Mekanik çağını kapatıp elektronik çağa son sürat girdik; son sürat gidiyoruz.! Bu teknoloji ile robotlar geliştirdik; artık fabrikalarımızda bile insan gücüne ihtiyaç duymuyoruz.
Bu robotlar iyi de sanki biraz eksik yapmışız; içine ruh koymayı unutmuşuz.!
Bunlar o kadar ruhsuz ki; mekanik çağın çelik çark dişlileri bile daha fazla ruha sahip idi.! Dikkatli analiz edilirse bilimin bulduğu, İnsanlığın hayrına görünen teknolojiler bile öldürmek üzerine.!
Demek ki, Allah dünyanın sonunu getirmek için yine insanları kullanacak.
Bilim, teknoloji o kadar ileri boyutlara taşınacak ki; artık insanın kontrolünden çıkıp insanlığı yok edecek.!
Hiç benimsemeyip şiddetle karşı çıktığım savaşlar bile eskiden daha ahlaklı, daha insancıl olurdu.!
Yakın tarihte dünyanın en kanlı ve çetin savaşlarından olan Çanakkale Savaşı bile içerisinde insanı duygulandıran yüzlerce hikaye barındırır.
Onlardan birini nakledeyim: Gelibolu'da gündüz kıyasıya savaşılır, gece asker sperlere çekilirmiş. Bir cephede Türk askerleri, yüz metre ötedeki sperde ise Anzak askerleri sperlenir, sanki savaşan onlar değilmiş gibi dillerinin döndüğünce birbirlerine meram anlatırlarmış. Türk cephesinde "yanık" sesli Erzurumlu asker her gece o "yanık" sesine bir de "hasret" yükleyerek "Ela Gözlüm Ben Bu İlden Gidersem" türküsünü içli içli okurmuş. Ses ne kadar içli ise gecenin matemi de o kadar hüzün katarmış türküye. Anzak askerleri kelimeleri anlamasa bile duyguyu iliklerine kadar hissederek memleketleri, yavukluları, anne-babaları, arkadaşları, geçmiş hayalleri canlanırmış gözlerinin önünde.
Gün ermiş, ses susmuş.! 1 gün, 2 gün, 3 gün olmuş ses gecenin karanlığını hüzne boğmuyor artık. Anzaklar'ı sarmış bir merak; kağıda, "o Yanık sesli asker neden artık türkü söylemiyor" diye yazıp sarmışlar taşa, fırlatmışlar Türk mevzisine. Askerler yazıdan anlam çıkaramamış, götürmüşler komutanlarına. Komutan; "merak edilecek bir şey yok, bizim Erzurumlu'yu soruyorlar" demiş askerlerine.
İngilizce olarak; "Türkü söyleyen askeri 3 gün önce vurdunuz" diye yazıp aynı taşa sararak atmış Anzak mevzisine. Sperdeki bütün Anzak askerlerinin hüngür hüngür ağladığı rivayet edilirmiş.
İşte ahlaklı savaş bu. Erkek erkeğe savaşmışlar, toprağa düşmüşler, kıyamete kadar koyun koyuna yatacaklar.!
Ne kadın öldürmüşler, ne çocuk.!
İsrail öyle mi yapıyor; "hasta, kadın, çocuk" demeden, "Hastane, okul, ibadethane" bakmadan bombalıyor ha bombalıyor.!
Hiç empati yapmaz mı bu vahşiler? Hiç sormaz mı kendine; "ya benim çocuğum olsaydı?"
Gel de bu vahşilere "insan" de şimdi.!
Çocuk "sabi"dir oysa; hücreleri henüz ölmeye başlamadığı
için acıyı iliklerine kadar duyar.!
Nasıl dayandı o körpe vücutlu yavrularım.!
Parayı bulan Lidyalılar; bilseler ki bir gün yahudilerin eline geçecek, kafa yorup bulmazlardı parayı.
Parayı buldular da ne oldu; kısa zaman sonra Frikyalılar'a yenilip tarihten silindiler. Parayı bularak insanlığa yaptıkları kötülük yanlarına "lanet" olarak kaldı.!
Bilimi toptan yok saymak elbette akıl kârı değil. Medeniyet ateşle başlar. Sonra tekerleğin bulunması, aşılar, elektriğin bulunması.
Daha birçok buluş Seküler yaşamın gereksinimidir elbet.
Fakat Ukba'ya hiç yararı yok.
Bence Ukba'yı değil, günü kurtarır bilim/
Böyle "soğuk nevale" olmaz benim sevgilim...
Ahmet Temel(Tahir) Bulut
YORUMLAR