İrfan Çep ;Bir gereksiz tartışmaya son vermek için zorunlu açıklama:
Ekrem, ara kuşak. Amcası, babası bizim kuşak.
Ali Müdafaa, soy adını bizzat Atatürk'ün verdiği şanslı, müstesna bir dedenin torunu.
İmamoğlu olarak bilinen aile, kendisini Adana Ziraatta okurken Adana Ülkü Ocaklarında tanıma bahtiyarlığına eriştiğim, Ali'nin ailesi, İstiklal harbinde vatan savunmasında gösterdikleri büyük başarıya yakışır şekilde bizzat Atatürk tarafından soyadı kanunu çerçevesinde "Müdafa" soy adı verilmiş.
Malum, soyadı kanununda o gün için bey, paşa yanı sıra -oğlu eki almak da yasak. Bu yasak sonraki yıllarda kalkınca, diğer akrabalarla da uyum içinde olmak adına, yeniden İmamoğlu soy adına dönülüyor.
Aile 80 öncesi doğrudan doğruya MHP teşkilatında, baba Hasan Müdafa il başkanı. Amca Nafiz, Başbuğ'a bağlı Tarım Reformu genel müdürü (şimdi İYİ Parti YİK üyesi). Ali Müdafa Adana ocakta, yurtta ve okulda yöneticilik yapmış çok aktif bir ülkücü ve darbenin ilk üç ayını Adana polis okulunda en ağır şartlarda benimle/bizimle geçirmiş biri.
Sonra pek çokları gibi savruluyoruz ve 90'larda, aile bir kez daha ANAP'ın hareketçi kanadında siyasetle buluşuyor. Hemşehricilik bağı ile Mesut Yılmaz destekleniyor. O dönem, pek çok ülkücü bürokrat, o "hareketçi kanadın" himayesi ile yükselmiştir.
Bu arada üçlü koalisyon sonrası ANAP bitiyor, Bahçeli'li MHP'den de bir cacık olmayacağı anlaşılıyor.
Bahçeli'nin hızlandırması(!) ile AKP dönemi başlıyor.
AKP, kendine yalaka olmayan, teslim olmayanlara hayat hakkı tanımayan bir yönetim tarzını benimseyip, Tayyip Erdoğan "bitaraf olan bertaraf olur" diye bu günlerdeki iki kutuplu Türkiye'ye varacak ayrıştırıcı rotayı izleyince, İmamoğlu ailesi bir "taraf" belirlemek zorunda kalıyor. Ekrem kısa süre BBP'ye ardından, davet üzerine CHP'ye (2005) girip önce ilçe başkanı, sonra AKP'li belediyeyi devirip belediye başkanı oluyor.
Sonrası malum. Başarı başarıyı getiriyor ve bugünlere geliyoruz.
Özetle; yeğenimize, Ali ülküdaşımızın emanetine sahip çıkalım, başarısına saygı duyalım. İstanbul'un hatta Türkiye'nin sevgilisi haline gelmiş bir insana şu-bu da destek oluyormuş diye burun kıvırıp köstek olacağımıza; şundan, bundan çok daha fazla ona biz sahip çıkalım, destek olalım.
Her şey çok güzel olacak.
NOT: Mamak'tan çıktığım günlere ait, Ali'nin ta Trabzon'dan gelip aramızda yer aldığı Erdemli'deki bu fotoğrafı, başarırsam etiketlerim. Yoksa, kim kimdir, yorumda yazarım.
İrfan Çep
İrfan Çep
Ali Müdafa İmamoğlu, sol tarafta arka sırada üçüncü kişi. En uzun boylunun yanında, iki uzun saçlının arasında. Bıyıksız hali olsa aynen Ekrem İmamoğlu dersiniz. Ekrem o zaman henüz 13-14 yaşında ve muhtemelen ailenin reno arabası ile oynuyor olabilir. Bu resimde iki vekil, bir müsteşar ve çok sayıda yüksek bürokrat var. Hayatta olanlara Allah selamet versin, erken kaybettiğimiz can dost, gerçek insan evladı Ali kardeşimize de sonsuz rahmetler eylesin.
