Tahir Bulut

Tahir Bulut

Gönül Defterimden
tahirbulut@hotmail.com

HACI YUSUF ATMACA

14 Nisan 2025 - 16:48

@öne çıkar
Yaşam sahnemin 10 yıllık bölümünde önemli figür olan şahsiyetten, Hacı Yusuf Atmaca'dan kısa bir özet geçeceğim size; merhumun zadına yazdığım şiirin aklımda kalan dizelerini de kullanacağım yazıda. Hoş vakit geçireceğiniz bir yazı olur umarım.

Bahse konu merhum H.Yusuf Atmaca medeni cesareti ve öz güveni yüksek bir şahsiyet idi. Kendisi iyi bir hafız, mükemmel bir diş teknisyeni idi merhum. Rahmetli Süleyman Demirel'i iyi tanır, görüşürdü. Adalet Partisi'nin popüler zamanlarında M. Vekili aday adayı bile olmuştu. Bulunduğu ortamda en "şahsiyetli" kişiye soracak olduğunu sorar, eleştirisini yapar; söylemek istediğini çekinmeden yüzüne söylerdi. Yalnız ömrünün son yıllarında büyük işlere girişip dengesiz borçlandığı için ekonomisi ciddi sarsıntılar geçirdi lakin Hacı'dan metelik almak ne mümkün; ne alir, ne verir. Bu yüzden içinde 20 daire olan binası (az bir işi olmasına rağmen) tamamlanamadı. Ona kefil olan kişileri de zor durumlarda bıraktı.

Bu kefillerden biri olan iş adamı merhum Haydar Keleş akıllı davranıp kefaleti karşılığında Kumburgaz'daki 12 arsasına el koydu. Borcun günü geldiğinde baktı ki Hacı'nın ödemeye niyeti yok, 9 arsayı satıp borcu ödedi. Bir tanesi daha vardı o zaman en değerli arsa. Hacı dedi ki; "o arsayı ben alacağım, başkasına satma." Biraz parası vardı; Haznedar kuran kursu hocası ve başkanı olan Hakkı Soylu Hocadan 12000 mark kursun parasını da senet karşılığı emanet aldı ve arsasını kefilden geri satın aldı.

Bu merhum çok zeki ve renkli kişilik olduğu için akşamları çalıştığım şirketin yönetim kurulu başkanı merhum İdris Keskinci, iş adamı Hüseyin KURT ve onların arkadaşları ile buluştuğumuz vakıflara, cemiyetlere, gecelere Hacıyı mutlaka götürürdük.

Hacı buralarda öz geçmişini anlatırdı anlatmasına da biz inanmazdık elbet, inanır gibi yapar bir nevi dalga geçerik aklımızca Hacı ile. Lâkin gel gör ki, 20 kişi onu kızdırmaya uğraşırken O 20 kişiyi kızdırırdı. Onu kızdırmak için ekseri beni piyon olarak kullanırlardı. Bu yüzden Hacı bana "Apostol" adını takmıştı. Hacıya: Apostol ne demek" diye sorduğumda; "aslında sen iyi çocuksun lakin aklın biraz kıt, anlamıyor musun bana takılmak için seni üzerime salıyorlar" diyordu Rahmetli.

Rahmetlinin anlatıp bize abartı gelen sözleri şöyle idi: Güya Demirel bunun sözünden çıkmazmış, itibarını kullanarak 600 küsür imam-hatip okulu açtırmış Ona. Hatta bir seferinde "kavat" diye hakaret etmesine rağmen sesini çıkartmamış. Gökberk Erkenekon'un siyasi hayatını Hacı bitirmiş. Çaykara ve of vakfını Hacı kurmuş. (Bir gün Karadeniz Vakfı Başkanı merhum İbrahim Cevahir'e "Hacının anlattıkları doğru mu" diye sordum. Merhum da bana; "Ben ki Cevahir Holding yönetim kurulu başkanıyım, 1968 senesinde ben 68 model Mercedes binemezken o biniyordu" dedi.)

Hacı bu anlattığı "inanılmaz" işlerin yani sıra inanılmaz şekilde eski cinsel gücünden bahsederdi. Öyle ki; sayısal olarak beşlerden, onbeşlerden bahsederdi de biz gülerdik elbet.

