1094-
İki genç avukat, sırtlarında cüppe ile oturduğum kafeye girdiler.
Biri lavaboya gitti. Diğeri yanındaki adamla ve kadınla 'a.q'lü sohbetler ediyordu
Lavaboya giren fermuarını çekerek çıktı.
Adliyeye doğru cübbelerini savura savura yürüdüler.
. . .
Kasap çırağı ustasına cigara almaya bakkala giderken önlüğünü çıkarır.
Avukat cüppesi kasap çırağının önlüğünden daha mı değersiz?
Utanç verici bir durum.
. . .
Hukukla birlikte avukat cübbesi de paçavra oldu.
Parasını bastırıp özel üniversitelerden diploma alan avukatlar cüppelerine kasap önlüğü kadar kıymet vermiyor, saygı göstermiyor.
O cübbenin mahkeme dışında kullanılmasının ne kadar alçaltıcı bir şey olduğunun farkıda değiller.
Kabul etmeseler de avukatlık değil onların ettiği iş.
Belki hukuk ayakçılığı denebilir.
. . .
Avukatlık aynı zamanda bir karakterin adıdır.
O karakter hiç kimsenin önünde cüppesinin düğmesini iliklemeyen, hiyerarşik astı üstü olmayan, özgür, kendi iradesiyle hareket eden, emir almayan, saygın ve erdemli adama aittir.
Sırtında taşıdığı cübbe de onun saygınlığının remzidir.
Siz hasbelkader diploma almış ayaktakımı adamlar olsanız da o saygın kisveyi ayak altı etmeyin.
HULUSİ ÜSTÜN
YORUMLAR