Bugün 15 Aralık.!!!
Sizler için sıradan bir gün olabilir;
Benim babam öldü.!
"Babam" diyorum, "babam, Babam".!
Babam öldü.!
Önce başını koymak bir babanın dizine,
Sonra güvenle bakmak ta gözüne gözüne.
Bir baba çocuğuna yalan söylemez asla;
Gelecektin ya baba,güvenmiştim sözüne...
Ah babam ah.!
Sen dünyanın en mert, en cömert, en namuslu, en adam, en cesur, en merhametli, en metanetli, en dirayetli, en Hakk'a niyetli, en,en,en,en,en baba babasıydın.!
Benim babamdın çünkü.!
İtiraz istemem; öyledir.!
Sizlerin de babası sizin için öyle olsun itiraz mı ediyorum?
15 Aralık 2000.
Gün Cuma.
Saat 13:03 Babam öldü.!!!
14 Ocak 2023 yılında akran olacağız.
Sen 65 yaşında rahmete erdin; ben de o tarihte 65 oluyorum çünkü...
Bana göre sıraladığım özelliklerin dışarıdan bakan gözle birçoğu yoktu babamda belki.
Lâkin merhametli oluşu, kinci olmayışı, cömert ve yürekli oluşu, borcuna sadık oluşu; bilenler tarafından şahitli kanıtlıdır.
Namuslu oluşuna gelince; tanımadığı birisi hanımını teslim etse; "al, bu sana emanet, dünyanın öbür ucuna götür" dese, değil yan gözle bakmak, aklından dahi bir kötülük geçirmeyeceğine hem bu dünyada hem ötede şahidim.
Bana karşı hep sertti Babam; kız-erkek tek çocuğu olmama rağmen hiç yüz verdiğini hatırlamam ta ki, ölmeden 2 yıl öncesine kadar.
1998 senesi idi, babam İstanbul'a yanıma geldi.
İstisnasız İstanbul'un bütün Selâtin camilerini gezdirdim Ona. Vakit ise vakit, değilse 4 rekât şükür namazı kıldı bu camilerde.
Her zaman düşünürdüm; "bu adam özünde iyi insan da neden bu kadar asabi"?
Babam tansiyon hastası idi.
Anladım ki, tansiyon bu adamın aklını başından alıyor.!
Samatya hastanesinin dahiliye servisinde çalışan doktor arkadaşım vardı durumu kendisiyle konuştum; dedim ki; "Aydın bey, tansiyonun birçok sebebi var, sen babamı 15-20 gün hastanede yatır, bu süreçte hastalığın nedenlerini sapta, ona göre bir tedavi uygulayalım ki, ömrünün geri kalanını rahat yaşasın.!!!
Bir anekdot:
Babamı bahsi geçen hastaneye yatırdım. O zaman özel oda bulmak imkansız, 7 kişilik koğuşta kalıyoruz.
Geceleri haliyle ben kalıyorum yanında.
Yatakların hepsi dolu, bir sandalyenin üzerinde pinekleyerek uyumaya çalışıyorum.
Arada gözümü açınca bakıyorum; babam uyumuyorsa bana hüzünlü hüzünlü bakıyor.
Düşünüyorum; "Aklından ne geçiriyor kimbilir, acaba neyin pişmanlığını yaşıyor?"
Bir gece dayanamamış olacak ki, "Oğlum" dedi "gel sokul yanıma yat, şımarık olma diye sana hep sert davrandım, soğuk oldum. Yanımda yat ki kemiklerimiz birbirimize ısınsın".!
"Olur mu baba" dedim, "benim gönlüm zaten sana hep sıcak ki, şu gurbet ellerinde memlekete ait; yer, mekân, insan, bunların içinde en çok seni özlerim...
Artık akranız baba.!
Allah'ın verdiği ömrü yaşayacağız elbet. Lakin senin yaşını geçip "Ağabeyin" konumuna geçmek istemem...
Hiç üzülme; bu sefer nasip ise ebedi kucak kucağa yatacağız...
Allah'ın rahmeti ve merhametine emanetimsin Babam, nurlar içinde uyu...
Oğlun Tahir...
YORUMLAR