Bir gün Muaviye ve arkadaşları hoşça sohbet ediyorlardı.
Bir ara Muaviye dedi ki:
“Ey Şam ahalisi!
Siz hiç Hak Teâlâ'nın Kelamının (Kur’an’ın) bir yerinde,
“TEBBET YEDA...…”
"Ebu Leheb’in eli kurusun,”
buyurduğunu duydunuz mu??
Orada bulunanlar:
"Evet, duymaz mıyız hiç,” dediler.
Muaviye devam etti:
“ Bilmiş olunuz Ki, Ebu Lehep,
UKAYL’in emmisidir. (Amcasıdır.)
Bu çirkin, gönül kırıcı şaka üzerine
orada bulunan Ukayl bin Ebi Talip (r.a.)
söz aldı ve o da, benzer bir soruyla
bu sataşmaya cevap verdi:
" Ey Şamlılar! Siz, aynı surede
Rabbü’l- Izze’nin (Allah’ın),
“Ve’mraetühü hammalete’l- hatab”
yani onun karısı da, odun hamalıdır,”
buyurduğunu da işittiniz mi?" dedi.
Oradakiler:
--Evet, evet. Duymaz mıyız hiç? dediler.
Ve Ukayl, sözlerine devam etti:
-O halde iyi biliniz ki, o hammalete’l- hatab,
yani odun hamalı o kadın, Muaviye’nin HALASIDIR..”
DOSTLARIM !
Zaman zaman Bizler de, böylesi şakalar yaparız değil mi???
Birilerini soyu- sopu ile, etnik yapısıyla
değerlendiririz değil mi?
Oysa Kur’an’da buyuruluyor ki::
"Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle
bir dişiden yarattık.
Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki,
birbirinizi kolayca tanıyasınız.
Allah katında en üstün olanınız,
O'na karşı derin bir sorumluluk
bilincine sahip olanınızdır.
Allah her şeyi bilendir,
her şeyden haberdar olandır." (Hucurat, 13)
“ Kim zerre kadar iyilik yapmışsa,
onu(n karşılığını) görecek,
kim de zerre kadar kötülük yapmışsa
onu(n karşılığını) görecektir. (99/7,8)
Aman dikkat, incitici şakalardan sakınalım.