Bir "Hüseyin SEYHAN" ve "Ali KARACA" çalışması..
DOĞA VE İNSAN...
Sevgi baharında açan aşk tomurcukları
Gülümseyen edasıyla yüzünde şekillensin.
Ali KARACA
Ben doğaya ve doğanın eşsiz güzelliklerine ilgi göstermeyenlerin insanlık sevgisinden de yaşamın zevkinden de çok uzak kaldıklarına defalarca tanık oldum.
Anne sevgisinden sonra mutluluğun sırrını hep doğa sevgisinde buldum. Bana göre doğa sevgisinden uzak bir hayatı yaşamakla, yaşamamak hemen hemen aynı şeydir. Doğayı sevmeyen insan başka bir şeyi sevemez.
Sevgi hissinden insan tamamen yoksun olunca da umutsuzluk denizinin tehlikeli girdabına kapılarak belirsiz bir sona doğru adım adım sürüklenir. Hatta böyle insanlardan çok zayıf iradeliler ölümü kurtuluş bilip hayatlarına son verirler.
Sevgi yüreğin merhametinin bir tezahürüdür, aşk ile bakmasını bilirseniz, görmek istediğiniz güzelliği mutlaka görürsünüz.
Ali KARACA
Kör insanlar için görmek nasıl uzak bir hayalse bu insanlar için sevmek öyle uzak bir hayaldir. Gönül penceresini simsiyah perdelerle kapatan bu insanlar doğanın altın tepside sunduğu güzellikleri bakar ama göremezler. Baharda bülbülün güle söylediği şiirleri duyar ama işitmezler. Şarkıların, türkülerin, romanların, öykülerin sihirli dünyalarına girip de yaşamak varken kas katı hakikatlerin acımasız dünyasında ayaklarını prangalanmış müebbet mahkumlar gibi yaşamayı sürdürürler.
Tabi ki bunun adına yaşamak denirse!
Ben de doğa sevgisiyle pembe düşler dünyasının çok uzak iklimlerine kanat açıp süzülmeyi, kap karanlık dünyaların dipsiz uçurumlarına yuvarlanıp da gitmeye her zaman üstün tutarım.Nasıl sevmem ki doğayı; ben doğanın içindeyim, doğa benim içimdedir. Gündüz gözümün önünde geceleri düşümdedir. Ben ondan hep kaçsam bile o hep benim peşimdedir. Yani insan kendi hakikatinden daha doğrusu kaderinin önünden kaçamaz.
Bir bilseniz doğa için neler neler hissederim, fakat hissettiklerimi tam olarak söyleyemem :
Sıcak yaz gecelerinde sahile doğru yürümek. denizlerden dağlara dek esen ılık rüzgarların bir annenin eli gibi şefkatli okşayışını iliklerinde hissetmek, gündüzleri sahilin yalçın kayalıklarında martıların yankılanan yanık sesleri, yerine şimdi bir fısıltı gibi ritmik dalga seslerinin hüzünlü musikisini ruhumun derinliğine sindirerek saatlerce sessizliğin örtüsüne bürünmüş bu kıyılarda yapa yalnız bir şekilde avare, avare gezmek ve nihayet dönüş vaktinin geldiği gecenin geç saatlerinde gece böceklerinin hiç dinmeyen şarkılarını tarifsiz hisler içinde dinleyip kendinden geçmek ve bir yandan mas mavi bir gökyüzünün sonsuz derinliklerinden bana sürekli göz kırpan elmas renkli yıldızları, diğer yandan hem sağımdan hem solumdan, hem önümden hem ardımdan, bir yanarak bir sönerek bana hep yoldaşlık eden ateş böceklerini de seyrederek eve dönmek, isterim.
Sonra da annemin sıcak bağrına muhtaç kuş yavrusu gibi beni hasretle bekleyen yatağıma sığınarak gecenin aylı yıldızlı mavi örtü altında bana bana doğanın sunduğu bu eşsiz güzellikleri rüyalar aleminde de görebilmek umuduyla sabaha kadar deliksiz,derin bir uykuya dalmak, günün ilk ışıklarıyla kuş seslerinin ısrarlı çağrılarına uyarak yeni bir güne başlamak, hazinelere bedel bu doğa güzelliklerini gündüzün de seyre dalmak bana göre bu hayatı doya doya yaşamaktan başka hiç bir şey değildir. İnsan fıtratın bu güzelliklere duyarsız kalması mümkün değildir. Belki harikuladeliği kimse tutamaz belki de takalayamaz ama hayalini kurar ve umut eder.
Ey bülbül seni arzular bir gül
Bir gönül yanar sende kül olur
Sen bir gonca güle bezesersen bile
Mevlana gibi aşk ateşinde yanar kül olur.
Ali KARACA
Aşk ve sevgi bir insanın hayatında yaşayabileceği en güzel duygulardır. Kimi İlah-i bir aşka tutkundur, kimi bir güle kimi de bülbüle..
"Çünkü aşk sevginin tutkulu halidir."
Hüseyin SEYHAN = Ali KARACA
Emekli Edebiyat Araştırmacı Tarihçi
Öğretmeni Yazar ve Şair
İSTANBUL İSTANBUL
YORUMLAR