Dünya Miras Alanları
UNESCO DÜNYA MİRASI SÖZLEŞMESİ ve DÜNYA MİRASI KAVRAMI
İnsanlığın ortak mirası olarak kabul edilen ve istisnaî evrensel değere sahip kültürel ve doğal varlıkları belirlemek, korumak, dünyaya tanıtmak, gelecek nesillere aktarmak; toplumda sözkonusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak; çeşitli sebeplerle bozulan, yokolan kültürel ve doğal değerleri yaşatmak için işbirliğini sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 16 Kasım 1972’de “Dünya Kültürel ve Doğal Mirası’nın Korunması Sözleşmesi”ni kabul etmiştir. Sözleşme ile tüm dünya uluslarının sahip oldukları kültürel ve doğal varlıkların, uluslararası bir platformda tüm ulusların işbirliğiyle korunması ve gelecek nesillere aktarılması için tarihi bir adım atılmıştır.
Sözleşmede kültürel ve doğal mirasın, yalnızca bir ulus için değil tüm insanlık için paha biçilemez ve yeri doldurulamaz olduğu, bu varlıklardan herhangi birinin, zarar verilerek veya yok edilerek kaybedilmesinin, tüm insanlık hafızasının ve mirasının yok olması ve yoksullaşması anlamına geldiği ifade edilmiştir.
Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilen bir varlık, ciddi ve belirli tehlikeler tarafından tehdit ediliyorsa, Dünya Mirası Komitesi varlığı Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alabilir. Varlığın Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesini sağlayan Üstün Evrensel Değeri tahrip edildiğinde ise Dünya Mirası Komitesi bu varlığı Dünya Mirası Listesi’nden çıkarabilir, listeden silebilir (Almanya Dresden Elbe Vadisi ve İngiltere Liverpool Deniz Ticareti Şehri örneklerinde olduğu gibi) .
Sözleşme’ye imza atarak taraf olan devletler, Dünya Mirası varlıklarının belirlenmesi, aday gösterilmesi ve korunması konularında alan başkanları, yerel ve bölgesel idareler, yerel toplum, sivil toplum kuruluşları (STK) ve diğer ilgili taraflar ve ortakları da kapsayan çok çeşitli bir paydaş grubunun katılımını sağlama hususunda teşvik edilmektedir.
Dünya Mirası Sözleşmesi’ne Taraf Devletler,
Kendi toprakları üzerinde bulunan kültürel ve doğal mirasın belirlenmesi, aday gösterilmesi, korunması, muhafazası, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak ve yardım talep eden diğer Taraf Devletlere bu görevler konusunda yardım sağlamak;
Toplumun yaşantısı içinde mirasa bir işlev verme konusunda genel politikalar kabul etmek;
Mirasın korunmasını kapsamlı planlama programları içine entegre etmek;
Mirasın korunması, muhafazası ve tanıtımı için birimler kurmak;
Mirası tehdit eden tehlikelere karşı koyacak eylemleri belirlemek için bilimsel ve teknik çalışmalar geliştirmek;
Mirası korumak için gerekli yasal, bilimsel, teknik, idari ve mali önlemleri almak;
Mirasın korunması, muhafazası ve tanıtılması konusunda ulusal ve bölgesel merkezlerin kurulmasını veya geliştirilmesini teşvik etmek ve bu alandaki bilimsel araştırmalara özendirmek;
Kendi mirasına veya Sözleşmeye taraf başka bir devletin mirasına doğrudan veya dolaylı olarak zarar verecek herhangi kasıtlı bir eylemde bulunmamak;
Dünya Mirası Listesine kaydedilmeye uygun alanların (Geçici Liste olarak adlandırılan) bir envanterini Dünya Mirası Komitesine sunmak
Sözleşmeye Taraf Devletlerin Genel Kurulunda belirlenen miktarda Dünya Mirası fonuna düzenli katkı sağlamak;
Dünya Mirasının korunması için bağış yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla ulusal, resmi veya özel dernekler ve birlikler kurulmasını düşünmek ve teşvik etmek;
Dünya Miras Fonu için düzenlenen uluslararası yardım toplama kampanyalarına destek vermek konusunda sorumluluk sahibidir.
Dünya Mirası varlıkları sözleşmede ifade edilen “üstün evrensel değer” kriterlerinden en az bir tanesini karşılayarak Liste’ye girmektedirler. Komite her yıl düzenli olarak, Komite üyesi bir Taraf Devletin evsahipliğinde biraraya gelmekte ve Dünya Mirası Listesi ve Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’nde yeralan varlıkların korunma durumlarını ve yeni adaylık dosyalarını inceleyerek karar vermektedir.
