(Prof Dr Faik SARIALİOĞLU Hocamızın İkazları Üzerine)
Aziz şehitlerimizden helallik istenmesi konusunu, tekrar, tekrar yazma ve yayınlama gereği duyuyorum, zira aziz şehitlerimiz konusunda, gerçekten, yüreğimiz yanıyor içimiz acıyor.
Peki nedir bu aziz şehitlerimizden helallik istenmesi meselesi, borçlu olan kim acaba?
Daha hayatlarının baharında vatan, bayrak ve ezan gibi kutsal değerler, için seve, seve toprağa düşmüş genç fidanlarımızın bizlere nasıl bir borcu olabilir ki onlardan, helallik istensin?
Dinayet İşleri Başkanlığı bu konuyu, mutlaka yeniden gözden geçirmelidir. Şehit cenazeleri için ivedilikle, mutlaka yeni bir düzenleme yapılsın? Ve böyle bir uygulamaya derhal bir son verilsin. Bizden Hak'kı olan şehit cenazesinden niçin helallik isteniyor bunun dini ve insani bir dayanağı varmıdır.
Allah yolunda öldürülenlere ''Ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz. (Bakara suresi 154. Ayeti) Yüce Allah (C.C) Kuran-i Kerimde ki İlah-i mesajında şehitler için Onlara ölüler demeyin ifadeleri bizler bunu anlayamazken niçin şedahet şelbetini içenlerden helallik isteniyor, peki bu durum ne kadar doğrudur. Geçmişte aziz şehitlerimizle ilgili yapmış olduğum bir paylaşıma aldığım yorum üzerine bu satırları kaleme almak ihtiyacını hissettim.
Çok değerli büyüğümüz, Prof Dr Faik Sarıalioğlu hocamızın bu haklı sitemi; beni neden bir cenaze namazında musalla taşında yatan şehitlerimiz için helallik istenildiğini anlamış değilim. Kimin kime hakkı var ki! Değerli Faik Sarıalioğlu hocamız sevgili ağabeyimiz çok önemli bir konuyu tekrar gündeme getirdikleri için ayrıca buradan kendilerine huzurlarınızda bir kez daha teşekürler ediyorum?
Borçlu olan bizlerken niçin şehitlerimiz adına imamlar cemaatten helalik istiyorlar.
Dinayet işleri başkanlığı bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak, tüm ikaz ve uyarılara rağmen bu uygulamada ki ısrarını da anlayabilmiş değiliz. Artık böyle bir yürek burkan duruma, ivedilikle son vermelidir diye düşünüyoruz.
Bakın milli şairimiz M. Akif Ersoy bu durumu aziz şehitlerimizi ne kadar güzel tarif etmiş.
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.
Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. (Ali - İmran suresi 169 -170. Ayetleri)
Bu kadar belirgin ayetlerin olması karşısında niçin bizlerin onlar üzerinde ki olmayan hakkımız helal edilmek istenmektedir?
Allah (C.C) yolunda canını feda eden bir Müslümana şehit denir. Şehitlik, yüce İslam dininde ki en büyük mertebedir. Bedir Savaşı Sırasında Allah (C.C) Resul'ü Hadis-i Şeriflerinde buyurdular: Her kim, bugün düşmandan yüz çevirmeyip sebat eder, şehit düşerse, Cenab-ı Hak elbette onu cennete koyacaktır.
Bugün şehit olanlara Firdevs Cenneti hazırdır. Hücum ediniz, hamle ediniz! Yüce bir makama erişmiş olan aziz şehitlerimize bizlerin helallik takdir etmesi ne kadar da doğru olabilir ki? Musalla taşında yatan şehit olmuş kahramanlarımızın bizlerin Hüsn-ü şahadetine ihtiyacı veya gereksimi yoktur.
Geçmiş dönemlerde bir çok yerden özellikle PKK terör örgütüne karşı verilen mücadeleden ve özellikle Suriye'den şehit haberleri gelmiş ve bu acılı haberler yüreğimizin zarını sızlatmış, acılarımıza acılar katmıştır?
Genç fidanlarımız bir, bir toprağa düşerken ocaklarına ateş düşen evlerden feryat ve figan yükselmesi, bizleri çok üzmekte ve hüzne sevk etmekteydi. Tabi ki bu vatan için şehadette yürümek inancımızın bir gereğidir, fakat "Hubbul Vatan Minel iman" (Vatan sevgisi imandandır) Bu uğurda canlarını seve seve feda edenlerin hamisi yine yüce Allah (C.C) kendisidir, o büyük iradedir.
Necip Türk milleti yüce İslam dininin bayraktarlığını yaptığı bin yıllık sürede hep bu hassasiyetleri göz önünde bulundurmuş ve yüce İslam dinine hizmetler etmiştir.
Türkiye Cumhuriyet'i Devleti'nin bekası, iç ve dış güvenliği için bazen sınır ötesi, Suriye ve Kuzey Irak gibi komşu ülkelere harekat yaparak PKK terör örgütünün uzantıları olan PYD ve YPG gibi veya eski adı İŞİD olan, DEAŞ terör örgütüne karşı eylemlerini sıklaştırarak, bu bölgelerimizden, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan şehit haberlerinin gelmesi, üzerine milletimizin direncinin kırılmaması için İçişleri Bakanlığımızın daha da ciddi ve sert tedbirlere başvurması gerekmekte olduğunu düşünmekteyiz.
Gelen şehit haberleri canımızı çok sıkmakta ve PKK terör örgütüne lanet okumaktayız? Onun için sınır ötesi harekat Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kendilerine güvenlikli bir koridor oluşturmak için gerçekleştirilmiştir. Türk milletinin bölünmez bütünlüğüne hiç kimse gölge düşüremez ve bizleri birbirimizden hiç kimse de ayrıştıramaz.
Müminlerden yiğitler ALLAH yolunda can verir
Bayrak rengi uğruna daima kıpkırmızı kan verir.
Ali KARACA
Bu durumu en güzel şekilde ortaya koyan ve bayrağımıza yüce Allah (C.C) yolunda al kırmızı renk verenleri dilimiz döndüğünce ancak böyle anlatılabilirdik, saygılarımla...
Ali KARACA
20..01.2021
İSTANBUL
YORUMLAR