Saf bir hocamız vardı.(Dernekpazarlı) her zaman işletirdik onu. Bir keresinde arkadaşlarla iddia ettim; " Ben bu hocanın yanında sigara içerim" dedim.
Tabi ki arkadaşlar bunun imkansız olduğunu söyledi.
Bizim ders yaptığımız yer, son cemaat yerinin üstünde 2 odadan oluşuyordu. 1. Oda geniş idi ve sibyanlar okurdu orada. 2. Oda ise Mushaf'a geçen ve bizzat hocanın ilgilendiği çocukların okuduğu oda idi.
Oda basık, iki yüzünde iki penceresi vardı. İki pencere arası hocanın yattığı peyke. Bu peykedeki yatak ders saatlerinde toplanır, çocuklar peykenin üstüne ve kenarlarına sıralanır, hoca ise katlanmış yatağa yaslanır, ders dinlerdi.
İddiadan sonra ders başladı.
Ben; "muhterem hocam" dedim, "bir maruzatım var lakin nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum?
-Söyle yavrum, derdini söylemeyen derman bulamaz.
-Hocam, benim dünyada duyulmadık bir hastalığım var, doktor bana dedi ki, sen mutlaka sıgara içmelisin. Sıgara içmez isen yaşama şansın yok. İşte hocam, aslında sizin derslerinize katılıp engin bilgilerinizden yararlanmak istiyorum lakin mazeretim bu.
-Allah Allah.! Vah yavrum vah, bu yaşta böyle hastalık ha.! Allah şifa versin. Madem öyle yapacak bir şey yok, geç şu camın kenarına, hafif arala ve dumanı dışarı vermek kaydı ile orada tedavi ol.
Ben hemen cam kenarına geçip yaktım sıgarayı. Sıgarayı çekip çekip dışarıya üflüyorum. Arada hoca kitaba dalınca veya cezbe transına geçip bize bakmayınca arkadaşlara üflüyorum. Çocuklar gülüşünce hoca onlara kızıyor ve "Tahir'in başına gelen sizin başınıza da gelebilirdi" deyip nasihatlar ediyordu.
Buraya kadar tamam da, hesap edemediğim bir kişi vardı; babam.
Kız erkek ailemin tek çocuğu olmama rağmen babam fiziki sevgisi hariç hiç bir şeyi benden esirgemezdi. En cömert davrandığı da beni dövmesi olurdu. Dayak işini kusursuz, tam teşekküllü yapardı.!
Akşam oldu, babam eve geldi ve çekti beni bir odaya.! "Vah yavrum vah, Sen ne kötü bir illete yakalandın he.! Sigara içmeden yaşayamazsın ha.! Ben şimdi sana sigara içmeden nasıl yaşandığını öğreteceğim.!"
Durumun akibetini tahmin etmişsiniz sanırım.!
Meğer akşam namazı için camiye giden babama hoca; "Cafer, çok çok geçmiş olsun, tek evladına bu yaşta bu hastalık. Allah düşman başına vermesin.
-Ne hastalığı hoca, sen neden bahsediyorsun?
- Bu gün senin Tahir benden sigara içmek için izin istedi, doktor vermiş kendisine. Ben de mecbur izin verdim.!
Ve sonrası malum; babam her zamanki cömertliğini esirgemedi.!
Peki sonra ne mi yaptim; aynı hoca sigara içtiğim camdan kafasını çıkartıp ezan verirdi. "Heyyalelfelaa" ve "heyyalelselaa" kısımlarını hiç okuyamazdı. "Hoyololfolooo" gibi karmaşık bir şey çıkardı ağzından.
Bu olaydan sonra camiye gitmeyen ben, hocayı ezan verirken bekledim ve ezanın tam da o bolümünde daha önce hazırladığım fasulye sırığını alttan yukarı ağzına soktum. Ezanı bırakan hoca benim beşime yüzdüyse bile yakalaması ne mümkün.!
O zamanlar hocayı biz tutar, parasını, yemeğini mahalleli olarak biz verirdik. O yüzden sık sık hoca değişirdi.
Hoca değişene kadar camiye gitmedim.
Tahir Bulut
YORUMLAR