LİDERİNE DOKUNDURDUĞUM İÇİN ŞAHSIMA İĞRENÇ YORUMLARLA SALDIRAN ŞAŞKINLARA!
Ben, bırakın bugünü veya 100 yıl sonrasını, ben, bu topraklar üzerinde 1000 yıl sonra dünyaya gelecek olan sabi kız çocuklarımızın ırzlarının, namus ve bekâretlerinin selâmeti için 1000 sene evvelinden bir şeyler yapmaya çalışan bir ÜLKÜCÜ BOZKURTUM.
Ömrümün tam 50 senesi vatanım, milletim, tarihim, kültürüm ve dinimin adına yazmakla geçti.
Bu 50 yıl içinde, her biri azgın birer Türklük- Vatan- Cumhuriyet- Din- Ahlâk- Namus düşmanı olan akrep, yılan ve nice çıyanlarla vuruştum.
Vuruştuğum vatan, millet, din ve devlet düşmanlarının ne makam, ne rütbe, ne de etiketlerinin büyüklüğünden korkup geri adım attım. Hemen hepsi diz çöktü Allah'a olan teslimiyet ve imanımın önünde.
BU VURUŞMADA DÖRT SİLÂHIMDAN;
Biri kalbimdeki İslâm imanım...
İkincisi, her an volkanik patlamalara hazır genlerimde ki Türklük mağması...
Üçüncüsü, sizlerin ve beni tanıyanların hayır duaları...
Dördüncüsü ise sadece Allah, vatan ve milletimin adına elime aldığım kalemimdir...
Şahsıma saldıranların yorumlarını okuyunca, bazen kendime;
''Acaba, bunca zahmete katlanıp çeşitli riskleri hiçe sayarak boşuna mı yazıyorum, emeklerim heba mı oluyor. Acaba ben de mi sıvışsam'' diye sormadan edemiyorum.
YAZMAYI BIRAKAYIM, DEĞMİYOR DEDİĞİM ANLARDA;
Bin yıl ötelerden gelen bir kız çocuğunun ağlamaklı sesi çınlıyor kulaklarımda ve o ses yankı bulup odamın duvarlarında, beni benden alıp bedenimi sarsan müthiş bir uğultuya dönüşüyor!
Kulaklarımda çınlayıp odamda yankılanan o sesin sahibi olan henüz dünyaya teşrif etmemiş bu kız çocuğu ağlamaklı titrek sesiyle soruyor;
Orhan Dede!
Orhan Dede!
Sen de üç beş kendini bilmez partizan şaşkına kızarak yazmayı bırakıp rahatına bakarsan, bu vatan ve bu vatanda 1000 yıl sonra doğacak olan bizlerin ırz, namus ve bekâretlerimizi kimler savunacak ve bizlerin halleri nice olacak hiç düşündün mü?
Ve ben, o sesin sahibi olan henüz doğmamış kızımıza diyorum ki;
Korkma kızım!
Sizi sahipsiz koymayacağım!
Yarın üzerinde doğacak olduğunuz bu vatana kast eden hainlerle, ''Terörsüz Türkiye'' masalı adı altında 56 bin insanımızın katili Öcalan'ı muhatap alarak federasyona giden yolun kaldırım taşlarını döşeyen devlet düşmanlarıyla vuruşmaya devam edip sizlerin namuslarınıza helâl gelmemesi için başım ecel yastığına düşünceye kadar yazacağım!
O SESİN SAHİBİ KIZ ÇOCUĞUNA, YAZMAK NEDİR DİYE ANLATIYORUM.
Yazmak; bazen derdi ve elemi kalemle deşerek beyinden dışarı atmaktır!
Yazmak; vatan hainlerine karşı kükremek ve pimi çekili bir bomba olup beyinlerinde patlamaktır!
Yazmak; dünya rahatını bırakıp, derde, sıkıntıya, eleme ve ölüme tâlip olmaktır!
Yazmak; ibâdettir, vatan, namus ve din adına olursa!
Yazmak; tebliğ ve cihattır Allah içinse!
Yazmak; şehadettir herkese nasip olmaz kaderde varsa!
Yazmak; bir meçhule götürürlerken son kez göz göze gelmektir eşinle, çocuğunla!
Yazmak; sevdiğin torununun başını son defa okşaman olduğunu acı acı hissetmendir!
Yazmak; bir daha dönmemek üzere son kez çıkmaktır evinden!
Yazmak; giderken, eksiğini soramamaktır evinin ve çocuğunun kışı botsuz, kazaksız geçirip, okula harçlıksız gitmesidir!
Yazmak; vedalaşamadan dünya değiştirmektir, hainin, hoyratın, kahpenin elinden!
Yazmak; malum olunca ölüm, oğluna mezar yerini vasiyettir!
Yazmak; bazen namlulara hedef olman ve bir kahpe kuşunun can evinden vurmasıdır seni!
Yazmak; dar ağaçlarında urganların halkasından son kez bakmaktır gönderdeki yıldızı bir çocuk gibi kucağına almış hilâlli Türk bayrağına!
Yazmak; yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak, Allah, Türklük, vatan, bayrak ve namus uğruna ölüme atılıp şehadete koşmaktır!
Yazmak; gönüllerdeki korkuyu korkutmak, ölümü öldürmektir!
Yazmak; her gün bin defa ölmektense, mertçe ve yiğitçe sadece bir kere ölmektir!
Yazmak; seni anlamak istemeyen dostlarının sitemlerini, hakaretlerini sineye çekmektir!
Yazmak; namusları için ömür tükettiklerin tarafından horlanıp, itilip kakılmaya katlanmaktır!
Yazmak; kibir ve nifak saraylarını basarak krallara had bildirmek ve sonra, Kürşad' ın 40 çerisinden biri olarak Vey Irmağı kenarında uçmağa varmaktır!
BUNLARI DİNLEDİKTEN SONRA BANA DİYOR Kİ;
Orhan Dede!
Orhan Dede!
Sakın ha! Yazmanın zorluklarını, yazdıklarına itiraz edenlerin küstahlıklarını bahane edip bizi sahipsiz, vatansız koyup gitme!
YAZMAK BU DENLİ ZOR OLUNCA;
''Acaba, bunca zahmete katlanıp, çeşitli riskleri hiçe sayarak boşuna mı yazıyorum, emeklerim heba mı oluyor?'' diye kendime sormadan edemiyorum.
Lâkin kulaklarımda çınlayan o sesin sahibi kız çocuğumuzun ‘’Bizi bırakıp gidemezsin’’ çığlıklarıyla silkinerek, Allah’ımdan güç, ömür ve kuvvet istiyorum 1000 yıl sonra doğacak kız çocuklarımızın iffet ve bekâretlerinin selâmeti uğruna vuruşmak- vurulmak, yazmak ve hep yazmak için.
Yazmak!
Allah için,
Din için,
Vatan için,
Gönderdeki bayrak için,
Minarelerden yükselen ezan için,
Bin yıl ötelerden gelen o sesin sahibi kızlarımızın iffet, namus ve bekâretleri için.
Secdede ölmek!
Cephede canı teslim etmek!
Yazarken kalem elinde, kelâm dilinde son nefesi vermek!
SÖZ YAVRUM!
SÖZ HENÜZ DOĞMAMIŞ KIZIM!
SİZİN İÇİN VURUŞACAĞIM. LİDERİNE KUL OLMUŞ ÜÇ BEŞ PARTİZANA KIZARAK BİR ADIM GERİ ATMAYACAĞIM!
ORHAN KILIÇOĞLU
YORUMLAR