Üç kuşaktan bahsediyorlar:
X.Y ve Z..
Y kuşağından mıdır bilemem;
amma oldukça sorumsuz
ve dahi şımarık bir kuşak var galiba piyasada.
Dedem Osmanlı böylelerini değerlendirirmiş.
Meselâ; yükselme döneminde Azap askerleri varmış.
Bunlar; başıboş, işsiz güçsüz, serseri
takımından oluşan muharip bir sınıfmış..
1500'lü yılların başlarında bunlar, zapt-u rapt altına
alınıp ocakları kurulmuş.
Padişah sefer açtığında; memleketin
ne kadar boşta gezeri varsa:
"Gazamız var!. Sizlere, şehit olup
cennete girme imkanı çıktı..
Koşun gelin.." diyerek
savaşa davet edilirlermiş bu Azap askerleri.
Mermerlere vura vura nasırlaşmış elleri
ve talimlerle gelişmiş pazulu kolları ile
davete icabet ederlermiş.
Orak, tırpan, dirgen, keser, nacak, sopa;
ellerine ne geçirirlerse kapıp ordugaha katılırlarmış.
Ve dahi ordunun en önünden yürürlermiş.
Düşmanla ilk karşılaşma şerefine onlar nail olurlarmış
Kuşatmalarda, önce onlar surlara saldırırlarmış..
Düşmanı yorma ve yıldırma işi bunlara aitmiş.
Ve bunlardan sonra da, profesyonel askerler
saldırıya geçermiş.
Sadece İstanbul'un Fethi sırasında
onbinlerce Azap askeri surlara hücum etmiş.
Şimdi 21. Yüzyılı yaşıyoruz.
Güya sıcak ve soğuk savaşlar dönemi bitti diyorlar.
Diyorlar ama çevremiz yanıyor.
İnsanlar, kadınlar ve bebeler öldürülüyor.
Bu felâketlerden, savaş belasından Rabbim bizleri
ve ülkemizi muhafaza eylesin.
Eylesin de, sokaklarda gezen başıboş
ve dahi sorumsuz, işsiz güçsüz insanlar ne olacak?
Onlar için âkil adamlarımız ne düşünürler dersiniz?
Âli devletimiz, bunları yararlı işlere yönlendirmek için
projeler geliştiriyor mudur acaba?
Hele şu belalı KORONA günlerinde
sorumluluklarımız daha da ziyadeleşti.
Sizin de mutlaka diyecekleriniz vardır değil mi?