İrfan Çep Fişleme yasak Sayın Celep. Şaka bir yana da halen önemli görevlerde olanlar var. Zaten çoğunu yazdım. Tanıyanlar da tanıyor. Kendilerinden izinsiz yapmayayım. 3 Turan, 4 Durmuş, 5 Ali İmamoğlu, 6 Hamit, 7 Akif, 9 Kemal Yılmaz, 12 Yılmaz Tankut (henüz saçlı) 13 Mustafa Bilici, 14 Ben, 17 Hüseyin Yılmaz, 18 Halil Kılınç
----------------
İrfan Çep Yok, Müştebey Hocam. Burası Erdemli-Alata Bahçe Bitkileri Araştırma Enstitüsü. Müdür Kemalettin Yılmaz (Sonra Afyon m.vekili oldu) resimde yok. O da aynı okul, aynı sınıf idi.
------------
Muzaffer Yıldız İrfan kardeşim her zamanki gibi derlemiş toparlamışsın.Bazı arkadaşlarımız ısrarla meseleyi siyasi bakışla yorumlasalarda,İmamoğlu'nun böyle bir derdi yok.Evet her ne kadar millet ittifakının adayı olsada herkesi kucaklayan bir yapısı var ve herkes de kendisini kucaklıyor. Biz Adana gurubu içinse Rahmetli Ali Müdafa'nın yeğeni olmasıyla ekstra ilgi alanımızda.Malumunuz kendisiyle 19 Mayıs kutlamaları için Samsun'a geldiğinde sohbet etme imkanım oldu. Sadece Ali'den ve ailesinden söz ettik, çocuklarına sahip çıkmış, iş güç sahibi yapmış. Amcasıyla beraber çektiğimiz çileli günlerden söz ettik.
Rahmetlinin sağlığında bürosuna ziyarete gittiğim zamanlarda kendisiyle çalıştığını, karşılaşmış olabileceğimizi söylediğinde, benim; olabilir ama ne bilebilirdim ki geleceğin cumhurbaşkanı ile tanışmış olabileceğimi dediğimde, gülerek abim benim diye sarılması ondaki samimiyetin, candan davranışın bir ifadesidir.
Ben şahsen enerjisine, insanlığına, adamlığına bir kez daha hayran oldum ve arkadaşımın yeğeni olarak bağrıma bastım. Kimse kimseden ne daha çok milliyetçi, ne daha çok vatansever. Geçmişte herkes kendince bedeller ödedi, bazıları bunu kullanarak bir yerlere geldi menfaati için kullandı, bazılarıda bedel ödemeye devam etti vede ediyor. Bir kısım riyakar da bedel ödemiş gibi gündemde kaldı bu günlerde de klavye kahramanlığı yapıyor... Son söz:
"İnsan olmak kafidir"
Naci Kara
Alınmasın kimse lütfen. Gerçek şu: Aklı kıt, izanı zayıf, irfandan nasipsiz bir güruh; dar alanda sıkışıp kalan beyinleri ile mankurtlaştıkça mankurtlaşmakta... Hala 12 Eylül öncesi sendromu yaşayan sığ beyinler; hala CHP'mi endişesini AKP'nin başımıza getirdiği (öncelikle FETÖ) yıkımlarla kıyaslıyorlar. Hala anlamadıkları bir şey var: CHP Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne zarar verebilecek bir alt yapıdan gelmiyor. En azından demokrasi taraftarı bir yapı... Konjonktür, 12 Eylül öncesi dünyasına dayatılan komünizm tehlikesinin bertarafı şeklinde tezahür etmiş olup, bundan sonra dünya için, dolayısıyla Türkiye için asla tehlike olmayacak bir ideolojik yapı olmuştur artık komünizm. Dolayısıyla o yapıdan etkilenmesi mümkün olmayan, CHP'nin gücü ile konsolide bir Türk Milliyetçiliği Atatürk'ün kurucu iradesinin tecellisi olacaktır. Bu nedenle elbette İmamoğlu... Allah yardımcısı olsun.