İSTANBUL’UN TARİHİ ALANLARI
Türkiye 1983 yılında Dünya Mirası Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Dünya Mirası Komitesi tarafından 1978 yılından itibaren oluşturulmaya başlanan Dünya Mirası Listesi’ne (World Heritage List) dört bölgeden oluşan ‘İstanbul’un Tarihi Alanları’ (Historic Areas of İstanbul) 1985 yılında kaydolmuştur. 765,5 hektarlık İstanbul’un Tarihi Alanları,
Sultanahmet Kentsel ve Arkeolojik Koruma Alanı (The Archaeological Park),
Süleymaniye Camii ve Çevresi Koruma Alanı (Süleymaniye Mosque and its Associated Conservation Area),
Zeyrek Camii (Pantokrator Kilisesi) ve Çevresi Koruma Alanı (Zeyrek Mosque (Pantocrator Church) and its Associated Conservation Area)
İstanbul Kara Surları Koruma Alanı’dır (Land Walls of Istanbul), olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır.
İstanbul’un Tarihi Alanları, Üstün Evrensel Değer taşıyan varlıkların Dünya Mirası Listesi’ne alınması aşamasında kullanılan on kriterden; (i), (ii), (iii) ve (iv) nolu “kültürel kriterler”i karşıladığı için Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmiştir. Bu kriterler; (i) insanın yaratıcı dehasının bir örneği olması; (ii) dünya kültür sahası içinde veya belirli bir zaman dilimi üzerinde, mimarlıkta ya da teknolojideki, anıtsal sanat eserlerindeki şehir plancılığındaki veya peyzaj tasarımındaki gelişimlerde insani değerlere dair kültür paylaşımını sergilemesi; (iii) yaşayan ya da kaybolmuş bir medeniyete veya kültürel geleneğe ait eşsiz ya da en azından ayırt edici kanıt taşıması; (iv) insanlık tarihi içindeki önemli aşamaları gösteren mimari veya teknolojik grup ya da peyzaja sahip önemli bir yapı tipinin örneği olması şeklinde açıklanmaktadır.
İSTİSNÂÎ EVRENSEL DEĞER BEYÂNI
Balkanlar, Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz arasına stratejik olarak konumlanan İstanbul, Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’na başarılı bir şekilde başkentlik etmiştir ve 2000 yılı aşkın bir süredir siyaset tarihi, dinler tarihi ve sanat tarihine dair birçok önemli olayla ilişkilendirilmiştir. Şehir, kuzeyde doğal bir liman olan Haliç, doğuda İstanbul Boğazı ve güneyde Marmara Denizi ile çevrili bir yarımada üzerinde bulunur. Üzerinde eski Bizans ve Konstantinapolis’in yükseldiği Tarihi Yarımada, beşinci yüzyılın başında Theodosius tarafından inşasına başlanan tarihi surlarla çevrilidir. İstanbul’un üstün evrensel değeri, Asya ve Avrupa’nın buluşmasını yansıtan mimari şaheserlerin eşsiz birleşiminde ve Bizans ve Osmanlı mimarlarının yaratıcı dehaları tarafından oluşturulan benzersiz siluetinde yatmaktadır.
İstanbul’un eşsiz ve kendine özgü silueti yüzyıllar boyunca oluşmuş ve engin kubbeleri ile 6. yüzyıl mimarisini ve dekoratif yapısını yansıtan Ayasofya’yı, 15. yüzyıl Fatih Külliyesi’ni, 19. yüzyıla kadar eklentilerle geliştirilmiş Topkapı Sarayı’nı, Mimar Sinan’ın önde gelen eserleri olan, 16. yüzyılın kültürünü ve Osmanlı mimarisini yansıtan Süleymaniye ve Şehzade Camii külliyelerini, 17. yüzyıl eseri Sultanahmet Camii’ni ve 1664’te tamamlanan liman yakınındaki Yeni Camii’nin narin minarelerini içermektedir.
