Müslümanlar, ŞEMSİ yılla da
KAMERİ yılla da
Yüzyıllardır barışık yaşarlar.
Çünkü Hac ve oruç ibadetlerini
KAMERİ aylara göre,
Namaz ibadetlerini de
şemsi takvime göre yaparlar.
Yalnız, birçoğumuz şemsi ayları
Ocak, şubat diye saymasını biliriz de,
kameri ayları saymayı beceremeyiz.
Bildiklerimiz ise RECEP, ŞABAN ve RAMAZAN’dır.
Bereket ki, RECEP VE RAMAZAN’I yaşatıyoruz.
Ama ne yazıktır ki, ŞABAN’ı da
zihinlerde farklı bir algıya büründürmüşüz.
İşin daha garip tarafı, bildiğimiz miladi ayların kaçının
Türkçe olup olmadığını da bilmeyiz.
Aralık, Ocak, Ekim dışındakilerin Türkçe olmadığını
Nereden geldiğini de bilmeyiz.
Meselâ, AĞUSTOS ayının, Roma imparatoru
Tanrı Kraldan geldiğini de pek bilmeyiz.
Kendini Tanrı kabul eden Agustos sapığının
Ankara’da Hacıbayram Camii’nin yakınındaki
tarihi tapınakta olduğunu da bilmeyiz.
Ne demişti Şair:
“Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu.
Ne olduysa hep bize azar azar oldu.”
Ne dersiniz??