"Tarih kahramanları yazarken, yüce TÜRK milletini baş sayfaya koyar."
Ali KARACA
Türk tarihinin şanlı ve eşsiz zaferlerinden birisi olan "Kut'ül Amare" savaşı İngilizlere karşı kazanılmış olan büyük bir zaferdir.
Enver Paşa'nın da amcazadesi olan Halil (KUT) Paşa Küt'ül Amare zaferi sonrası soyadı kanunu çıktığında Felahiye kahramanı olarak "KUT" soyadını alarak bu zafer ile anılmıştır.
İngiltere Basra üzerinden zengin yeraltı kaynaklarının bulunduğu toprakları elde edebilmek için 15 Ekim 1915 yılında "Orta Doğu" coğrafyasına girerek, önce Bahreyn'i işgal etti ve daha sonra da Irak topraklarına giriş yaptı.! İngilizler, Osmanlı Devleti'nin birliklerine üstünlük sağlayarak Bağdat'a doğru ilerledi.
O dönemde Osmanlı Devleti bir çok cephe de savaşıyordu, fakat o zor şartlar altında "Kut'ül Amare" de Türk ordusu mağrur, İngiliz ordusunu bozguna uğratarak perişan etti. "29 Nisan 1916’da" sonuçlanan savaşla birlikte, Kut’ül Amare’ye giren ilk Türk birliği, aynı gün içinde Hükumet Binasına Türk Bayrağını çekiti. Halil (KUT) Paşa kılıcını uzatan General Towshand’a "Buralar şimdiye kadar bizimdi, bundan sonra da böyle olacak." dedi.
Savaş sonucunda o gün beş general olmak üzere, on üçü üst düzey subay, dört yüz seksen bir subay ve üç bin üç yüz dokuz İngiliz askeri esir alındı. Bu zafer İngilizlerin gördüğü en korkunç yenilgiydi. Irak ve Suriye topraklarını işgal eden İngiliz kuvvetlerine Nurettin Paşa komutasında ki Türk birlikleri tarihi bir yenilgi tattırdı. "Küt'ül Amare" zaferi Türkiye Cumhuriyet'i Devletinin "NATO" girene kadar kutladığı önemli savaştı fakat 1950 sonrası bu zafer kutlamalarda ve okul kitaplarından kaldırılmıştır.
Fakat daha sonra adına "Skyes Picot" antlaşması denilen ve "İngiltere ve Fransa" arasında sağlanan antlaşma ile; Osmanlı imparatorluğunun Anadolu ve Ortadoğu'da ki topraklarının paylaşımını ele alan gizli bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşma "16 Mayıs 1916" da Fransa adına François Georges Picot, İngiltere adına da Sir Mark Skyes imza atmıştır. Tabi ki İngiltere daha sonra müttefiki olan Fransa'ya da kazık atarak onları da Orta - Doğu meselesinde devre dışı bırakarak tek başına hareket edecektir.
Daha sonra yapılan "Skeys Picot" anlaşması gereği İngilizlerin desteği ile Yunanlılar 15 Ağustos 1919 yılında İzmir'i işgal etmesiyle birlikte başlayan işgal, İtilâf devletlerinin de bu savaşa katılmasıyla birlikte "Milli Mücadelemiz" yani Kurtuluş savaşımız başlamış oldu. Yüce Türk milletinin son kalesi olan Anadolu toprakları artık düşmanın işgaline uğramıştır. 19 Mayıs 1919 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a kurtuluş mücadelesini başlatmak için çıkmıştır. Anadolu ve Trakya toprakları Osmanlı Devletinin küçücük bir kara parçasına sıkıştırılması ve işgali Türk milletinin neleri başarabileceğini bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir. İstiklal savaşımızın şecaat kahramanları kadim Türk kültürü ile yoğrulmuş topraklarımızdan düşmanı sökerek atmıştır.
