ÇAKMA ŞERİF VE SEYYİDLERE DİKKAT!
Dün ve bu gün, öyle ŞERİF ve Seyyitler,
öyle Kutup ve Efendiler, öyle mehdi ve rasüller,
öylesi üstad ve muhteremler türedi ki dünyamızda;
artık kimin gerçek, kimin ÇAKMA, kimin HAİN,
kimin SADIK olduğunu anlamak oldukça zorlaştı.
Aşağıdaki resimde gördüğünüz de,
o çakma Şerif Hüseyin namındaki hainlerden biri.
Malumdur ki, Ehli Beyt kavramı,
Allah Rasûlü'nün hane halkı demektir.
O’nun (s.a.s)soyu, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den
günümüze kadar devam edegelmiştir.
Hz. Hasan’dan gelen kola ŞERİF,
Hz. Hüseyin’den gelen kola da,
SEYYİD adı verilmiştir.
Bendeniz de, nüfus kayıtlarında resmen tescilli
bir Şerif'im; ama çakmayım malesef.
Piyasa, benim gibi ÇAKMA ŞERİF
ve çakma SEYYİTlerle dolu.
O çakmalardan biri ile ilgili anekdotu paylaşmak isterim:
Adam hareket etmeye hazırlanan bir yolcu otobüsüne biner.
Ve koltuktaki yolcuları tek tek ziyaret ederek der ki:
“Ben bir SEYYİD’em. Sizden atalarımın hakkını istiyorum.”
"Beni dilenci mi zannettiniz,” diyerek,
az para yardımı yapanların yüzüne çarpar verilen yardımı.
Ama sonunda dişli ve akıllı bir yolcuya rastlar.
Der ki o yolcu:
“Sahtekâr adam, nasıl oluyor da
sen seyyit oluyorsun.
Gerçek seyyit sen değil; benim, ben.”
Çakma seyyit bakar ki, pabuç pahalı,
hemen sıvışır otobüsten.
Ama otobüsteki yolcular, bu sefer
diğer yolcunun başına üşüşürler.
“Sen, gerçekten sen, SEYYİT MİSEN?” diye sorarlar.
Cevap verir: “Evet, gerçek Seyyit ve Şerif benim.
Çünkü benim babamın adı ÂDEM’di.
Ve o bir Peygamber idi. Ben o soydan geliyorum”
GERÇEK Seyyit ve Şeriflerin hepsine
selam ve rahmet olsun.