Mahallede yıkımları,projenin devamını engellemeye çalışan bir gurubun mazeretlerini aşağıda yayınladık, olayın dışında biri olarak hadiseye dışarıdan bakıldığında bu isteklerin ülkemizin vazgeçilmez gerçeklerinden olan" ben fakirim evimi devlet versin, çalışamıyorum maaşımı devlet versin, kömürümü,yiyeceğimi,bütün ihtiyaçlarımı devlet versin"
Bu mantık doğrultusunda her seçim öncesi ihtiyaç sahibine değil de devletin çeşitli birimleri müracat ederek adeta kapısında yatarak istekte bulunan sapasağlan insanlara yardım adı altında menfaat temin etmesi medeni dünyada görülen birşey değil
    Medeni dünyada kişi çalışır, 1. derecede sakat dahi olsa devlet ona yapabileceği bir iş bulur genede geçinecek rantı sağlayamayanlara devlet yardım eder,  burada ve ülkemizde ki uygulamalar böyle değil, politikacılar ağlayanın ağzına emzik verdiği sürece bu istismar devam edecektir.
     Aşağıda Emine merdim hanfendi; biz burada  mutluyuz, apartmanlarda yaşamayız,Pul parasınıda 180 aylık ödemeyide yapamayız derken ne kadar realist bir fikri olduğunu gözlerimiz önüne sermektedir.
     Bu mahallede yaşayan  gerçekten mağdur vatandaşlarımıza elbette devlet yardımcı olmak mecburiyetindedir.
     Yardım almaya mazereti olmayan keyfi sebeplerle, tembel bir ahlakla avantacı bir hayatı yaşam tarzı olarak benimseyenlere verilecek bir imtiyazı vergi veren yurttaşlar olarak kabul etmiyoruz
      Vatandaşlık yapanları keriz yerine koyacak hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz, çalışacağız , vergimizi vereceğiz, görevimizi yapacağız, yinede mağdurluğumuzu gideremiyorsak gerisini devletin kurumlarının üstlenmesini isteyeceğiz,
Böyle asalak bir yaşamı ne Allah Kabul etmektedir ne insanlık, Biran evvel bu düşüncelerden vazgeçerek , medeni dünyanın hayat şartlarına göre yaşantımızı yeniden düzenlemeliyiz.
      Emine kardeşim, dün mahallenizden geçtim, bizim yaşam alanımız dediğiniz o mekan diyemeyeceğiz kümes gibi barınaklarınızdan sizi bu kadar küçük fedakarlıklarla kurtaran devletimize teşekkür edeceğinize isyan ederek bizim vatandaşlık haklarımızı çiğnemenizi kabul etmiyoruz , buda bizden sizlere sevgi ve saygılarla


Yazan: Emine Merdim
Elimize bugün ulaşan basın bülteni ve fotoğraflar...
BASIN AÇIKLAMASI
DOZER DİKKAT BURADA İNSAN YASIYOR!
Biz Sulukule’nin en yoksulları, kiracılarız.
Sulukule’nin ne Fatih Belediyesi’nin “Kentsel Yenileme Projesi”nde, ne de Taşoluk ev listelerinde görebileceğiniz yüzüyüz.

Bizi “kentsel yenileme projesi”nde göremezsiniz, çünkü insan yerine koyulup, hesaba katılmadık. Bizi Taşoluk ev listesinde de göremezsiniz, çünkü bu listeye yazılmaya teşebbüs dahi edemeyecek kadar yoksuluz. Bugün burada yok sayılmaktan kurtulmak, görünür olmak için sizlerin karşısına çıkıyoruz. Biz Sulukule’li yoksul kiracılar: Sevtap, Sabriye, Türkan, Necla, Cemal, Bilen, Güllü, Hayriye, Gökçe, Cevriye, Sami, Erdoğan ve daha onlarcası: Yoksuluz, yoksunuz, ama bugün yine de iyi kötü başımızı sokabileceğimiz bir damımız var; yarın ise sokaktayız… Fatih Belediyesi onlarca yıldır yaşadığımız mahalleden bizi atmak istiyor, evlerimizi başımıza yıkıyor.

Son olarak 7 Mart günü Belediye evlerimizin kapısına “yıkılacak” anlamına gelen “X, Y” işaretleri koymaya başladı. Belediye farkında mı, bilmiyoruz: Kırmızı çarpı işareti koyduğu, koyacağı evlerde biz yaşıyoruz; o evlerde yatıp o evlerde kalkıyoruz; o evlerde çocuklarımızı yetiştiriyoruz. Yıkılırsa sokakta kalacağız. Belediye diyor ki, “Sulukule için dünyanın en sosyal projesini yaptım”. Sokağa atılmanın neresi sosyal?

