(İSMAİL ENVER PAŞA)
İttihat ve Terrakki'nin güçlü ve muktedir adamı Enver Paşa "22 Kasım 1881" yılında İstanbul da memur bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi.
İsmail Enver paşa için yaşadığı dönemden günümüze kadar pek çok yorum yapılmış ve bir çok kitap kaleme alınmıştır. Bunların en meşhuru Şevket Süreyya Aydemir'in 1960'ların sonunda kaleme aldığı Makedonya'dan Orta Asya'ya Enver Paşa adlı büyük eserdir.
Enver paşa Soğukçeşme Askeri rüştiyesinde tahsil gördü. 1903 yılında Harp Akademisinden kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Daha sonra Selanik'te bulunan 3.Orduya atandı.1906 yılında ise Binbaşılığa terfi etti. Bundan sonra da Evner paşanın önlenemez yükselişi devam etti. İttihat ve Terakki cemiyetinin kurulmasına öncülük etti ve 2. Meşrutiyetin ilan edilmesinde büyük rol hatta baş rol oynadı.
İttihat ve Terakki cemiyetinin Talat, Enver ve Cemal triosu ilk önce 1908 yılında ilan edilen ikinci Meşrutiyet ile birlikte 1909 yılında Sultan Abdülhamid Han'ı saltanatından indirerek hal ettiler. Hürriyet kahramanı Enver paşa kısa bir zamanda İmparatorluğun tek söz sahibi olan genç, inançlı ve muktedir komutanı; bundan sonra hem kaderci, hem de kaderini kendi belirleyen adam olarak tarih sahnesindedir. Enver paşa daha çok komitacı ve örgütcüdür, liderlik gibi bir mükenmeliyetciliği yoktur. Teşkilatcılıkta ki başarısı onu güçlü kılan yegane ve tek özelliğidir. Almanların dediği Enverland ülkesi bu durumun bir göstergesidir.
1908'de Genç Türklerin ihtilali ile yıldızı parlayan Enver paşa'nın çok hızlı yükselişi, Babali Baskını (23 Ocak1913) ile birlikte Yarbaylık'tan Albay'lığa terfi etmesiyle birlikte başlamıştır. Talat ve Enver paşa'nın başını çektiği İttahat ve Terakki cemiyeti üyeleri tarafından, Hükümet binası ve Babıali'nin basılmasıyla gerçekleştirilen bir askeri darbedir. Bu baskında Harbiye Nazırı Nazım paşa öldürülmüş, sadrazam Kamil paşada zorla istifa ettirilmiştir. Darbe sonrası İttahat ve Terakki iktidarı ele geçirmiştir. "11 Haziran 1913" de Selanik’teki 3.Ordu'nun komutanı Mahmud Şevket Paşa, İttihatçı olmamasına rağmen bu cemiyetle birlikte hareket etti. Onun genel komutanlığındaki 2. ve .3 Ordular'dan müteşekkil "Hareket Ordusunun'' komutanı harbiye Nazırı Divan yolun'da bir suaikast'e kurban gider. Dönemin karanlık ve kirli işlerinin arkasında hep Enver paşa vardır?
Sadrazamlığa getirilen Sait Halim Paşa sayesinde Enver paşa artık merdivenleri çok hızlı bir şekilde çıkacak bu durum o zaman kendisin Harbiyeden sınıf arkadaşı Mustafa Kemal paşayı bile rahatsız edecektir. Sadrazam Sait Halim paşanın huzuruna çıkakarak, çok ciddi bir asker gibi topuk selamıyla, kendisinin Harbiye Nazırlığına Enver paşa atanmasını talep eder. Daha rütbesi Yarbay'dır talimatını vererek dışarı çıkar? 1913 yılında Yarbayken geçmiş dönem başarıları ile 1912 yılın da bulunduğu Trablusgarp'ta İtalyanlara karşı mücadele ettiği için önce Albaylığa daha sonra da Edirneyi düşman işgalinden kurtarması sonucunda 19 gün sonra 1 Ocak 1914'de Paşalığa yükselerek kabineye Harbiye Nazırı olarak girer. Bu kadar kısa sürede böyle önemli bir göreve getirilmek için yapılanların önemi de ortadadır.
Enver paşa Genel kurmay başkanlığında bir süre sonra Başkomutan vekilliği yetkilerini elinde toplar. Naciye Sultanla (Abdülmecid'in torunu Şehzade Süleyman efendinin 1898 doğumlu kızı) evlenerek saraya damat olması da bu döneme rastlar. (1914) Enver paşa kendisini zirveye ulaştıran basamakları yine kendi elleriyle çıkar. Bu başarıda saraya damat olmasının da önemli bir etkisinin olduğu ifade edilebilir. Fakat Azmi ve cesareti de ortadadır. Enver paşanın vatanseverliliği ve bu topraklara bağlılığı gerçek bir hakikattır, dolmasıyla da çok hayalperesttir. Bu hayallerin zaman zaman birbirine karıştığı da inkar edilemez. Enver paşa realist değil idealisttir ve gerçek bir değerlendirmeden hep uzaktır. Ataklığı Osmanlı devleti için hep tehlike arz etmiş idailist olduğu için de doğru seçim yapabilecek bir karar mekanizmasını onda görmek mümkün olmamıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde ki Genç Cumhuriyet'in kurucusu hep realist bir yaklaşım göstererek elinde ki imkanları da iyi kullanarak başarıya ulaşmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Yarbay rütbesindeyken Enver paşanın paşalığa terfi etmesinden rahatsız olmuştur. 1. Kurucu TBMM'de ki İttihat ve Terakki mebuslarının Enver paşanın Atatürk'ün yerine iktidara gelmesini isetmeleri üzerine Enver paşanın Anadolu'da ki milli mücadeleye katılma isteği kabul edilmez? Enver paşa 1921 yılında Moskova da bulunduğu sırada Ankara hükümetin temsilcisi olarak bu toplantıya katılan Bekir Sami bey'e isteğini iletmiştir. O dönemde zaten Ankara'da gergin olan hava daha da gerginleşmemesi için böyle bir yol da tercih edilmiş olabilir.
