kaleler yerle bir edilerek İstanbul fetih edildi şehir ele geçirildi. Böylelikle Orta çağ kapanmış Yeni çağ açılmıştır tarihte çağ açıp çağ kapatan tek Sultan ünvanını da beraberinde getiren bir fetih yaşanmıştır. Bu arada genç Fatih Ulubatlı Hasanın cesedini gördüğü zaman ah evladım senin gibi bir yiğidin ölümüne İstanbul değermiydi dedi? Orada bulunanlara eğer Sultan olmasaydım Ulubatlı Hasan olmak isterdim diyerek onun yiğitliğinin mertebesini övdü.
Osmanlı Türk devletinin veziriazamı Çandarlı Halil Paşa fetih sırasında ki tutum ve davranışları ile genç Sultanı zaten sıkıntıya düşürüyordu fethin gerçekleşmeyeceğine inanıyordu. Osmanlı Türk devletinin heba olmasını istemiyordu fakat fetih sırasında şehire girildiği zaman tedirginliği Fatihin gözünden kaçmamış Bizansın ikinci adamı olan "Grandük Notaras" ile görüşmesinde niçin bu kadar direndiniz diye sorulduğunda bizlere sizin tarafınızdan haberler geliyordu daha fazla bu kuşatma sürmez kaldırılır sizler gayret gösterin diye ifade edince Çandarlı Halil Paşanın ima edildiği düşünülerek daha sonrada araştırılıp yapılan tahtikat sonucu idam edilmesine hüküm verilmiştir. İstanbul aynı zamanda bir veziriazamın da kellesini almış bu olay tarihe not olarak düşülmüştür. İstanbulun fethi berraberinde çok önmli sonuçlar getirdi. Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet İslamın adaletini en uzak topraklara yaymak için gittikleri yerlere adalet getirerek oradaki ahalinin halkın takdirlerini topladı.
Hıristiyan birligini bozarak kendi imparatorluğunun hakimiyetini kurarak Avrupa'da Osmanlı İmparatorluğu geniş topraklara sahip oldu.Yapılan büyük Fetihler Türkleri Avrupa'a kalıcı kıldı. Bu büyük fetihler hep İslam dininin yüce anlayışından adaletinden kaynaklandı onun en iyi uygulayıcıları Osmanlı Türkleri olmuştur. Türkler tarihte bin yıllık iktidarları döneminde hep İslam dinine ve müslümanlara hizmet yarışı içinde gayret göstermişlerdir. İstanbul'un fethi aynı zamanda büyük fatih için Toplumlar mı büyük liderleri çıkarır yoksa Fatih gibi büyük liderler mi toplumları çıkartır üstün kılar anlayışı elbette Türk tarihinin derinliklerinde saklıdır.Genç Sultan İkinci Mehmed Han için söylenebilecek tek söz Tarihe vurduğu damgadır. Akşemseddin gibi devrin büyük bir aliminden ders almış olması onun yetiştiriciliğinde pişmesi fethin manevi sahibinin öğreticiliğininde bir sonucudur. Hacı Bayram-ı Veli ile başlayan yolculuk Akşemseddin hocadan başlayarak Molla Yegan Molla Gürani ve Molla Fenari gibi bir çok ünlü alimin'de katkılarıyla İstanbulun fethinin olgunlaşması ve gerçekleşmesi sağlanmıştır
Şairin dediği gibi ''Yaşını öğrendim yaşından utandım Başını öğrendim başından utandım'' herkesin hayalini süsleyen Belde-i Tayyibe (Güzel Belde) İstanbulu fetih etmek Fatih ünvanlı Genç Sultan İkinci Mehmet Han'a nasip olmuştur. Onun için İstanbul'un fethi tarihte bir dönüm noktası olmuştur. Daha sonra Bizans'ın kalıntıları olan Doğu İmparatorluğunun bir vilayeti Mora Despotluğu 1460 yılında fetih edilerek ortadan kaldırılmıştır. Son darbe ise 1204 yılında ki Latin istilasından kaçarak Trabzonda Küçük bir imparatorluk kuran Komenos ailesinin devleti olan Trabzon Rum imparatorluğudur. Bu imparatorluk 1461 yılında yıkılarak Bizans'a ait bütün kalıntılar ve izler haritadan silinmiştir. Bizans'ın yıkılmasında ki en büyük etken İmparator Konstantin'in şansızlığı çağdaşı genç Sultan İkinci Mehmed Han gibi büyük bir deha kişiliğin karşısında olmasındandır. Konstantin'in İstanbul için yaptığı mücadele ve savaşcı ruhu gerçekten görülmeye değerdi.Kanının son damlasına kadar çarpışa, çarpışa surların dibinde hayatını kaybetti.
. "Trabzon'un fethiyle İstanbulun fethide böylece tamamlanmış olacaktır'' Türklüğün mefküresi hedefi ve gayesi artık Doğudan hep Batıya olmuştur; gerçekte onun Fatihin rüyası ve gerçek hedefi Roma idi fakat bu arzusunu gerçekleştiremeden ölmüştür.Bir Doğu seferine çıktığı düşünüldüğü sırada Gebze'de Hünkar çayırda vefat etmiştir. Bu seferle ilgili hala çeşitli rivayetler ortalıkta dolaşmaktadır. Tek adamlık ve mukderiyet Türk - İslam sentezini ortaya koyan en doğru modeldir. Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerinde ki esrar ise hala bu gün bile güncelliğini korumaktadır. Yabancılar ve bazı Osmanlı kaynakları bir zehirlenmeden bazı tarihçiler ise bir genetik aile hastalığı olan Nigris'ten öldüğünü ifade ederler. Fatih'in çok genç yaşta ölümü bu hedefe varmasını engellemiştir. Fatih Sultan Mehmed'in ölümünü o günkü papalık tarafından büyük kartal öldü diye ifade edilmiştir. Hıristiyanlık dünyasının korkulu rüyası büyük Fatih'in ölümü üzerine şenlikler düzenlenmiş ve bayram etmişlerdir.
Türkler İslam tarihi için destanlar yazmışlardır. Çünkü işaret edilen kutlu fetihler bu aziz milletin eliyle gerçekleşmiştir. Kuran-i Kerim de yüce Allah (C.C) şöyle buyuruyor. ''Ey iman edenler, içinizden kim dininden dönerse, duysun: Allah onların yerine, kendisinin sevdiği, onların da kendisini seveceği, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kafirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda savaşan, dil uzatanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte o, Allah'ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol, her şeyi bilendir''. (Maide süresi 54. Ayeti) Bu ayetin Türkleri işaret ettiğini belirten İslam alimleri başta Elmalı Hamdi Yazır, Vani Mehmet Efendi, Celal Yıldırım, Ömer Nasuhi Bilmen ve Said-i Nursi bu ayetin Türkleri işaret ettiğini belirtirler. Elmalılı Hamdi Yazır ise daha da ileri giderek Ayetin tefsirinin sonunda Türkler gibi de der. İşte İslam dinine bin yıl bayraktarlık yapan ve büyük hizmetler eden Allah (C.C) yolunda mücadele eden necip Türk milletin övülmesidir bu!
''Ne mutlu Türküm diyene''
Ali KARACA
29.05.2020
İSTANBUL.
YORUMLAR