Proje mimarları diyor ki, “Sulukule projesi romantik ve insani bir projedir”. Sokağa atılmanın nasıl bir “romantik ve insani” tarafı var? Bu proje “sosyal” ve insani” ise, neden içinde biz yokuz? Neden biz yoksul kiracıların fikri hiç sorulmadı? Bize hiç danışılmadı? Belediye diyor ki: “Projeden ev edinmek için anlaşan ev sahipleri ‘evimi yıkın’ diye dilekçe verdi. Vatandaşın dilekçesini işleme koymak zorundayız.” Mülk sahibi vatandaşa hizmet aşkı içinde dozer gönderen Belediye’yi tebrik ediyoruz. Ne kadar, ne kadar hızlı ve güzel çalışan bir belediye!

Oysa aynı Belediye öte yandan ev sahiplerine şöyle tebligat gönderiyor ve diyor ki “Evini kiracısıyla birlikte 31 Mart’a kadar boşalt. Elektrik ve suyu kapat, anahtarı bana getir. Getirmezsen, projeden ev alma hakkını kaybedersin.” Yani ev sahipleri üzerinde baskı kurarak elektriğimizi, suyumuzu kestiriyor, evlerde yaşama imkanını ortadan kaldırıyor. Mahallede her gün ev sahipleri ile kiracılar arasında kavga çıkmasına neden oluyor. Belediye böylece ellerini kirletmediğini mi zannediyor? Bizim gözümüzde masum kaldığını mı sanıyor?

Bu ülkede kiracı hakları diye bir şey yok mu? Taşoluk’a niye gitmediniz mi diyeceksiniz? Taşoluk’a ev için müracaat eden kiracılar Taşoluk ev listesine yazılmaktan başka çare bulamayan kiracılar 15 gün önce sözleşme imzalamak üzere Ziraat Bankası’na çağrıldı. Burada “sosyal proje”nin bir sürprizi daha yaşandı. Banka, damga pulu vergisi için 1000 YTL isteyince, gerisin geriye mahalleye döndüler. Damga pulu vergisini veremeyen, 15 sene her ay o taksitleri nasıl verecek?

Bizler gelir durumuzu bilecek kadar gerçekçiyiz. O yüzden TOKI Taşoluk evlerine müracaat etmeye teşebbüs bile etmedik. Bizler buradan evlerimizi, yuvamızı, hayatımızı, geleceğimizi başımıza yıkmadan Fatih Belediye başkanı Mustafa Demir'e sesleniyoruz Başkan, medya önünde "dünyanın en sosyal projesi" diyorsun.

Sorduk soruşturduk: Sosyal proje ne demek? "İNSAN YARARINA YAPILAN PROJE" demekmiş. Başkan, biz de sana medya önünde soruyoruz: Üzerimize koyduğun çarpı işareti ne kadar sosyal? İstanbul’un çeşitli mahallelerinde, “kentsel iyileştirme” yapılacak diye, hayatı daha da kötüleştirilen, evleri yıkılan, yıkım sonrası çadır ve barakalarda yaşayan çok sayıda aile var. Buralarda aileler elektriksiz, susuz, sağlık hizmetleri olmaksızın ve tuvalet dahil hiçbir temel ihtiyaçları karşılayamadan yaşıyorlar, çocuklar da okullarından olmuş.

Evlerimiz yıkılırsa bizler de bu mahallelerdeki gibi sokakta kalacağız. Son kez sesleniyoruz; Bizler ne TOKİ'nin Taşoluk konutlarının bedellerini, ne de Sulukule dışındaki yerlerin daha yüksek olan kiralarını ödeyecek durumdayız. Bizler alternatif barınma imkanları sağlanmadan evlerimizden çıkmayacağız. UNUTMAYIN İŞARETLİ EVLERDE HALA TENCERE KAYNIYOR. Sulukuleli Kiracılar
--------------------------
BASIN DUYURUSU
 Yenileme Projesi kapsamında, mahallenin gerçek sakinlerinden "arındırılmak" istenen Sulukule'de, Fatih Belediyesi, sivil toplum kuruluşlarının öneri ve işbirliği tekliflerini kale almadan bildiğini yapmaya devam ediyor...

