Çakmalarıyla birlikte şimdilerde her taraf ÜSTADLAR ile dolu.
Ama bir zamanlar ÜSTAD denildiği zaman
bazılarımız Merhum Necip Fazıl’ı hatırlardı.
Özellikle ülke insanımızın sağ- sol diye
fraksiyonlara ayrıldığı dönemlerde;
KÜRT İDRİS, Oflu İsmail,..gibi
yeraltı dünyasındaki babaların
revaçta olduğu dönemlerde
Reşat Abimiz, ÜSTAD’a telefon eder.
“Alooo” der ve devam eder:
“Ben Düzceli Reşat…Şimdi
sizi ziyarete geliyorum…”
ÜSTAD şaşırır. Kendi kendine:
“Hayret, babaların Düzcelisi de mi çıktı acaba?” der
Ve heyecanla beklemeye başlar.
Bir süre sonra, kapı çalındığında,
açar kapıyı Üstad. Bir de ne görsün
karşısında bir Reşat vardır.
Bu Düzceli Reşat, onun :
“Hem evladım, hem arkadaşım, hem kardeşim”
dediği REŞAT’tır.
Ve ÜSTAD, bu sıfatlara layık olan Reşat’a,
açar ağzını yumar gözünü,
gereken sözleri söyler artık.))))))))
Reşat Abimiz, geçen sene anlattı bu hatırasını.
“Dostlarımla paylaşabilir miyim?” dediğimde,
“Paylaşabilirsin Şerif, telif hakkı da istemem,” dediler.
Üstad’a rahmet, Abimize de
sağlık ve esenlikler diliyorum..
Selam ve muhabbetlerimle..