Misafir Yazar

Misafir Yazar

Alıntı makaleler
fatihten@gmail.com

Türkiye'nin sımsıcak, gündemi...

10 Aralık 2017 - 18:14

Üzerinde konuşulması gereken, Zarrap olayı ve CHP'nin bulduğu Man adası dekontları olayı olmalıyken..

Bu konular, İktidar tarafından başarıyla 2. 3. plana itildi...

Yunan seyahati ve yaratılan sunni Lozan polemiği, bu konuları unutturmaya yönelik hamleydi ki..;

Tahminim gibi gerçekleşti ve...

Cumhurbaşkanının Yunan seyahatinden beklediğimiz gibi, hiçbir sonuç çıkmadı...

Asıl bu ağır konulardan kaçış, Trump'un verdiği müthiş pasla başladı...

Çünkü Kudüs işi işlene işlene bitmeyen, bitmeyecek, bir maden cevheridir...

İçinde; Dine, siyonizme, ırkçılıktan milliyetçiliğe, oradan katliamlara dayanan yakın tarihte gerçekleşmiş olaylar var..!

En baştan alamayız ama, Salı günü Trump'un pasından başlayalım..;

Trump, yeni bir karar almadı..!

1995 yılında ABD devletinin aldığı, Telaviv'de bulunan büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını uygulamaya aldı...

1967 yılında Doğu Kudüs'ü işgal eden İsrail, burayı, o zaman...

"3 bin yıllık İsrail devletinin ve Yahudilerin başkenti" ilan etmişti...

BM İsrail'in bu kararını tanımadı ve ülkeler büyükelçiliklerini Kudüs'e taşımadılar ve Trump'un bu kararına rağmen ABD taşıyabilir ama biz taşımayacağız diyorlar...

Bu gün Kudüs üzerine destanlar yazıp nutuklar atan, AKP genel başkanı, bu olayı saptırıyor...

İsrail bir terör devletidir sözü doğrudur, zaten dünya bunu kabul ettiği için, işgal altında tuttuğu Kudüs'ü başkent olarak kabul etmiyor...

Gelelim bize; Biz bu gerçeği iyi biliyorduk, başbakan Erdoğan..;

2004 yılında ABD'de "Yahudi cesaret ödülünü" alırken de...

2005 yılında Kudüs'de zamanın İsrail başbakanı Ariel Şaron tarafından..;

"3 bin yıllık İsrail ve Yahudi başkenti Kudüs'e hoş geldiniz." diye karşılandığında da...

" İsrail halkına ve hükümetine bu sıcak karşılamadan dolayı teşekkür ederim." Diyerek hem memnuniyetini hem Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu kabul etmiş olmuştu...

Ariel Şaron'u tanıtmadan geçmek olmaz, Erdoğan'ın hararetle sarıldığı Şaron'nun..;

-------------------------------------------------------------------------------------

Savunma bakanı olduğu 1982 yılında, Filistin'de Sabra ve Şetilla kararını alıp uyguladığını bilmiyor olabilir mi..?

14 Eylül 1982 yılında, çoğu çocuk ve yaşlı Filistinlilerin sığındığı Sabra ve Şetilla kamplarına, aşırı sağcı Yahudilerin saldırmasına karar verdiğini ve komuta ettiğini...

16-17-18 Eylül 1982'de 3000-3500 savunmasız silahsız, Filistinli'nin katliamını yaptığını...

Bu katliamda Filstin'lileri bıçaklarla palalarla parçalattığını, kayıp olan en az 350 ceseti bizzat Kızılhaç'ın bulduğunu, tüm dünya biliyor...

Bu gün olduğu gibi hergün "çocuk katili İsrail" dediği çocuk katliamını bizzat Ariel Şaron'un yaptığını bilmiyor mu..???

-----------------------------------------------------------------------------------

Daha yakına gelelim, Mavi Marmara olayından sonra, ABD arabulucuğuyla,tazminat vermeyi kabul eden İsrail'le Türkiye'nin yaptığı anlaşmada...

İki nusha olarak imzalanan bu anlaşmanın bir sureti, Türkiye'nin başkenti Ankara'da bir sureti de İsrail'in başkenti Kudüs'te imzalanmıştır şartını, 20 milyon dolar hatırına görememiş miydiniz..?