1921 yılının Temmuz ayında Batum'da İttihat ve Terakki'nin kongresi yapıldı. 30 Temmuz da Ankara saldırısı başlayınca Anadolu ya girmeyi umud eden Enver paşa "21 Eylül 1921" yılında kazanılan Sakarya meydan muharebesi ile birlikte bu hayali de boşa çıktı. 1921 Ekim ayında Buhara'ya gitti. Bir Turan imparatorluğu kurmak için uğraşıyordu. Savaş kaybede, kaybede Tacikistan'a sığındı. Sarıkamış ve Kanal facilarını yaşatan komutan nasıl olur'da bir Turan Krallığı veya İmparatorluğu kuracaktı? Milis kuvvetlerinden bir birlik tertip ederek başarı elde edebileceğini düşünmek bile esasında Enver paşa'nın bütün kimliğini de ortaya koymaktadır. Düzenli Ordular ancak eğitim ve modern silahlarının sayesinde başarıya ulaşırlar.
Enver paşa hayatında Alay komutanlığı dahi yapmamış hiç muharebe kazanmamış olan tecrübesinden çok gençliğinin getirdiği coşkuyla ordusunu komuta ediyordu. En büyük amacı Osmanlı Devleti'nin "1878 Berlin" antlaşması ile kaybettiği toprakları tekrar geri almaktır. Bunda da başarılı olacağına inanmaktadır. Sarıkamış'ta Ordu komutanı Hasan İzzet paşanın tüm uyarılarına rağmen soğuk kış şartlarında 1914 yazında Almanların Tenenberg'de bir çevirme yani kuşatma harekatı ile Rus ordusunu bozguna uğrattığı gibi o zorlu şartlarda Allahuekber dağlarını aşarak Sarıkamış ovasına inmek ve Rusları kuşatmak ister. Kötü hava şartları, soğuk ve karın, tipinin uyarılarına, ise kulak asmaz ve taarruz emri verir. Ordusunu perişan eder ve zemheri soğuğuna yenik düşürür? Oysa bir kurmay subay her türlü şartları düşünen ve tedbirini alan komutan demektir.
Enver paşa Müslümanlık ve Osmanlıcılık gibi padişaha bağlığığı ile yani sadakati en üst seviyededir. Onun için söylenebileceklerin başında duygusal ve aceleci kişiliği sayesinde hep realiteden uzak olmasıdır. Ama şu gerçeği de belirtmek gerekir Enver paşa Osmanlı devletinde yetkili olduğu andan itibaren kimilerini de küstürerek bir çok subayı emekliye ayırarak orduya genç ve dinamik bir ruh getirmiştir. Gerek siyasi hesaplaşmalar nedeniyle, gerekse yeniden teşkilatlanma çalışmaları amacıyla yapılan bu işlemler sayesinde ordudan 2000 asker ayrılmıştır. Kademeli olarak yapılması gereken revizyon birden yapılınca orduda deneyimli subay kalmamıştır. Böylece karar mekanizması zayıflamış savaş tecrübesi olan komutanların yokluğu hissedilmiştir.
Bir çok cephede savaşan Osmanlı devleti mühtiş toprak kayıplarıyla artık küçülüyordu? 1. Dünya savaşında Almanyanın yenilmesiyle birlikte Osmanlı devletini Sevr antlaşmasına sürükleyen çöküşün ardından "30 Ekim1918" Kasım ayında ki Mondros mütarekesinin ağır şartlarının imzalanmasıyla birlikte, Enver paşa ve arkadaşları artık ülkeyi terk ediyordu. Ve hazin sonun başlangıcı da böylece yaklaşıyordu. Orta Asya da kuracağı bir Turan krallığı için Tacikistan gitti. Pamir dağı eteklerinde kurban bayramında Belçivan yakınlarında Bolşevik Ruslarının yaptığı saldırıda hayatını kaybetti.
Tacikistan da Çegan tepesinde vurularak öldürüldüğünde "4 Ağustos 1922" henüz 42 yaşında o eski ihtişamdan uzak yenik ve yalnız bir adamdı. Maceraperest olarak öldü fakat atik ve cesurluğu da hep hatırlanacaktır.
"Bir devletin kaderini tek kişi yazdı o da yıkılıştı"
Ali KARACA
01.03.2022
İSTANBUL
YORUMLAR