Tarihi Yarımada’daki üstün evrensel değere sahip dört bölge; Sarayburnu’ndaki Arkeolojik Park; Süleymaniye Camii Külliyesi, çarşıları ve yerel yerleşimi ile Süleymaniye Bölgesi; önceden Pantokrator Kilisesi olan şimdiki Zeyrek Camii etrafındaki yerleşim ile Zeyrek Bölgesi ve Theodosius surlarının iki yanında uzanan önceki Blahernai Sarayı kalıntılarını da içeren Kara Surları alanıdır. Bu alanlar; 17. yüzyıla ait Sultanahmet ve Sokullu Mehmet Paşa camileri, 16. yüzyıla ait Şehzade Camii Külliyesi, 15. yüzyıl Topkapı Sarayı, Konstantin Hipodromu, Valens (Bozdoğan) Kemeri, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camii (eski St. Sergius Bacchus) Jüstinyen kiliseleri, John II. Comnene gözetiminde İmparatoriçe Irene tarafından yaptırılan Pantokrator Kilisesi, 14. ve 15. yüzyıldan kalma mozaik ve resimleri ile Kariye Kilisesi ve hamamlar, sarnıçlar ve sultan türbeleri gibi birçok benzersiz örneği ile imparatorluk dönemlerine ait mimari başyapıtları kapsamaktadır.
Kriter (i) İstanbul’un Tarihi Alanları, Trallesli Anthemios ve Miletli Isidoros tarafından 532-537 yıllarında tasarlanan Ayasofya ve Mimar Sinan tarafından 1550-1557 yıllarında tasarlanan Süleymaniye Külliyesi gibi Osmanlı ve Bizans Dönemlerine ait eşsiz mimari başyapıtları içermektedir.
Kriter (ii) İstanbul’daki anıtsal yapıların, tarih boyunca hem Avrupa hem de Yakın Doğu’daki mimari, anıtsal sanatlar ve kentsel mekân organizasyonu gelişimi üzerinde dikkate şayan etkileri olmuştur. Bu nedenle 447 yılında inşa edilen ikinci savunma hattı ile II. Theodosius’un 6.650 m’lik Kara Surları askeri mimari için önde gelen mimari kaynaklardan biridir. Ayasofya ise pek çok kilise ve sonraki dönem camileri için bir model olmuş, İstanbul’un saray ve kilise mozaikleri de Doğu ve Batı sanatını etkilemiştir.
Kriter (iii) İstanbul, bir kısmı sanat eserleri ile bağlantılı çok sayıdaki üstün nitelikli yapı türleri ile Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine dair eşsiz bir tanıklık üstlenmiştir. Bunlardan bazıları; surlar, mozaik ve freskli kilise ve saraylar, anıtsal sarnıçlar, sultan türbeleri, camiler, medreseler ve hamam yapılarıdır. Süleymaniye ve Zeyrek bölgesinde yer alan önemli dini yapılar etrafında şekillenen geleneksel yerleşim, Osmanlı’nın son dönemi şehir dokusunun müstesna örneklerindendir.
Kriter (iv) Şehir, mimari ve teknik bütünlük oluşturan ve insanlık tarihi aşamalarına örnek teşkil eden birçok eşsiz eserden oluşmaktadır. Özellikle Topkapı Sarayı ve Süleymaniye Camii Külliyesi, tüm eklentileri ile birlikte (kervansaraylar, medreseler, şifahaneler, hamam binaları, imarethaneler ve hanedana mensup sultan türbeleri) Osmanlı Dönemi’nin saray ve külliyelerine dair üstün örneklerdir. II.
UNESCO DÜNYA MİRASI ALANI BİLEŞENİ OLARAK
SULTANAHMET KENTSEL VE ARKEOLOJİK KORUMA ALANI
Sultanahmet Kentsel ve Arkeolojik Koruma Alanı, Tarihi Yarımada’nın doğusunda, İstanbul’un birinci tepesi üzerinde yer alır. Topkapı Sarayı’nın yer aldığı Sur-i Sultani Bölgesi ile Sultanahmet Bölgesi olmak üzere kendi içinde iki farklı bölgeden oluşur. Sur-i Sultani Bölgesinde, Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Aya İrini Müzesi gibi müzeler yeralmaktadır. Bu bölge, iki büyük imparatorluğun ve medeniyetin merkezidir. Sultanahmet Kentsel ve Arkeolojik Koruma Alanı, günümüzde barındırdığı anıtsal eserler, yer üstü kalıntıları ve yer altında bulunan eserler açısından Tarihi Yarımada içinde ulusal ve uluslararası ölçekte üstün kültürel ve tarihi değeri olan özellikli bir alanı temsil etmektedir. Yönetim Planı Alanı sınırları içinde yer alan toplam 10.151 kültür varlığının 992’si Sultanahmet Kentsel ve Arkeolojik Koruma Alanı’nda bulunmaktadır. Alanda anıtsal yapıların yanısıra sivil mimarlık örneği yapılar da bulunmaktadır.
