Prof. Dr. Nevzat Gözaydın

Prof. Dr. Nevzat Gözaydın

EDEBİYAT DEFTERİ DÜNYAMIZIN HALLERİ
ngozaydin@fatihhaber.com

Kutadgu Bilig 1000 Yaşında

16 Kasım 2016 - 23:52


18/20.11/2016'da Marmara Üniversitesi tarafından yapılan seminer: "Kutadgu Bilig 1000 Yaşında"...

Çok hayran olduğumuz Avrupa karanlıklar içinde birbirini boğazlarken, bir tek yazılı esere, sözlüğe sahip değilken, atalarımızdan Yusuf Has Hacib bunu bize yol göstersin, diye bırakmış.

Eeeey muhteris muktedirler..

Ya sizler gelecek kuşaklara ne bırakacaksınız?

Bin yıl değil 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bile koruyup kollayamayacak durumda sınırlarımız delik deşik, bina-villa) rezidans- uçak-gemi-rant sağlayan mallar dışında neler bırakacaksınız gelecek kuşaklara????

2016 

YAPILAN SEMİNER HABERLERİNDEN

TÜRKSOY Daimi Konseyi'ne katılan kültür bakanlarının oy birliği ile 2016,Türk dünyasında "Yusuf Has Hacib Yılı" ilan edilmesine karar verilmişti. Zeytinburnu Belediyesi’nin Kazlıçeşme Kültür Merkezinde gerçekleştirilen törene..............

 




KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZİN TEMEL ESERLERİNDEN BİRİ:

Prof. Dr. Mustafa KARA Türk Kültür ve Medeniyeti, Türk Dili ve Edebiyatı ile ilgilenen herkesin öncelikle tanıdığı ve sevdiği dört kişi ve dört kitap vardır: Yusuf Has Hâcib – Kutadgu Bilig Kaşgarlı Mahmud – Divanu Lugati’ t-Türk Yüknekli Edib Ahmed – Atabetü’l- Hakayık Ahmed Yesevî – Divan-ı Hikmet

Birinci eser Siyasetname türünde olup devlet idaresinin temel ilkeleri üzerinde durur, yöneten ve yönetilen insanların özelliklerini mesnevi nazım şeklinde aruz vezniyle anlatır. İlk Müslüman Türk devletlerinden biri olan Karahanlılar devrinde kaleme alınan Kutadgu Bilig 6645 beyit olup Hakan Bugra Han’a sunulur. İkinci eser Araplara Türkçe öğretmek için 1074 tarihinde kaleme alınan ilk Türkçe sözlüktür. Üçüncü eser ise ahlak ve nasihat kitabıdır. Dördüncü eser dinî-tasavvufî ahlakı şiirle anlatan bir eserdir. Malazgirt Zaferi’nin arifesinde 1070’de Balasagun ve Kaşgar bölgesinde yazılan ve Mutlu Olma Bilgisi anlamına gelen eserin bölümleri şunlardır:

 

• Allah’ın, Peygamber’in ve Dört Halife’nin Övgüsü

• Güneşli Yaz Mevsimini ve Buğra Han’ı anlatır

• İnsanoğlunun Yücelik Ve Değerinin Bilgi ve Akıl Sayesinde Olduğunu Söyler

• Dilin Faziletini Ve Kıymetini Anlatır

• Kitap Sahibi Kendi Özrünü Söyler

• İyilik Yapmayı Över Faydalarını Anlatır

• Bilginin Aklın Ve Faziletin Faydalarını Anlatır

• Eserine Niçin Böyle Ad Verdiğini Bir de Kendi İhtiyarlığını Anlatır

• Söz Başı: Padişah Kün Togdı’yı Anlatır

• Ay Toldı Hükümdar Kün Togdı’nın Hizmetine Geldiğini Anlatır

• Hâcib’in Küsemiş’e Cevabı

• Hâcib’in Ay Toldı’ya Sorusu

• Ay Toldı’nın Hâcib’e Cevabı

• Hükümdar Ay Toldı’ya Adaletin Niteliklerini Anlatır

• Kutluluğun Süreksizliğini Ve Saadetin Vefasızlığını Anlatır

Yazar şu beyitlerinde kitabına niçin bu isimleri verdiğini açıklar:

Kitab atı urdum Kutadgu Bilig

Kutadbu okıglıka tutsu elig

Sözüm söyledim men bitidim bitig

Sunup iki ajunnı tutgu elig

Kişi ik ajunnı tutsa kutun

Kutadmış bolur bu sözüm çın bütün

Bugünkü Türkçe ile şöyle diyor:

“Okuyanın elinden tutup yol göstermesi onu kutlu kılması için bu kitabın adını Kutadgu Bilig koydum. Ben sözümü söyledim, el sunup okuyunca iki dünyayı da elde edecek kitap yazdım. Kişi iki dünyayı da saadetle ele geçirse kutluluk bulur, mesut olur, bu sözüm dosdoğru sözdür.”

Hakan, vezir, kumandan, hâcib, mabeyinci, vezir, sır katibi, hazinedar, aşçıbaşı gibi görevlilerin dikkat etmesi gereken hususlar anlatılmış; çiftçiler, tacirler, şairler, seyyidlerden çocuk terbiyesine kadar pek çok konu hakkında bilgi verir.

