Abdullah Gözaydın

Abdullah Gözaydın

Fatih'in Demokratik Geleceği
fatihten@gmail.com

YILLARDIR 12 EYLÜL DARBESİNİ SİYASİ-POLİTİK ALGILAYANLAR YANILIYOR

12 Eylül 2023 - 20:01

12 Eylül Demokrasiye, Özgürlüklere müdahale, Türkiye Cumhuriyetinin istikbaline pranga vurma hareketidir.

TC'nin kırılma anları vardır Bunların hiçbiri askeri darbe ile çözümlenmedi, Askerin müdahalesi ile getirilen dayatılan sistemde asker gene iktidardaydı. E- Mıhtıraları ile, Gece yarısı bildirileri ile Yönetime hep müdahale etti.

Erbakan Başbakan iken 7Km Iraka girildi, Hükümete öyle bir masraf çıkardılar ki Hükümetin "Denk Bütçe" kararı delinmiş oldu.

Asker Hükümeti Haraca kesiyordu, Hangi hükümet askere kasayı açmışsa en makbul iktidar olmuştu.

Bu Ülkede gerçek yokluklar 12 Eylül 1980 yılında başladı, Özalla devam etti. 
Yokluk ahlaki bozulmayı getirir, Ahlaki bozulma Huzur ve istikrarı yok eder. Ve devlet devlet olmaktan çıkar, Kuzey Iraktaki 3-5 çapulcu ile "sözde" başa çıkılamaz.

Sonra Çekiç güç üzerinden en derin yaralar açılır ülkede Derken Irak savaşı, Şimdi Suriye ve Düzensiz göçlerle diz çökmemizi bekliyorlar.

Allah'tan Türk milletinden korkuyorlar Öldürücü darbeyi vuramıyorlar, Nereye kadar?

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Abdullah Gözaydın
    2 ay önce
    12 Eylül 1980 tarihinde 5 aydır Buca cezaevinde tutukluydum. Darbeyi sabahın erken saatlerinde haber aldık (Sabah 07.00 de Ekmek almaya çıkan mahkümlar Cezaevi önündeki caddeden pek sivil araba geçmediğini, çok askeri aracın geçtiğini söylediğinde anladık) Darbe ile birlikte ekonomik sıkıntılar başladı. Ziyaretçi sayısı P düştü, Mahkümlara gönderilen harçlıklarda aynı şekilde azaldı. Darbe öncesi bir masada oturyorken masada 4 paket sigara olur herkes birbirine zorla ikram ederdi. Darbe sonrası paketler cepten çıkarılmaz, ikram edilmez oldu. Bir müddet sonra paketler dolapta bırakılmaya başlandı, İsteyene yok demek için. Turgut Özal geldiğinde kimse kimseden sigara isteyemez hale geldi, İsteyen otlakçılıkla itham edilir oldu. Yoksunluk ve Yoksulluk toplumsal çürümenin en belirgin sebebidir, Fakat dillendirilmez. 1960 darbesini yaşamış biri olarak söylüyorum 1980 ile amaç aynıydı 1951 yılında Bir memur ailenin 8 çocuğundan biri olarak Fatihte büyüdüm, Pek moda elbiselerimiz olmazdı "Müstamel giyerdik" Genelde yamalı ama ayıp değildi, Kimse yamalı elbise, Lastik ayakkabı giyiyor diye kınanmazdı. Soframızda hiçbir eksiğimiz olmazdı, Ama zeytin ve peynir dilimi çifter çifter çatala taktığımda annem ikaz ederdi. 1964 yılında Vefa Lisesine başladığımda lastik ayakkabı Yamalı pantolon sıkıntı olmaya başladı, ve okulda hırçınlığıma sebep oldu, Sonuç 2. sene okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Gerçekten sebebi yoksulluktu. Rüşvetle asla işi olmayan rahmetli babam arkadaşlarının nöbetini tutar onlardan aldığınla bile Bir Gümrük memuru maaşı ile de yoksulluk çekiyorduk. Günümüzde adi suçlarda, Uyuşturucu kullanımındaki patlama tesadüf değil, Uyuşturucu ile mücadele, Hırsızlık ve Yolsuzluk yapanların cezasını yatmadan salınması tesadüf değil. 12 Eylül 1980 tarihinde 5 aydır Buca cezaevinde tutukluydum. Darbeyi sabahın erken saatlerinde haber aldık (Sabah 07.00 de Ekmek almaya çıkan mahkümlar Cezaevi önündeki caddeden pek sivil araba geçmediğini, çok askeri aracın geçtiğini söylediğinde anladık) Darbe ile birlikte ekonomik sıkıntılar başladı. Ziyaretçi sayısı %50 düştü, Mahkümlara gönderilen harçlıklarda aynı şekilde azaldı. Darbe öncesi bir masada oturyorken masada 4 paket sigara olur herkes birbirine zorla ikram ederdi. Darbe sonrası paketler cepten çıkarılmaz, ikram edilmez oldu. Bir müddet sonra paketler dolapta bırakılmaya başlandı, İsteyene yok demek için. Turgut Özal geldiğinde kimse kimseden sigara isteyemez hale geldi, İsteyen otlakçılıkla itham edilir oldu. Yoksunluk ve Yoksulluk toplumsal çürümenin en belirgin sebebidir, Fakat dillendirilmez. 1960 darbesini yaşamış biri olarak söylüyorum 1980 ile amaç aynıydı 1951 yılında Bir memur ailenin 8 çocuğundan biri olarak Fatihte büyüdüm, Pek moda elbiselerimiz olmazdı "Müstamel giyerdik" Genelde yamalı ama ayıp değildi, Kimse yamalı elbise, Lastik ayakkabı giyiyor diye kınanmazdı. Soframızda hiçbir eksiğimiz olmazdı, Ama zeytin ve peynir dilimi çifter çifter çatala taktığımda annem ikaz ederdi. 1964 yılında Vefa Lisesine başladığımda lastik ayakkabı Yamalı pantolon sıkıntı olmaya başladı, ve okulda hırçınlığıma sebep oldu, Sonuç 2. sene okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Gerçekten sebebi yoksulluktu. Rüşvetle asla işi olmayan rahmetli babam arkadaşlarının nöbetini tutar onlardan aldığınla bile Bir Gümrük memuru maaşı ile de yoksulluk çekiyorduk. Günümüzde adi suçlarda, Uyuşturucu kullanımındaki patlama tesadüf değil, Uyuşturucu ile mücadele, Hırsızlık ve Yolsuzluk yapanların cezasını yatmadan salınması tesadüf değil. Abdestli-Rakılı demokrasi fark etmiyor, Gerçek demokraside halkın geçimini, Huzurunu, Asayişi, kaliteli Eğitimi, Toplumsal Güvenliği, Yargının bağımsızlığını, Medeni bir yaşama izin verecek seviyede ücretlendirme gibi hayati uygulamalar titizlikle yapılmalı. Son Söz: Her gün sokakta oynayan çocukları görüyorum, Yemek için evlerine gitmiyorlar, 10 yaşındaki bir çocuk Bakkaldan aldığı bir ekmeğin içine bir kaşık salça sürdürüp bir küçük su ile yiyor, oyununa devam ediyor. Bu menü: Ekmek 8₺, Salça 10₺, Su 6₺= 24₺ Çocuk ailece böyle beslense 4 kişilik aile bir asgari ücreti buluyor. Bu gün bu ilkeler ışığında neredeyiz? Nal toplamaya devam ediyoruz.