SÜLEYMANİYE CAMİİ VE ÇEVRESİ KORUMA ALANI
Süleymaniye Camii ve Çevresi Koruma Alanı, Tarihi Yarımada’nın kuzeyinde İstanbul’un üçüncü tepesinin Haliç’e bakan yamacında yer alır. Doğu-batı yönünde Atatürk Bulvarı ile İstanbul Üniversitesi arasında; kuzey-güney yönünde ise Şehzade Külliyesi’nden Haliç kıyısına kadar uzanır. Adını Süleymaniye Külliyesi’nden alır. Semt, geleneksel ahşap evleri ve organik formunu koruyan sokakların oluşturduğu mahalleri ile tipik Osmanlı dönemi yerleşimi özelliklerini gösterir. Bölgenin ana ögesini Süleymaniye Külliyesi ve onun çevresinde gelişen mahalle dokusu oluşturur. Doku ögeleri; semtin merkezini temsil eden cami, caminin haziresi, imaret, çarşı, sıbyan mektebi, medrese, darüşşifa, kütüphane ve diğer hizmet yapıları ile çevresindeki mahallelerdir. 1981’de koruma altına alınan ve Süleymaniye Camii ve Çevresi Koruma Alanı’nda 127’si kayıp, 793’ü mevcut toplam 920 tescilli eser bulunmaktadır. Diğer miras alanı bileşenlerinden farklı olarak alanda iki adet tescilli meydan bulunmaktadır.
MOLLA ZEYREK CAMİİ (PANTOKRATOR MANASTIRI) VE ÇEVRESİ KORUMA ALANI
Molla Zeyrek Camii (Pantokrator Kilisesi) ve Çevresi Koruma Alanı, İstanbul’un dördüncü tepesinde ve eteklerinde yer alır. Doğuda ise Atatürk Bulvarı ile sınırlanır. İstanbul’un diğer bir tepesinde konumlanan ve yine Dünya Mirası Alanı’nın bir bileşeni olan Süleymaniye semtinden (ve Süleymaniye Camii ve Külliyesi’nden) Atatürk Bulvarı ile ayrılır. Alanın batısında ise Tarihi Yarımada’nın önemli yapılarından biri olan Fatih Camii ve Külliyesi bulunur. Yaklaşık 10 hektar büyüklüğündeki Zeyrek Camii ve Çevresi Koruma Alanı, İstanbul’un Tarihi Alanları Dünya Mirası Alanı içerisinde en küçük yüzölçümüne sahip koruma alanıdır. İstanbul’un dördüncü tepesi olarak bilinen ve Bizans’ın ilk döneminde manastırlar bölgesi olarak tanınan Zeyrek semti, bugün anıtsal yapılarıyla o dönemin izlerini hala taşır. Kimi bitişik düzende ahşap evlerden oluşan geleneksel doku, konut alanı özelliğini öteden beri korumuştur. Ancak yangınlar, bakımsızlık ve göç gibi nedenlerle zaman içinde önemli tahribata uğrar. 1979 yılında koruma altına alınan semtin en önemli unsuru Molla Zeyrek Camii’dir. Alanda 67’si kayıp toplam 254 kültür varlığı bulunmaktadır. Alanda kültür varlıklarının 42’si anıt eser, 125’i ise sivil mimarlık örneği niteliğindedir.
İSTANBUL KARASURLARI KORUMA ALANI
İstanbul Karasurları Koruma Alanı, Tarihi Yarımada’nın batı sınırında, kuzey - güney doğrultusunda Haliç’ten Marmara Denizi’ne kadar uzanır. İstanbul Karasurları, Sur yapısı, Karasurları İç Koruma Alanı ve Karasurları Dış Koruma Alanı olarak üç bölümden oluşur. Sur yapısı ve Karasurları İç Koruma Alanı Fatih ilçemizin sınırlarında yer alırken, Karasurları Dış Koruma Alanı Zeytinburnu, Eyüpsultan ve Bayrampaşa ilçeleri sınırları içinde yer alır. 447 yılında yapılan ve İstanbul’u karadan gelen saldırılara karşı koruyan, arkeolojik ve tarihi öneme sahip İstanbul Karasurları Koruma Alanı’nda toplam 5639 yapı bulunmaktadır. Tescilli olan 701 yapının 55’i kayıptır. Alanda yer alan tescilli 701 eserin 233’ünü anıtsal yapılar, 315’ini ise sivil mimarlık örnekleri oluşturur.
YORUMLAR