HATIRLAYANA BİR HATIRA

Sayın Fatih Erbakan bey Habertürk TV de Saadet Partisi için; "Saadet babamı istismar ediyor"muş diye çok vahim bir cümle kullanmış öylemi.!!!! Beni bu hatırayı anlatmaya mecbur bırakmıştır.

HATIRLAYANA BİR HATIRA
23 Nisan 2023 - 14:23
HATIRLAYANA BİR HATIRA;
Erbakan Hocamdan 
Fatih Bey ile ilgili bir hatırlatma bu boş sözü açıklamaya yeter ve artar bile.
Söyleki;
 Fazilet Partisi Genel Başkanı Muhterem Recai Kutan beyin Genel Başkanlığı bırakmasından sonra, Saadet Partisi Genel Başkanlığı için Rahmetli Erbakan Hocamız, Genel Başkanlık konusunu istişare etmek üzere beni de konuta davet etmişti. Huzuruna çıkar çıkmaz, benim heyecanlı olduğumu görünce;
- Muhittin Bey kardeşim, ben şu bilgisayarın tuşuna Genel Başkanımız kim olsun? diye bastığımda, bana cevap vermiyor. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?, dedi. Ben;
- Hocam siz teşkilatımızda herkesi bizden iyi biliyor ve tanıyorsunuz. Siz kimi uygun görüyorsanız o olsun, dedim. Bana;
- Ben seninle bu konuyu istişare ediyorum. Senin ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum. Fikrini açıkça ve çekinmeden beyan edebilirsin, dedi.
- Hocam benim adayım sizce de uygunsa eğer Fatih Bey olabilir diyorum. Hocam Bana;
- Sen, Fatihin dışındaki isimler hakkında ne düşünüyorsun, dedi. Ben de;
- Benim adayım Fatihtir, siz onu benden daha iyi tanıyorsunuz. Onun hakkında görüşünüzü öğrendikten sonra diğerleri hakkında ki görüşümü beyan ederim deyince. 
- Bak Muhittin Bey kardeşim; Fatih in yetişmesi lazım o genel merkeze gelip, teslim olup, bilfiil çalışıp, kendi iktisabıyla, tecrübe kazanıp, gelebileceği yere kendisi gelinceye kadar, siz onu şu kenara koyun, dedi. 
Bunun üzerine, düşündüklerimi kendisine arz ettim. Daha sonra Numan Bey, Genel Başkan oldu. Aradan epey bir zaman geçti. Numan Bey, partiyi Hocanın ve Milli Görüşün çizgisinden ayırmak üzere kongre yapıp tasfiye sürecine girince, Hocamın emri ile olağan üstü kongrede parti yeniden Hocamın ve Milli Görüşün çizgisine çekilmiş oldu. Bu süreçte, birinci süreçte olduğu gibi, yine Genel Başkanın kim olacağı konusunun istişaresini yapmak üzere yine Hocamın huzuruna çıktım.
Yine bana;
- Genel Başkan kim olsun?, durum ve şartlar bu sefer  değişti. Sen ne düşünüyorsun. Ben yine, yukarıda beyan ettiğim eski görüşümü tekrar ettim. Bana;
- Muhittin Bey kardeşim, ben sana geçen sefer; sen Fatihi bir kenara koy. Fatih, Genel Merkeze gelip, teslim olup, bilfiil çalışıp, kendi iktisabıyla, tecrübe kazanıp, gelebileceği yere kendisi gelinceye kadar, siz onu şu kenara koyun dememiş miydim?. dedi. Bunun üzerine ben de Fatihin dışındaki fikirlerimi kendisine arz ettim.
Hocamız, istişareler neticesinde, o yaşına rağmen Genel Başkanımız oldu ve Saadet Partisi Genel Başkanı olarak da vefat etti. Hemen ardından Mustafa Kamalak bey istişareler neticesinde Genel Başkanımız oldu. Rahmetli Oğuzhan Bey de Yüksek İstişare Kurulu Başkanımız seçildi. 
Hocamızın vefatından bir hafta sonra, şeytanlar araya girmeden Fatih Bey ile görüşmek üzere Hocamızın evine gittim. Ben kendisine;
- Allah rahmet etsin, Hocamız vefat etti. Şimdi seninle birlikte Genel Merkeze gidelim, istediğin odayı sana tahsis edelim. Birlikte yemeğe, birlikte camiye ve birlikte çalışmalara başlıyalım. Ne dersin? diye söyleyince, baktım düşünüyor… Tabi, elbette demiyor. Ben ısrar edince, bana;
- Ben şimdi Genel Merkeze geleceğim, herkesle oturup kalkacağım, yiyip içeceğim. Bu nasıl olacak?, dedi. Ben de;
- Allah Allah, baban rahmetli Genel Merkeze geliyordu.  Herkesle görüşüyor. Herkesle oturup kalkıyordu. Herkesle çalışıyor idi. Senin tecrübe kazanman gerekir deyince. Bana;
- Fatih, İstanbul’u 18 yaşında fethetti. Ben 33 yaşındayım, deyince. Ben de kendisine hocamın bana yukarıda söylediklerini harfiyyen anlattım ve şunu ekledim.
- Sen ömrün billah 12 kişilik bir İlçe Yönetim Kurulu kadar mensubumuzu, bir görevi yapmak için, istişare edip, karar verip, usulüne uygun bir çalışmayı 6 ay veya bir sene kadar da olsa hiç  yaptın mı? Hayır, yapmadın. Biliyorsun ki "akvaryumda balina olunmaz. Açık denizde sahaya çıkmak lazım". Lütfen, bu teklifimizi kabul et, dedim. Hiç ses çıkarmadı, konuşmadı. Ben de kendisine;
- Allah yardımcın olsun deyip Hocamın buyurduğu gibi onu kendi haline bırakmak durumunda kalarak oradan ayrıldım. Daha sonra, Erbakan Vakfı kuruldu. Her yerde teşkilatlanmaya başlayınca partileşmeye gittiği anlaşıldı. Daha sonra da Saadet Partisinden ayrılmak üzere, şimdiki partiyi de kurularak, bugünkü durum hasıl oldu. 
- Şimdi de, Fatih Bey kardeşimiz Cumhur ittifakı ile yaşadığı bu gelgitleri gördükten sonra, Recai Kutan Beyin ısrarla kendisine, 
- Sen tecrübe kazanman lazım dediği, tecrübenin ne olduğunu herhalde anlamış oldu.

Siyaset, öncelikle stratejik tecrübe ve bilgi ister. Bunlar olmadan, siyasette taktiklerle ilerlemek, strateji üretenlerin oyuncağı olmakla neticelenir. Milli Görüş, istikamet üzere sabırla strateji üreterek, adım adım hedefe kilitlenmenin adıdır. Erbakan Hocaya, taktik akılla bakıp, onu anlamaya çalışan her kim olursa olsun ,onun stratejik adımlarını anlama şansları yoktur. Bunun için, “Ben de Milli Görüşçüyüm” diyenlerin tamamı eninde sonunda, Saadet Partisinin bulunduğu noktaya geleceklerine inanıyor, bu hatırayı tarihe bir not olarak düşüyorum. 
Allah hepimize; hakkı hak bilip, hakka ittiba eden, batılı batıl bilip, batılların her türlüsünden içtinab eden kullarından eylesin. Amin.  

DİN-BİR-DER  Genel Başkanı
Muhittin Hamdi YILDIRIM

YORUMLAR

  • 0 Yorum