“Hafızayı beşer nisyan ile malüldür,” derler.
Unuturuz birçok şeyi gerçekten.
Atamız Hz. Âdem bile, sonsuzluğun
cazibesine kapıldığı için
Rabbine verdiği sözü unutuvermişti;
Son Peygamber de (s.a.s), vahyi alırken
Kur'anın sözlerini ve ayetlerini,
unutmaktan korkuyordu.
Bu endişe ve korku ile tekrar ediyordu.
Ama bu durum onu çok yoruyordu.
İşte bunun içindir ki, yüce Allah,
Sevgili kulunun kalbini rahatlatmak istedi.
Ve şöyle buyurdu Muhammed kuluna:
" Ey Muhammed, Kur'an'ın sana vahyedilişi
sona ermeden onu okumakta acele etme
ve “Rabb'im! Bilgimi artır” de. (Tâ-hâ,20/114)
Evet, o Kur’an’ın bir kaynağı ve bir amacı vardı.
Onu gönderen, gönderdiğine onu unutturmaz
ve Kitabının peygamber sözüyle
karışmasına asla izin vermezdi.
Peygamber de, telaşa kapılmamalı,
ama duayı da elden bırakmamalıydı.
Bizler de O’na öğretilen duayı okuyalım mı?
“RABBİ ZİDNÎ ILMEN VE FEHMEN"
duasını okuyalım mı?
Faydasız bilgilerden uzak kalmamız için,
Onun bize öğrettiklerinin aklımıza nakşedilmesi için,
Hayatımızın vahyin ışığı ile aydınlatması için
“RABBİM! İLMİMİ VE ANLAYIŞIMI ARTTIR” diyelim mi?