"Ben yaparım kimse de karışamaz!" zihniyetiyle yola devam eden Fatih Belediyesi, bildiğiniz üzere son olarak, AB-Türkiye Karma Parlamento Eş başkanı Joost Lagendik ile görüşmesinin hemen ardından yeni yıkımlar gerçekleştirdi... Lagendijk ve Sulukule Platformu temsilcileriyle görüşmesinde, bir kez daha işbirliği yapma sözü veren Belediye Başkanı Mustafa Demir, sivil toplum kuruluşlarını, uluslararası sözleşmeleri ve tüm eleştirileri hiçe saydığını bir kez daha gösterdi.

9 Şubat günü gerçeklesen görüşmenin hemen akabinde, iki gun sonra Sulukule'de 9 ev yıktırmış ve takip eden günlerde de buna devam etmiştir... Ve ne yazık ki son olarak yıkılan binalar arasında, koruma altına alınması gereken sivil mimari örneklerinden tescilli olan iki evin de bulunduğunu tespit ettik...

Bu evler, yenileme projesinde bile restore edilip korunacak 34 ev arasında yer alıyor. (Fotoğrafları ekte) Oysa, Sayın Lagendijk'in da bulunduğu buluşmada, belediye başkanı ve görevlileri bizzat kendileri, tescilli mevcut 34 binaya asla dokunulmayacağını, onları restore ederek kültür mirasına kazandıracaklarını ifade etmiş ve bunun projede de böyle öngörüldüğünü açıklamışlardı...

Belli ki Fatih belediyesi , tescilli binaları tek tek yıkmaya azimli ve bunun devam edeceğini de bizzat gösteriyor... Simdi sırada iki yeni tescilli ev daha var: Şöyle ki, sahibi tarafından bizzat restorasyonla kurtarılmak istenen tescilli bir evin hemen bitişiğindeki başka bir tescilli evin yıkılacağı gecen hafta belediye tarafından duyuruldu. Bu evin sahibi ve kiracısı olan iki aileye iki gün içinde evi boşaltma talimatı verildi. Aileler gözyaşları içinde evlerin boşalttı...

 Koruma Kurulu' nu sözlü olarak uyarmamız ve araya giren kar ve fırtına yüzünden, henüz bu yıkım gerçekleşmedi. Ama herkes korku içinde bir sabah ansızın dozerlerin gelmesini bekliyor... Söz konusu binanın yıkılması durumunda belediye bir tasla iki evi birden yıkmış olacak.

Çünkü yıkılacak evin hemen bitişiğinde, evini kendi restore edip kurtarmaya çalışan bir vatandasın evinin de zarar görüp yıkılacağı kesin... Çünkü bu iki tescilli ev, ancak birbirlerine yaslanarak zor ayakta duruyor... Böylece belediye, "yandaki evi yıkıyorum" yutturmacısıyla, iki evin birden yıkılmasını sağlayacak... Bir tasla iki kus vurarak da, mülk sahiplerinin tescilli evlerini kendilerin onarması konusunda 5366 sayılı yasayla verilen hakkı sorgusuz sualsiz, rahatça ortadan kaldırmış olacak...

Bu da Sulukule'de hak hukuk değil, orman kanunun geçerli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Şehirlerde değerli olan ne varsa rahatça yok edilmesi için alelacele çıkarılan ve belediyelere bu konuda tam yetki veren, ilgili meslek odalarının ağız birliğiyle itiraz ettiği 5366 sayılı hilkat garibesi yasa bile belli ki Fatih belediyesine yetmedi...

Yasada, vatandaş lehine görünen kırıntıları bile oldu bittiye getirerek yok sayıyor, ve kendi bildiği orman kanunu uyarınca yakıp yıkmaya devam ediyor. Oysa, bu yasaya göre, tescilli binalar için önce röleve restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanması ve projelerin uygulanması sırasında da her bir aşamanın, koruma kurulu tarafından onaylandıktan sonra yürütülmesi gerekiyor... İşte yasa , işte uygulama: "ben yaptım, oldu"!...

Uluslararası hukuk, yasa, sit alanı, koruma kurulu kararı vs. vatandaş lehine ne varsa hiç birini tanımayan Fatih Belediyesi'nin bu yasal olmayan uygulamaları karsısında, Sulukule Platformu olarak Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunma hazırlığı cindeyiz.

Ayrıca, Koruma Kurulu'na da dilekçe ile başvuruda bulunduk... İnsanları ve tarihi hice sayan bu uygulamaları durdurmak için, Koruma Kurulu'nu göreve çağırıyor, siz sayın basın mensuplarının gerekli desteği göstereceğinizi umuyoruz... Saygılarımızla Sulukule Platformu

NESLİŞAH ve HATİCE SULTAN   Yardımlaşma ,Dayanışma ve Geliştirme derneği

Neslişah ve Haticesultan mahallesinden karşı görüşte olanların düşünceleri