Milli bir duruşun yoksa kuracağın hayalin "İSTİKLALİ" olmaz

"MİLLİ KİMLİK NEDİR"...
Milli bir duruşun yoksa kuracağın hayalin "İSTİKLALİ" olmaz.

Bir milletin kendine özgü düşünüş ve yaşayış biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal değer yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütünü, "Milli Kimlik ve Hüviyeti" ifade eder.
Geçen yıllarda ATV ekranlarında yayınlanan ve
Kenan İmirzalioğlu'nun sunuculuğunu yaptığı programda yaşanılanlar bizleri hem düşündürmüş hemde çok ciddi bir karamsarlığa sevk etmiştir.
ATV'deki "Kim Milyoner Olmak İster" adlı yarışma programında "1921 ve 1961" Anayasalarında yer aldığı biçimiyle Türkiye'nin "Başkenti" aşağıdaki illerden hangisidir? sorusunu bilemeyen bir Tıp Fakültesi öğrencisi ve mütereddit kalan orada ki seyircilerin acaba hangi millettin temsilcileridirler veya hangi zihniyetin ürünüdürler?" diye düşünüp durmaktayız.

Beyler bu soru sıradan bir insana değil eğitimini Tıp üzerine almakta olan bir yarışmacıya soruluyor. İşin ilginç yanı böyle bir soruya şak diye cevap vermesi gereken gençlerimiz olması gerekirken, yarışmacı bu durumu, ancak seyirci jokeri ile aşabildi. Demek ki eğitilmeye çok ihtiyacımız var. Bu durum eğitim seviyesinin, seviyesizliğini hemde toplumsal değer yargılarının milli kimlikten uzaklaşılmasının seviyesizleştigini gösteren en büyük belirginleşen bir durumun bariz ispatıdır.
16 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkan Yunan işgal ordusu İtilaf Devletlerinin de desteği ile 8 Temmuz 1920 tarihinde Yunan Silahlı Kuvvetlerine mensup ordusu Anadolu topraklarına girer. İşgal kuvvetlerinin başındaki Venizelos’un oğlu Sofokles Venizelos’un Bursa’yı işgal eden Yunan ordusunun başında bulunduğunu ve akabinde Bursa’nın ele geçirilmesinin ardından ilk iş olarak büyük Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi’nin türbesine giderek, buradaki sandukayı tekmeleyip "Kalk ey koca sarıklı, koca Osman! Kalk da torunlarının halini gör! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim" diye bağırdığı soylentilerinin dilden dile anlatılarak, sayfadan sayfaya aktarılıp günümüze kadar gelindiğini biliyoruz!
İhanetin adı "VATAN" olunca namus paçavra olur.

Bu yaşanılanlar şehir efsanesi olmuş ve herkes tarafından bilinen gerçekler. Peki keşke "Yunan galip gelseydi" veya Kurtuluş savaşını İngilizlerin destekçisi Yunanlılar kazansaydı o zaman bu durumdan daha beterleri ile karşı karşıya kalmayacak mıydık? Bu nasıl bir düşüncedir böyle! Osman Gazi'nin sandukasını teklmeleyen ve ecdadımız için çirkin ifadelerde bulunan Sofokles Venizolosun sözleri sizi incitmiyorsa tabi ki keşke Yunan kazansaydı dersiniz! Cehaletin bu mimarları güya dine onlar kadar Yunanlıları kast ederek zarar vermedi diyecek bizde buna izin vereceğiz öyle mi? O salonda bulunan izleyicilerin Türkiye'nin Başkenti konumunda ki bir yerde cehaletin millet olarak milli kimlikten uzaklaşılmasının tezahürü olarak görülmesine vesile olmasını dile getirir. Bu durum "Milli Mücadele" kahramanlarımızın aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin hatıralarını hiç incitmez mi? Hilafet makamının Osmanlı Sultanlarına Mısırın fetihi ile geçtiğini biliyoruz. Abbasilerin Hilafeti "Memluk Devletinde" nostaljik bir konuma düşmüştü? Onun için böyle bir Hilafetin, keşke Yunan kazansaydı söyleminin ayıbından daha büyük bir ayıp olabilir mi, bu durum aynı zamanda, dine ve diyanete ve vatana karşı olan büyük bir ihanet söylemidir.
Herkes şapkasını çıkarsın ve önüne koysun, bir vicdan muhasebesi yapsın. Bu devlet hepimizin, eğer böyle şuursuz, milli kimlikten uzak gençler yetiştirirsek geleceğimiz aydınlık yarınlara çıkmaz. Yüce Türk milletinin töreci değer yargılarına sahip olduğunu biliyoruz. Her şey güzelim, cennet vatanımız için bu yolda ki önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptıklarına ve söylediklerine kulak verirsek gerçek anlamda bir millet "Türk" olduğumuz tescillenir.
Türk milleti kim vurur sana perçin
Dağı taşı yakarız kül ederiz bilesin.

Ali KARACA
Araştırmacı Tarihçi
Yazar ve Şair
İSTANBUL