Hadi 1967 yılından beri duymadınız ? 2005 yılında sözlü, 2016 yılında bu anlaşmayla yazılı olarak Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu kabıul etmiş olmadınız mı..?

T.C. adına anlaşmaya imza koyan Feridun Sinirlioğlu bu maddeyi sizden sakladı mı..?

Neyse gelelim son iki güne...

Kudüs Müslümanlar için kutsal bir şehirdir, evet ama sadece Müslümanların değil Hrıstiyanların ve Musavilerin de aynı derecede kutsl şehridir...

AKP genel başkanı..;

Kudüs bizim ilk kıblemizdir...

Peygaberimizin ilk Miraca çıktığı yerdir...

Hz. Ömer'in bize hediyesidir...

Selahattin Eyyubi'nin...

Yazuz Sultan Selim'in, emanetidir. Diyerek konuyu Dini ve tarihi bilgilere dayandırıyor...

Türk milleti aslını inkar eden bir millet olmamıştır, diyor...

Doğrudur ama eline mikrofonu alıp tarihi yanlış ya da eksik anlatanların, tarihin dedikleri gibi olmadığını bilmeleri gerekir...

Bu gün Kudüs'te 10-15 İsrail askerinin arasında darp edile edile sürüklenen Filistinli bir gencin durumu içimi yakarken...

Arka planda, pek lüks olmadığı ve tabelasındaki özensiz yazıdan Filistinli'lere ait olduğu belli olan..;

Lewrence Oteli tabelası dikkatimi çekti, evet siz Türk olarak ne kadar sahip çıkmaya çalışırsanız çalışın Filistin'liler Türk'leri asla sevmiyorlar...

Bu gün Lewrence adını yaşatmaya çalışanlar benim kardeşim olamaz...

Yine AKP genel başkanına hatırlatayım; Mart 2013'de, Nisan ayında Gazze'ye gideceğinizi açıklamıştınız, sonra gitmediniz...

Söylentiye göre El Fetih ile Hamas arasındaki rekabete, Hamas'tan yana tavır aldığınız için, el altından protesto edilmişsiniz ve hala Filistin'e gitmediniz...

Hatta, zamanın ABD dışişleri bakanı John Kery'in gitme emrine uyduğunuz söyleniyor..?

Neyse yine bu konuda sizin dediklerinizle devam edelim..!

Kudüs'te son ana kadar kalan, Osmanlı'nın Niğdel'i onbaşısını alkışlatıyorsunuz..?

Allah Rahmet Eylesin...

9 Aralık 1917'de Osmanlı'nın direnmeden Kudüs'ü İngiliz'lere teslim ettiğini, buna rağmen İngiliz'lerin kurşunladığı Osmanlı kapısı Yafa'daki kurşun izlerinin bu gün hala durduğunu söylerken, dinleyenlerin gözlerinden yaşlar akıttınız...

9 aralık 1917'de muzaffer edayla Kudüs'e giren İngiliz generalini, çanlarla karşılayan, Filistin halkının sevincini sadece oradaki Hıristiyan ve Musevilere mal ediyorsunuz, oysa gerçek..;

Filistinli'lerin ve Arapların tümünün, 1. Dünya savaşı sonrası Osmanlıyı parçalayan İngilizlerin yanında savaşarak, Türk askerlerini arkadan vurdukları gerçeğidir...

Şiire meraklısınız ya buyurun..:

Filistin cephesinde savaşan bir Türk askerinin şiiri..;

"Gazzenin meğer kumundan çokmuş kalleşi,

Nasıl vurur insan sırtından, DİN KARDEŞİ..!

Filistin, Trablus, Yemen, illeri.

Hangisini kanım ile sulamadım..?

Gezdim cephe cephe çölleri,

Türk'e Türk'ten başka dost bulamadım..! "

Bir gün bu şiiri okursanız, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmay aday olabilirsiniz ancak..!!!