O da bize; "e heyvanlar, gülün gülün; siz hâla bıraktuğum tarlada otlayisunuz." Derdi.
Merhumla olan maceralarımızı yazmaya kalksam hiç abartı değil gerçekten roman olur lakin aşağıda aklımda kalan dörtlüklerini yazacağım şiir romanın özetidir.

Hacı yukarıda mevzubahis seneti vadesinde ödemeyince Hakkı Hoca seneti avukata verdi. Avukat icra için mal bildirimi istedi. Hacı mal bildiriminde bulunmadığından 15 gün hapis cezası aldı. Aradan epey zaman geçince cezanın zaman aşımına uğrayacağını öğrendik ve hacıyı tutuklatmak için şöyle oyun yaptık kendisine; "Hacı, dedik. Senin GBT bozuk, bizimle gece cemiyetlere geliyorsun, polis alır seni ve bizi uğraştırırsın. Cezan zaman aşımına uğradı gel gidelim karakola da düşürelim cezayı". O da "tamam" dedi; gittik karakola ki, 2 gün kalmış zaman aşımına, Hacı levin levin dört bir yanda aranıyor. Hemen muayenesiyle sevki bir yapılarak yallah Medris Cezaevi'ne.

Ertesi gün bizim yön.kurulu başkanı konunun önemine binaen şiir yazmamı istedi. Yazdım ve gittik İstinye'deki Karadeniz vakfı'na.
Müdavimler(Karadenizli iş adamları)toplanınca atıldım ortaya.
"Muhterem hazirun" dedim; "Hacı Yusuf Atmaca'nın Metris Cezaevinden size selamı ve birkaç kelamı var".

Çıktım sandalyenin üstüne ve başladım okumaya:
Yıl bin dokuzyüz kırk geldim dünyaya
Bazen atlı gezdim, çok zaman yaya
Bir selam gönderin siz Atmaca'ya
Benim gönderecek yüzüm kalmadı
***
Namım beş-onbeşti, sert erkek idim
Erkeklik babında inan tek idim
Hemoreid oldum, tutmuyor dibim
Kesildi takadım, hızım kalmadı
***
İmam-hatip açmak tek rotam oldu
Ordan yetişenler hep adam oldu söyleyin ya o vakıfı kim kurdu
Siz erkek iseniz kızım kalmadı
***
İdris ve Hüseyin beni yaktınız
Ne dediysem hep karşıma çıktınız
Eski dümenime çomak soktunuz
Yollar sarpa sardı düzüm kalmadı
***
Yıllar yılı süregeldim izini
Bildim artık inişini, düzünü
Siyasetin şeytan görsün yüzünü
Öyle taraklarda bezim kalmadı
***
Allah mı çıkardı seni karşıma
Zalim İdris, zehir kattın harcıma
Satın arsaları verin borcuma
Dünyanın malında gözüm kalmadı
***
Yıllardır sürdünüz bu teraneyi
Kökünden yıktınız bu viraneyi
Nasılsa boyladım hapishaneyi
Vermeyin borcumu lüzum kalmadı
***
Haysiyet ve şeref kaçığısınız
Lanet kör Şeytan'ın küçüğü sünüz
Top yekün orrr*spu çocuğusunuz
Başka söyleyecek sözüm kalmadı

15 gün doldu, Hacı Cezaevinden çıkınca ilk Dernekpazarı Vakfı'na geldi. Kendisine şiiri verdim. Şöyle bir baktıı, baktı okudu.
Sonra bana dönerek; "ola Apostol, başta okurken sana çok kızdım lakin sonunu çok güzel yazdın. O yüzden affettim seni" dedi.
Rahmetli ölmeden 15 gün evvel hakkını helal etmek için beni evine çağırdı.
Bana şöyle dedi; "Apostol, sana hakkımı helal edeceğim, sen iyi birisisin lakin saf adamsın, onlar seni dolmuşa getirip üzerime sanıyorlardı, sen anlamıyorsun diye sana "Apostol" lakabını taktım.

Rahmetli ölürken bile bu şiir yeleğinin cebinde idi.
Bahsi geçenlerin hepsine Allah rahmet eylesin.
Tahir Bulut

YORUMLAR

  • 0 Yorum