Erhan Çipa
Face da yazanlar içinde ilginç kişiliğiyle dikkatimi çeken, zekası büyük, soy ismi Küçük olan bir arkadaşım var.Akit Gazetesinin Cüneyt Arkın hakkında olumsuz şeyler yazmasına üzülmüş. -Denge olsun diye belki- Yakın hafızayı göreve çağırıyorum ve birkaç cümle yazıyorum.
“Ediz Hun var bir de, tanıştım o günkü Büyük Ada gezimizde Hikâye şöyle... Bir başına yaşamayı başarmış bir ağabey var Ada'da; Gani Müjde'nin ağabeyi Rüştü Müjde. Balat'tan tanıdık ve hemşeri.
Evde yoktu, Ada da Gani Müjde den daha fazla tanınan ablasını aradım. Arka sokakta gayrimüslim bir komşunun cenazesine gitmiş. Kilisenin ismini sorarak o sokağa saptığımda devetüyünden palto, kaşmirden yapılmış şapkasıyla uzun boylu bir beyle karşılaşıyorum. -Ben zaten ne zaman Büyük aDA'ya gitsem Orhan Pamuk'la karşılaşıyorum-
Kilisenin ismini sordum, göz göze geldik. Ediz Hun olduğunu anladığım an da zarif Türkçesiyle "Aman Efendim araçlara dikkat edin, biraz dalgınsınız" dedi.
Geri döndüm, yanına yanaştım, kolumu omzuna attım ve kulağına fısıldadım. -vaktim olsa neler konuşurdum?- tahmin edin artık-
-“Bu saçları bunca yıl nasıl korudunuz?” Filmlerde gördüğümüz, ona çok yakışan tebessümü belirdi yüzünde.
-"Yaş seksen iki dedi önce" ve sonra o da fısıltıyla konuştu. "Aman efendim sizinkilerde fena değil. "İnanın geride kalan zamanlara yeter" Siz şimdi inanmayacaksınız ama CKM de Orhan Pamuk'a bir önceki imza gününde birlikte çekildiğimiz fotoğrafı gösterdiğimde -Kuyruktakilere dönmüş ve Hangimiz daha yakışıklıyız diye sormuştu...
Sizden ricam benzeri riskleri alın ve yaklaşın gözünüzde büyüttüğünüz ünlülere.
Sizlerden çok farklı olmadıklarını, insan taraflarını keşfedeceksiniz.”
YORUMLAR