Av. Cemil Can

Av. Cemil Can

Ülkemin Meseleleri
av.cemilcan@gmail.com

CIA'NIN ELİ HER YERİMİZDEDİR!..

08 Ekim 2017 - 20:38

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istifa etmesini istediği AKP'li 59 belediye başkanı ile ilgili olarak:

“Belediyelerde görevden alınmanın iki yöntemi vardır. Partiden ihraç veya görevi ihmal veya kötüye kullanmaktır. Tabii ki biz bu yolları denemek istemiyoruz” dedi.

Görevini ihmal eden veya kötüye kullanan belediye başkanı (varsa) bunlar hakkında işlem yapmamak da görevi ihmal ve kötüye kullanmaktır!

Suç işleyen kendi partililerini korumak, devlet adamlığına yakışmaz!

Belediye başkanlarının suç işlemediği bilindiği halde, AKP kan kaybediyor diye, suç işlemiş muamelesine tabi tutularak görevden alınmaları ise ayrı bir hukuksuzluk olup, hiçbir şekilde kabul edilemez...

Kendilerinin veya yakınlarının FETÖ ile bağlantılı olmaları gizlenerek, uydurma nedenlerle seçilmiş insanların görevden alınmaları, hukuk devletinde savunulamaz.

Hukuk devleti ilkesinin içinin boşaltılması ve tek adam yönetimine geçilmesinin sonuçlarından biri budur işte...

Hiç kimse için hukuk güvenliği kalmadığını söylemek abartı değildir...

***

Devlet adamlığı ile bağdaşmayan tutumlardan birini de adı Devlet olan Bahçeli sergiledi:

5000 ülkücünün Kerkük'e gitmek için hazır olduğunu söyledi.

Dikkat buyurun askere gitmek için değil, Kerkük'ü gitmek için hazırlar diyor.

Bahçeli ülkücüleri silahlandırıp Kerkük'e gönderebilir mi?

Bahçeli'ye göre, Kerkük ve Musul'un ilk çıkacak karışıklıkta alınması gereken toprak parçalarıdır!

Plaka numaralarını bile 82 ve 83 olarak belirlemiş.

Türkiye Cumhuriyeti'nin komşu ülkelerle “Irak'ın toprak bütünlüğü” konusunda anlaşmaya vardığı günlerde, iktidarı destekleyen bu partinin; anlaşmaların tam aksine talepleri gündeme getirmesi, hem MHP tabanı açısından hem de ülkemiz açısından büyük talihsizliktir...

***

Devlet Bahçeli ve etrafındaki oligarşiye karşı yükselen muhalefet hareketi ise bir türlü rotasına oturtulamadı...

Başta ABD olmak üzere, küresel güçler elini bu hareketin içerisinden çekmiyor.

Kurulacak yeni partinin kamuoyuna sızdırılan Taslak Program Metni'nde (*) bu çabanın etkisi görülüyor.

140 sayfalık taslak programda değinilmemiş konu yok gibi.

FETÖ için:

“FETÖ, klasik bir terör örgütü değildir. FETÖ, devlet personel ve kaynaklarını kullanan bir casusluk ve terör yapılanmasıdır “ (s.18) doğru testipi yapıldıktan sonra; “Küresel ve bölgesel terörle mücadele kapsamında, terör örgütlerinin amaç ve hedeflerini ayırmaksızın BM, AGİT ve NATO ile uluslararası her türlü işbirliği ve koordinasyon sağlanacaktır” (s.19) denerek, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin arkasında CIA ve NATO parmağı olduğu gerçeği görmezden geliniyor.

Yetmezmiş gibi:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu ikili ve çoklu uluslararası antlaşmalara uygun hareket edecek ve üyesi olduğu uluslararası kuruluşlardaki sorumluluklarını yerine getirmeye devam edecektir. Sorumluluklarını yerine getirirken, müttefik ve ortaklarının Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda kararlı ve ısrarlı bir tavır içinde olacaktır” (s.128) denilerek; NATO'ya müttefiklerin savunma örgütü payesi veriliyor...

Taslağı kaleme alanların Amerikan hayranlığı başka yerlerde de geçiyor:

“Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin önemli müttefiklerinin arasında yer almaktadır. ABD ile ülkemiz arasında derin, çok yönlü ve köklü bir işbirliği mevcuttur. Partimiz bu iş birliğinin eşit, saygın, egemen iki ülke ilişkileri olarak geliştirilerek devam etmesini arzu etmektedir.