Necip Türk milletinin Mezopotamya ve Kutsal Hicaz bölgesi dediğimiz topraklarda ki varlığı, kutsal Mekke, Medine ve Kudüs şehirleri 1917 yılına kadar Osmanlı Türk Devletinin hakimiyeti altında idi. Arapların, Şerif Hüseyin önderliğinde İngilizlerle iş birliği yapması ve Filistinlilerin, Yahudilere büyük çaplı toprak satması sonucunda 23 Ağustos 1516 Ridaniye savaşından 29 Nisan 1916 - 1917 yılına kadar kesintisiz olarak Kutsal toprakların ve Hicaz bölgesi dediğimiz beldelerin Türkler tarafından 400 yıl yönetilmesinin; Aynı inanca sahip olsak da çöl Bedevileri olan ayrılıkçı Araplar tarafından hazmedilememiştir. İlk fırsatta İngilizlerle iş birliği yapan bu asiler ilk olarak "Kudüs'ün" düşmesine vesile oldular. Daha sonra gerisi bu topraklar ve şehirler bir çorap söküğü gibi tek tek düşmüş ve "Kutsal Hicaz" bölgesinde ki Türk hakimiyeti sona ermiştir.
Kurtuluş savaşı sonrası Lozan anlaşması görüşmeleri yapılırken Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, İsrail ve Arabistan toprakları bu bölgeler İngilizlerin işgali altındaydı ve buralarda ki Osmanlı egemenliği 1917 yılından itibaren fiilen artık sona ermişti. "Milli Mücadele" veren Türk ordusu düşmanı bu topraklarda değil Anadolu’da yenmiştir. "Tarihin inkar edilemez gerçekleri de hakikati de böyledir." Ama bu gerçeklerin de herkes tarafından çok iyi bilmesi gerekmektedir. Zaten Arap Araplığını yaparak aziz Türk milletini sırtından vurarak intikamı almıştır. Şimdi bu ihanetin bedelini ödüyorlar. Gazze'de yaşanılanlar bugün ortada, Filistin toprakları İsrail tarafından tamamına yakını ele geçirilmiş durumda.! Ne acıdır ki ABD daha sonra girmiş bu topraklara, onların tabiriyle Orta - Doğu coğrafyasında, kan ve gözyaşı hiç eksik olmamış, barut kokusundan başka hiç bir şey solunmamış ve huzur denilen şeyi hiç kimse görmemiştir.
Halil (KUT) Paşa "Kut'ül Amare'de" İngilizlere Türk milletinin kim olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türkler Çanakkale "Boğaz Savaşları" sonrası düşmanı İngilizleri yenerek onları bir kez daha mağlup etmiştir.
"Cesaret insanı zafere, kararsızlık felakete, korkaklık ise ölüme sürükler."
Yavuz Sultan Selim Han
Ali KARACA
Araştırmacı Tarihçi
Yazar ve Şair
İSTANBUL
********************************
BİR OF'LU ŞEHİD İBRAHİM EFENDİ
Ahmet oğlu İbrahim Gözaydın
Doğum: OF - 01 / 07 / 1874
Şehadet Tarih: 03 / 04 / 1916 Kut-ul Amâre savaşı Felahiye cephesi çarpışmalarında 44 yaşında şehit oldu.
Savaşa Çorum Sungurludan katıldı, (Rus işgali nedeniyle Of'tan Sungurluya kardeşleri ile hicret etmişti,
Buradan Abisi Hasan (Çanakkale savaşı sonrası, Sungurludaki ailesinin iaşesi için İzmirde din görevlisi hocalık yapıyordu)
Geriye İhsan, Halil, Fatma, Zahide adında dört yetim bıraktı.
Devam eden savaş 29 Nisan 1916 Kut-ul Amâre Zaferi olarak tarihe geçti.
Bütün şehitlerimize Allahtan rahmet dilerim
*******************************
Kût'ül-Amâre Kuşatması (Birinci Kut Muharebesi), I. Dünya Savaşı'nın Irak Cephesi'nde, Osmanlı Devleti ile Britanya İmparatorluğu arasında gerçekleşmiş bir kuşatma muharebesidir. 8.000 askerden oluşan Britanya-Hint garnizonu Bağdat'ın 160 kilometre güneyinde Kut kasabasında Osmanlı ordusu tarafından kuşatılır. 1915 yılında bu kasabanın nüfusu 6.500 civarıdır. 29 Nisan 1916'da garnizonun teslim olmasını takiben kuşatma esnasında sağ kalanlar esir olarak Halep'e götürüldü. Kuşatma tarihçiler tarafından Birleşik Krallık ve İtilaf Devletleri için önemli bir yenilgi olarak sınıflandırılmaktadır

YORUMLAR