Şerif Simavi

Şerif Simavi

Gönülden Gönüllere
simavi48@gmail.com

YAPMADIKLARIMIZDAN SORUMLU MUYUZ?

08 Nisan 2024 - 16:37


Soru kısa, ama cevabı biraz uzunca.
Okumak ister miydiniz?
Bizler, yapıp ettiklerimizden
gün gelip sorumlu tutulacağımıza inanırız.
Onun için de temkinli davranır,
hayırlı işler işlemeye özen gösteririz.
Ama bazen yapmadıklarımızdan da
sorumlu tutuluruz dolaylı olarak.
Bu konuda örnekler çoktur.
En çok bilinen örnek
Hz. Ömer ve Kocakarı olayıdır.
Halife Hz. Ömer, geceleyin büyük sahabe
Hz. Abbas eşliğinde şehri kolaçan eylemektedir.
şehri sokak sokak dolaşmaktadır.
Her kes uykuda; şehir, derin bir sessizlik içindedir.
Bu iki adam her evin önünde duruyor;
“Bir feryad, bir ses, bir ah!”
var mıdır acaba, diye dinliyor.
Ve nihayet Medine dışına geliyorlar.
Bir çadır ve içinden gelen çocuk feryatları…
Dilerseniz bundan sonrasını
Merhum Mehmet Âkif’in dizelerinden izleyelim:
"Açız! Açız!" diye feryâd eden çığlıklar.”
Ve bu çığlıkları susturmaya çalışan bir kadın sesi:
-Durunda yavrularım, işte şimdicek pişecek...”
İki adam, izin alıp selamla giriyorlar çadıra.
Soruyor Ömer:
“-Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?”
Ve kadın cevap veriyor:
“-Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...”
Ve diyalog şöyle devam ediyor:
“-O halde, neden
biraz yemek koymuyorsun?
-Yemek mi? Çömleği sen,
Tirit mi zannediyorsun?
İçinde sâde su var
Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
-Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...?
Tek erkeğin de mi yok?
-Hepsi öldü... Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarım.
-Ne de çok!
-Adam emîre gidip söylemez mi hâlini?
-Ah! Emîre, öyle mi?
Kahretsin an-karîb (tez zamanda) Allah!
Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...
Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!
-Ne yaptı, teyze, Ömer, böyle inkisâr (Beddua) edecek?
-Ya, ben yetim avuturken emîr uyur mu gerek?
Raiyyetiz, ona bizler vedîatu'llâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın, yalnız,
Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez.
-Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?
Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?
Zavallının işi çokmuş!...
Nedir, muhârebe mi? (….)
Kadın sözlerine devam ediyordu..
“Gidip de söyliyeyim hâ?..
Dilencilik yapamam!
Ömer de kim?
Benim ondan kerîm adamdı babam,
Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..”
Ömer vuruldu bu son sözle...
- Haklısın, teyze!
Avut çocukları, ben şimdicek gider gelirim.”
dedi ve arkadaşıyla çadırdan çıktı.
Önde Ömer, arkadaşı arkada yürüyorlar.
Ömer bitik, Ömer suçlu, Ömer perişandır.
Sağdan soldan havlayan sokak köpeklerine
aldırmadan yürüyorlar.
Bundan sonrasını da,
Ömerin arkadaşından dinleyelim:
“Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.
Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri, bir mum yakıp ale'l-acele.
- Şu tek Çuval unu gördün ya!
Haydi yükle bana;
Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.
Çuval Halîfe'de, yağ bende, çıktık anbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
- Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?
- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin? (….)
Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!
Ömer'den isteniyor, beklenen Muhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen? (….)
Ve Koca Ömer, alevlendirir ateşi,
Un ve yağ ile bir arab aşı pişirir..
Neneyle birlikte doyururlar,
Ağlaşan çocukların karnını.
Ömer şimdi sevinçlidir artık.
Yaşlı kadına der ki:
“-Yarın Emâret'e gel teyze,
öğleyin beni bul;
Emîr'e (Ömer’e) söyleriz elbette,
hayr olur me'mul.(umulur ki) (….)
Ve kadın, misafirinin tavsiyesine uyarak
Öğleden sonra hükümet konağına geldi.
Bir de ne görsün; karşısındaki adam Ömer’di.
Onu şu sözlerle karşılıyordu:
“-Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
Şimdi affeyledin değil mi beni?”

VELHASIL:
Bir kurt sürüden bir koyun aşırsa,
Sorumlu kurt değil, çoban değil; Ömer’dir.
Halbuki koyunu aşıran, Ömer değildir.
Ama bazen yapmadıklarımızdan da
sorumlu olabiliyoruz.
Neden???????

YORUMLAR

  • 0 Yorum