ABD ve Türkiye’nin birbirleri için güvenilir ortaklar ve müttefikler olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile ABD’nin önemli ikili işbirliği projelerini gerçekleştirebileceği, her iki tarafın güvenliğine katkı sağlayacak bir ortaklık oluşturabileceğine inanmaktayız. İlişkilerin de bu yönde gelişmesi için samimi ve somut çabalarımızı ortaya koyacağız.” (s.129)

Program, sanki 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin içinde NATO'nun tanker uçakları olmadığını kanıtlamak amacıyla yazılmış gibi...

Yunanistan'ın 152 ada, adacık ve kayalığımızı işgal etmesine ise utangaç ifadelerle değiniliyor:

“Bunun yanında Yunanistan uluslararası anlaşmaların temel hükümlerine aykırı davranışlarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini ve bağımsızlığını ihlal eden bir pozisyondadır. Yunanistan’ın taciz, tehdit ve ülkemizin egemenliğini ihlal eden davranışlarını sürdürmesi kabul edilemez.” (s.133)

Anlaşılıyor ki, Meral Akşener Genel Başkanlığında kurulacak yeni parti, Türkiye'nin Batı Blok'u içerisinde kalmasını savunacak...

Taslakta:

“Ülkemizin savunma politikası da Batı güvenlik sistemine entegre olmuştur. Savunma politikasında en üst şemsiye olarak NATO bulunmaktadır. Türkiye’nin NATO şemsiyesinde olması milli politikalar ve stratejiler uygulamasına engel değildir. NATO bir askeri-siyasi yapılanma olup aynı zamanda üyelerinin savunma ihtiyaçlarını da karşılamaktadır“ (s.134) denilmektedir.

Amerikan karşıtlığının yüzde 95'lere yaklaştığı bir dönemde; yeniden Amerikancılığı öne çıkaran bir partinin başarı şansı olabilir mi?

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma füzelerini satın alıp, rotasını Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) doğru yönlendirdiği günlerde, yeni partinin NATO severliğinin Türk halkında karşılığı ne olacak, pek yakında göreceğiz...

***

Bu tespitlerden sonra, 15 Ekim'de kurulacağı söylenen yeni partinin kurucuları için şunları söyleyebiliriz:

ABD, “güvenilir dost” ise siz değilsiniz!

15 Temmuz Darbe Girişimi'nin başarısız olmasından da mı memnun kalmadınız?

ABD ve NATO ile Ortadoğu'da ortak politikalar sürdürülmesini savunduğunuza göre, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden BOP'a da karşı değilsiniz!

Bir taraftan “terörle mücadele” edilmesi gerektiğini söylerken diğer yandan terör örgütünün sivil uzantısı ile “müzekere etmek” çelişki değil mi?

“Sivil siyasetle konuşmak” başka ne anlama gelebilir?

AKP'nin terkettiği “açılım” politikalarına dönülmesi, AB ve ABD'nin isteği değil mi?

Bu talepleri dile getiren ideolojisiz bir parti var zaten!

CHP bu amaçla ele geçirilmiş ve Y-CHP'ye dönüştürülmüştür.

Üstelik onlar sizden daha cesurlar:

Onların istekleri arasında “eşit vatandaşlık”, “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nın çekince konulan maddelerinin imzalanması da var...

Y-CHP dururken size neden ihtiyaç olsun?..

Asıl programda bu hususlar kaldırılmazsa yeni parti ölü doğar!

***

Oysa Türk halkı, “Akşener Hareketi”ni Türk halkının kurtuluşu yolunda atılmış önemli bir adım olarak görüyordu:

MHP'deki ideolojik sapmaya karşı çıkış; AKP'ye benzemeye ciddi bir itiraz, onurlu bir başkaldırıydı.

“Lider sultası”na bu dikiliş, “parti içi demokrasi”nin önemine de vurgu gibiydi.

MHP'de başlayan bu diriliş, CHP tabanını da silkeleyip uyandırabilirdi...

Hepsinden önemlisi “Meral Akşener” hareketi AKP'den oy koparabilir, tek başına iktidarını engelleyebilirdi...

Henüz vakit geç değil!...

Cemil Can

DİPNOT:

( * ) http://odatv.com/…/Parti%20Program%C4%B1%20O_K_%2023_09_201…