 

Kutadgu Bilig Türk İslam Edebiyatının ilk klasiği olması sebebiyle kendinden sonraki edebî muhitleri derinden etkilemiştir. Onun beyitlerine benzer beyitleri, fikirleriyle örtüşen mısraları, daha sonra Yunus Emre’de Mevlana Celaleddin’de ve Aşık Paşa’da bulmak mümkün olmaktadır.

Yusuf Has Hâcib derdini anlatmak için dört kişiyi konuşturur ve her birine bir görev verir. Saadet ve mutluluğu Ay Toldı, kanun ve adaleti Kün Togdı, aklı Ögdilmiş, akıbeti Odgurmuş temsil eder . Bilindiği gibi Türk Tasavvuf Edebiyatı’nın ilk büyük şahsiyeti Ahmed Yesevî’dir. Yesevî 1167’de vefat ettiğine göre Kutadgu Bilig’den etkilenenlerden biri de O’dur. Onların Türk manzum eserleri, şiirleri olmasaydı yeni Müslüman olmuş Türklerin bu yeni dine ısınmaları çok daha zaman alacak, çok daha zor olacaktı. Rahatlıkla söylenebilir ki, Kutadgu Bilig’in de temel örgüsü ahlaktır. Yüzyıllardan beri kültür ve sanat dünyamızın içinden akıp gelen bu eser için son yüzyıl itibariyle birçok ilim ve irfan insanımız emek vermiştir. Bunlardan birkaç tanesini anmak vefa borcudur: Reşit Rahmeti Arat, Halide Edib Adıvar, Tuncer Gülensoy, İbrahim Kafesoğlu, Besim Atalay, Abdulkadir İnan, Cemal Sofuoğlu, Semih Tezcan, Mustafa Koçalin, Ali Fehmi Karamanlıoğlu.

 

Karamanlıoğlu’nun talebesi Kemal Yavuz ise “Hâcib Böyle Dedi” adıyla ve “Kutadgu Bilig’den Seçmeler” alt başlığıyla bu 1000 yıllık yadigarla ilgili şimdilik son çalışmayı yaptı(Semerkant Yayınları, 2013). Öbür aleme intikal edenleri rahmetle, yaşayanları hürmetle yad ederiz. İşte Kemal Yavuz’un sadeleştirmeleriyle bazı nasihatler, hikmetli sözler, derin düşünce ile örülen beyitler ve kullukla örtüşen bin yıllık dualar:

Senden öncekiler ölmüşlerdir, bunu gözler görüp durmaktadır; bundan büyük öğüt mü olur?

Hani o ülkesini az görüp başka ülkeleri almak için çırpınan açgözlü hükümdar nerede, ülkeleri aldı, fakat hükmedip elinde tutamadı.

O zor kullanarak insanları yerinden eden kimse nerede, şimdi bir kulaç yerde sesi çıkmadan bitkin ve eziyet içinde yatmaktadır.

O insanlara iftira eden, fitne çıkaran kişi hani, iftirası nerede kaldı, kara toprağa karışmadı mı?

Başkasına bir şey bırakmazcasına, o mal mülk, altın gümüş toplayan nerede; o da iki parça bez götürdü, başka bir şey dilemedi.

Sabır kılarsan sıkıntıdan kurtulur nimete kavuşursun, şükredersen nimetin artar, sen de böyle bil ve böyle söyle.

Vefa gitti, insanlar arasında cefa baş gösterdi, inanıp, güvenip dayanacak kimseler çok azaldı. Küçüklerde edep, büyüklerde bilgi kalmadı; temiz ve asil kimselerin yerini kaba ve kötü kişiler aldı.

İnsanların hepsi paranın pulun esiri oldular; gümüş kimde ise onun emrine girdiler.

Diller yumuşak söylese de gönüllerde merhamet kalmadı, doğruluğun kendisi var idi, şimdi kokusu kaldı.

Ey Allah’ım sözüm başından beri budur; Rabbim benim dileğimin ne olduğunu bilen sensin. Kendim için şan şöhret, iyi ad istemedim; ben yabancı olsun, dost olsun insanların faydasını istedim.

Okuyan okuyunca beni hatırlayıp bana bir dua kılacak diye ümit ediyorum.

İstediğim bu idi, umduğum da budur; okuyan bana bir Fâtiha gönderecektir . Ben ölümlü günahkâr bir kulum, ey Rabbim, sen benim pek fazla olan bu günahlarımı bağışla.

Ey günahları affeden, Gafûr olan Rabbim!

Beni affet ve günahlarımı bağışla.

Ben sana güvenirim, başka güvendiğim yoktur; ey kendisine güvenilen Allah, ben senden ümidimi hiç kesmem.

Ben günahlı kulunum, işlerim hep kötülüktür; sen vefalı, merhametli olan Rabbimsin, bana da vefa göster , merhamet et.

Ey Rabim kötülükten kötülük gelir; vefadan da vefadan başka bir şey geldiğini bilmiyorum.

Bütün inananları affet, benim günahlarımı da onların yüzü suyu hürmetine bağışla ve anadan doğma yap.

Benden, sevgili peygamberine o iyi, güzel kılavuz ve doğruyu bildiren Muhammed’e [sallallahu aleyhi vesellem] sayısız selam ulaştır.

Ey ezelî olan Allah’ım! O’nun bütün arkadaşlarına, dört sevgili dostuna kesintisiz selamımı bildir.

Yusuf Has Hâcib’e Selâm olsun

Kaşgarlı Mahmud’a Selâm olsun

Yüknekli Ahmed’e Rahmet olsun

Yesi’li Ahmed’e Rahmet olsun!