Dağların ardında; yılan gibi kıvrılan yollarda gidiyorum.
Bir köylü kadın ve önünde de
otlattığı buzağılı bir inek önüme çıkıveriyor…
Duruyorum, o da yaklaşıyor arabaya, selamlaşıyoruz
Ve hal hatırdan sonra kısa bir sohbet ediyoruz:
- Bu köydenim. İneği çıkarırım bazen böyle.
Ve otlatırım onu şuracıklarda.
Bursa’da bir oğlum var.
İneğin süt ve yoğurdunu
hem biz yiyoruz hem oğluma gönderiyorum.
Eşim evde; yatalak. Ben de sizin gibi araba kullanırım.
Eşimle birlikte bazen geziye çıkarım…
Bizimki de sizinki gibi otomatik. kullanması kolay oluyo…”
Bu kadın hayatını anlatırken hiç de mutsuz değil.
“Resminizi alayım mı?” soruma
memnuniyetle cevap verdi.
Ve ben de paylaşmak istedim…
Bu ülkede, bir eli yağda, bir eli balda olup da,
mutsuz olan niceleri varken,
bu hanımefendi tebrik edilmez de kim edilir?
Şerif Simavi