Devamı var..;

Dr. W.H.T. Squires adlı ABD'li hemşire; "Halep Hatıralarım" adlı kitabında.;

"Halep'te hemşirelik yaptığım dönemde 3 tabur Türk askerini tedavi ederken, hastaneyi araplar bastı, sırayla o yaralılara süngüyle sert darbeler geçirdiler. Öylesine içim yandı ki, iki damla göz yaşı içinde sonunda dayanamayıp, dışarıya çıktım. Halep'teki son Osmanlı askerleri de o hastanede Arapların Tekbirleriyle öldürüldü. Aynı gün Kudüs düşmüş İngilizler Kudüs'e girmişti. Şaşkınlık içindeydim, bu olayı Arapların bunu kutladığını gördüm. İnanın hep ön yargıyla yaklaştığım bu insanların uğradıkları ihanetleri, hele o hastanede ölen askerlerin cesareti beni öyle etkilemişti ki bu insanlar için günlerce ağlamıştım..."

Dediğinden haberiniz yok, ya da bu yaşanmış gerçeklerden hainlerin Müslüman Filistinliler olduğunu bilerek, bahsetmiyor olabilir misiniz..?

Mustafa Kemal Atatürk Filistin ve Sina'da, Yıldırım Orduları Komutanıyken...

Filistin ve bölge Arap halkı için İstanbul'a gönderdiği raporda..;

"Bölge halkının biz Türkleri düşman gibi gördüğü ve İngilizleri kurtarıcı gibi beklediği yönünde kanaatim oluştu" dediğini danışmanlarınız, arşivlerde bulamammış olabilir mi..?

Sina deyince, Sina çöllerinde İngilizlerin yaptığı asit kuyularına sokulup çoğu en az gözlerini ya da çoğu organlarını yitiren, vahşice öldürülen Türk askerlerinin hazin hikayesini okurken de şu yazarken olduğu gibi yaşlarım yazmama engel oluyor...

Bunların suç ortakları körü körüne savunduğunuz Filistinli ve din kardeşim dediğiniz Araplardır...

Zorla bizi Araplara Filistinlilere kardeş yapamazsınız, en azından ben kabul etmiyorum...

Tüm bunlara rağmen Atatürk, 1937 yılında İsrail'lileri ve Avrupalıları uyararak ;

Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için,hemen bu gün kanımızı dökmeye hazırız...

Dediğini ve bunun için Arap ve Müslüman aleminin birlik olması gerektiğine işaret ettiğini niçin söylemiyorsunuz..?

Bu gün Kudüs konusunda ABD'ye tek tepki gösteren siz ve örgütlediğiniz yandaşlarınızdır...

Türkiye'nin dört bir yanında yapılan protesto olayları Trump'un istediği olaylardır...

Silahlanmaya neden olacak her hamle onun sallanan başkanlığını tutturmak için bir vidadır...

Çünkü kaos demek silah satışı demektir...

ABD yarın kaba kuvvetini gösterip, "barış güvercini" oluverir, onu darıltmayalım...

Bu gün konuyu kaşıyan Trump'ken, İsrail'le ilişiğimizi keseriz demenizin ardında bu delikanlılığınız olmalı..!!!

Suudi Araplar usulen konuşurken, vatandaşlarına sokağa çıkıp ABD'yi ve İsrail'i protesto etmeyin diye uyarıyor...

Sadece kendi ülkesinde değil, Ürdün'de yaşayan vatandaşlarını da bu yönde uyarıyor...

Ürdün ve Lübnan mırın kırın bile edemiyor, Mısır eh işte, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri suskun, Yemen kendi derdinde, Sudan yok gibi...

13 Aralık Çarşamba günü İstanbul'da toplanacak İİK'ya kim gelecek bakalım..?

İslam ülkeleri arasında, Türkiye'den sonra, ele avuca gelecek Mısır devlet başkanı ve Suriye başkanının bizim başkanla şahsı hesabı yüzünden gelmeyeceklerdir...

Hani İslam birliği..?

Gaza gelip Trump ve İsrail'e kafa tutarken temennim, iç politikaya dönük şovmenliğinizle kalsın, yoksa...

Suriyeli kardeşlerimiz gibi, bir kaç milyon Filistin'li kardeşimiz olacak..!

Benden söylemesi...

Bak bu uyarıyı 6 yıl evvel Suriye için yaptım, dinlemediniz..!

Devlet yönetimi bilgi ister, boş konuşmalara karnımız tok..!!!

 

TC Hayrullah Ertem