DÜNYA HAYATI İBADET ŞUURU İLE YAŞANACAK BİR SINAVDIR
Beş duyumuz ile hayatı müşahede ederken, Aklımız ile Allah’ı ve Mahşer gününü düşünmemiz gerekmektedir.
Alıp verdiğimiz her nefeste kalbimiz gibi Allah Allah demeyi düşünmeliyiz.
Yaşadığımız her şey sınav sorusudur.
Akıl Baliğ olana kadar yaşadıklarımız sınava hazırlıktır
Ergenliğe ulaştığımızda Nefsimiz devreye girer düşündüğümüz, Konuştuğumuz her şeyden, Yaptığımız her davranıştan sorumluyuz.
Allah cc. bu sınavda bütün kullarına sık sık kopya verir, Kötü bir karar aldığımızda Ummadığımız bir anda Aklımıza, Gönlümüze bir merhamet duygusu düşer, Aldığımız kararın güzel-çirkin olduğuna dair bir düşünce belirir dimağımızda, İşte orada Allah cc. merhameti ile bize yardımcı olur.
İyi bir kararda mutlu olmamız, Kötü bir kararda bir endişe hali olur, Bu mesajı doğru değerlendirdiğimizde rahmete, Bu mesaja rağmen kötü söz ve davranışta ısrar edersek amel defterimize bir şer hükmü yazılmış olur.
Hayatımız bin yıl olsa da İstikbaldeki ebedi âlem ile mukayese ettiğimizde Bin yıllık bir hayat bir saniye dahi etmemektedir.
Bu hesabı kolay yapabilmek için sınav salonumuz Dünya evrende o kadar küçük bir varlıktır ki iğne ucu ile bir nokta olarak ifade edilmesi yanlış olur.
Gözlemleyebildiğimiz evrende Dünyamızın, Dünya içinde kendimizin yeri bir anlıktır. Bu zamanı ölçebilecek bir terazi, hesaplayacak bir matematik yoktur. Çünkü tam sayı bilinmemektedir.
Bu nedenle Allah cc. Dünya hayatı yalan-geçici ahret hayatı ebedidir şeklinde bizleri uyarıyor.
Dikkat, hatırlamasak da yaşadığımız bu hayat sınavını Kalû-Belâ günü kabul ettiğimiz için dünyadayız.
Bu gerçeği ya aklımız ile bulacağız Yada huzuru mahşere çıktığımızda göreceğiz.
Araf suresinin 172. Ayeti meali:
“Hani Rabbin, Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini / soylarını çıkarmış ve onları kendilerine karşı şahit tutmuştu. 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' diye sorunca, onlar 'Evet, Rabbimizsin, buna şahitlik ederiz.' dediler. O sizi böylece şahit tuttu ki, kıyamet gününde 'Biz bundan habersizdik.' demeyesiniz.”
- “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk. Onlar korktular ve yüklenmekten kaçındılar; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab, 33/72) mealindeki ayette ise, mahiyeti bizce meçhul bir diyalogdan bahsedilmiştir.
- Haşir suresinin 21. ayetinin meali şöyledir:
“Eğer biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, sen onu Allah korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri biz insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz.”
“Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler, diye yarattım.” (Zariyat, 51/56),